Teknoloji, “insanın çıplak gücüyle yapamadığını, aklını kullanarak geliştirdiği ürünler ve iş yapma metotlarıdır.” Tanımdaki iki terime dikkat edelim: Teknoloji nesneler ve metotlar geliştirmektir. Maddi ve kültürel zenginlik üretmenin ve insan yaşamını kolaylaştırmanın araçları olan nesneler ve metotları dikkate almayan hedef belirlemeleri kaçınılmaz olarak sapacaktır. 2023 Hedefleri bağlamında, kendimize iyilik etmek istiyorsak, sorgulama yaparken, özenle “metot eksikliklerimizi” tartışalım; “dedim, dedin, sen haksızdın ben haklıyım” gibi değer ve anlam üretmeyen sığ tartışmalardan uzak duralım.
Romantik düşüncelere paçamızı kaptırmayalım
Maddi ve kültürel zenginlik üretiminde metot o kadar önemsizdir ki, sadece esası etkiler!
Modeller de, incelenen olay ya da olguların belirleyici bileşenlerini barındıran basit versiyonlarıdır. Modeller, gelecekte karşılaşılabilecek değişkenleri öngörmek için benzer olay ya da olguları inceler. Modellerin başarısı özgün sistemlerin temel değişkenlerini, başka bir anlatımla bileşen ve bağlamlarını ne kadar kapsadığına bağlıdır. “Hedeflere yönelik yönetim” örgülerdeki sapmaları bilmek, anlamak ve hepsinden önemlisi anlamlandırmak istiyorsak “metot ve modellerimizi” yoğun biçimde tartışmalım: 2023 Hedeflerindeki metotlarımız ve modellerimiz nelerdi?
Metot ve modellerimizi sorgularsak, hayatın öz gerçekliklerini öğrenmek, bilmek, anlamak ve anlamlandırmak konusunda sağlam adımlar atabiliriz. Atacağımız adımlar bizi hayatın temel değişmezlerinden biri olan “aşırı ve noksan değerlendirme yapma” tuzaklarından uzak tutar. Daha da önemlisi, dünyanın en tehlikeli tutumu olan “ kendi yanılmazlığımız inancından” uzaklaştırır. Elimizin menzili altındaki kaynakları etkin ve verimli değerlendirmemizi engelleyen “tek tip düşünce egemenliğini aşmamıza, çok sesli, çok kültürlü ve dayanıklı” düşünceler üretmemize yardımcı olur. Eğer bizler, “2023 Hedeflerindeki Sapmaları” metot, model, aşırı ve noksan değerlendirme, kendi yanılmazlığımıza inanma, tek tip düşünce egemenliklerinin etkileri bağlamında sorgularsak, tarih bilincimize yeni değerler ekleyerek artırabiliriz.
Hedefleri belirlerken bize cazip gelen “romantik düşünceleri” sorgulamalıyız. Sorgulamanın ölçülerden biri, “Ölçek ekonomisinin yarattığı erişilebilirlik ile küçük ve orta ölçek yapının esneklik ve hızını koordine eden yapıların” 2023 Hedeflerini belirlerken oluşturulup oluşturulamadığı olmalı. Bu açıdan bakıldığında, ülkemizdeki üretim örgütlenmesindeki “mikro ölçek işletmelerin”, ölçek ekonomisi yaratan “piyasa yapıcısı kuruluşlar dönüşmelerini” engelleyen “kültürel önyargılarımızın” sorgulanması büyük resmin önemli parçalarından biri olacaktır. Her anlamda ülkedeki “yönetişim anlayışının” hedefleri nasıl etkilediğini de netleştirmeliyiz. Ülkemizdeki STK’ların neden kendi programları yerine, siyasi güce göre ayarlama yapma zorunda kaldıklarını da enine boyuna sorgulamalıyız. Bizi hedeflere götürmeyen yolda “mesleki örgüt yetersizliğinin” payının ne olduğunu da ameliyat masasına yatırmalıyız.
Yumuşak gücü ihmal ettik mi?
Güçlü devleti yaratmanın, güçlü yurttaştan geçtiğini; güçlü yurttaşın da ancak STK’ların desteğiyle kritik sayıya ulaşacağını bilerek hedef sapmalarını bu açıdan da sorgulamalıyız.
Ülkemizin “yumuşak gücü” konusunu ayrı bir başlık altında ele almalıyız. “Dik durma ile dik başlılık” arasındaki nüansı kavramalıyız. Yumuşak güç yaratmanın, yumuşak gücün “geniş pazara erişmeyi” nasıl etkilediğini sorgulamanın 2023 Hedeflerindeki sapmayı anlamamızda katkıları olacaktır.
“Merkezi coğrafi konumun” işlevsel hale getirilmesinde çevre ülkelerle barış içinde yaşama bağlamı da sorgulanmalı. “Dışa ve dünyaya açık bir ekonomi” geliştirmenin hedeflere ulaşmasında yakın çevre ile olan ilişkilerin etkileri de ayrı bir başlıkta ele alınmalı. Dışa ve dünyaya açık ekonomilerin ne anlama geldiği zihinlerde berraklaştırmalı, bu konuda yaratılacak “ortak dilin” etkileri üzerinde özenle durulmalı.
Bizim gözlemlerimize göre hedeflere ulaşılmasını engelleyen önemli etkenlerden biri de “kalifiye işgücü” eksikliğidir. Bir yandan orta-düşük teknolojilerden, orta-ileri teknolojilere geçiş yaparak, daha yüksek katma değerli üretim hedefliyoruz... Öte yandan, eğitim sistemimiz “kalifiye işgücü arzını” yeterli düzeye çıkaramıyoruz. Ayrıca “yüksek yenilikçi işgücü elitlerini”kritik büyüklüklere eriştirecek bir “besleme sistemi” oluşturamıyoruz. Hedefleri saptıran bu dip dalgaları sorgulamadan, sadece rakamsal sonuçlar üzerine koparılacak fırtınalar anlamlı olmayacaktır.
Kurumsal boşluklar en önemli etkendir
Eğer “iddialı hedeflerimize neden ulaşamadığımızı” sorgulayacaksak, “ileri düzeyde gelişmiş altyapının” etkilerini görmezden gelemeyiz. TOKİ’ye konut yaptırır da, “yeni nesil organize sanayi bölgeleri”yaptıran bir kurum oluşturamazsak, yaratmak istediğimiz sonuçlara da ulaşamayız.
2023 Hedeflerini, “kurumsal boşluk ve kapsayıcı kurumlar” bağlamıyla ele almazsak tam ve bütünlüğü olan bir tartışma yapmamış oluruz. “Yüksek hukuksal güvece” konusunda yapacaklarımızı netleştirmezsek, somut bir projeye bağlamazsak, gelecekte de hedeflerimiz şaşar. Hedefler ile “orta sınıf” bağlamını gerektiği önemde ve özenle analiz etmezsek, gelişmenin nicelik ve niteliğinde gereken düzeyi yakalamamız güçleşir. Dünyanın kabul ettiği “marka yaratma” konusunu da sorgulamazsak, boşuna emek ve zaman harcarız.
Hepsinden önemlisi de “bilgili ve temas halinde halkın” hedeflere varmadaki gücünü sorgulayarak, kalkınmanın çok temel girdileriyle ilgili “durum değerlendirmesini” doğru yapmalıyız.