2022’ye girerken

Fatma MELEK PİYASA GÖZÜYLE

2021’de küresel ekonomide uluslararası kurumların salgının başlangıcındaki öngörülerinden daha güçlü ancak dengeli olmayan bir büyüme yaşandı. Gelişmiş ülkeler güçlü toparlanma gösterirken gelişmekte olan ülkelerin performansı ayrıştı. Aşılamanın yaygınlığındaki farklılıklar, verilen parasal ve mali desteklerin büyüklüğü ve niteliği, bölgesel büyüme oranlarında farklılaşmaların temel nedenleri oldu. Hizmet sektörü ve emek talebi olumsuz etkilenirken, bu durum arz tedarik zincirlerindeki darboğazları da derinleştirdi. Salgın sürecinde küresel talebin tahminlerin üzerinde hızlı artmasıyla oluşan arz talep uyumsuzluğu ile küresel ölçekte enfl asyon hızlı artış gösterdi ve başlıca merkez bankaları tarafından uzun süre korunan enfl asyonun “geçici olacağı” görüşü de ötelendi. Enflasyonist beklentilerdeki artış aynı zamanda destekleyici küresel para politikalarında normalleşmeyi hızlandırdı.

Son açıklanan Fed tutanakları da faiz artırımının ve bilanço küçülmesinin zamanlaması ve hızına ilişkin daha “şahin” tanımlanacak ifadeler içeriyor. Bu; daha önce öngörülenden daha önce ve daha hızlı faiz artırımı ile varlık alımının sonlandırılmasından sonraki ilk faiz artırımının akabinde daha kısa bir süre içinde bilanço küçültülmesine başlanılmasını içeriyor. ABD Hazine Bakanı Yellen, kamu desteği ile birlikte, ABD’nin tam istihdam seviyesine 2022’nin başlarında ulaşabileceğine işaret etmiş idi. Piyasalarda 2022’de 3 veya 4 faiz artırımı beklentisi ağırlıklı. 2022’nin sonuna dogru bilanço küçülmesine başlanabileceği beklentileri de mevcut. ABD’de daha hızlı parasal normalleşme dolar ve dolar cinsi piyasa faizlerinin yükselmesini beraberinde getirebilecek. Bu durum gelişmekte olan ülkelere sermaye akımları için de negatif bir unsur.

Diğer taraftan Omikron vakalarındaki hızlı artışlar salgın ile ilgili belirsizlikleri canlı tutuyor. Aşıların, 2021 yılında anlamlı bir ilerleme kaydedilemeyen bölgelerde, 2022 yılında küresel ölçekte yaygınlaştırılması hükümetler, uluslararası kurumlar ve politika yapıcıları için önemli bir performans kriteri olacak. Ayrıca virüs gelişmelerinde görülebilecek yeni varyantlar ve dalgalar, tüketici ve iş dünyası güvenini etkileyebilecek. Risk iştahının küresel ölçekte gerilemesi ise, yine dolara, güvenli liman saikiyle ek talep üretebilecek.

Önemli bir diğer belirsizlik faktörü ise, küresel enfl asyondaki artış. Burada da önemli dinamik, arz kesintilerinin, nasıl seyredeceği konusu. Genel beklenti görünümün kısa sürede salgın öncesi dönemine dönmeyeceği yönünde. Birleşmiş Milletler raporuna göre; arz kısıntılarının yol açtığı taşımacılık maliyetlerindeki artış, 2022’de devam ettiği takdirde, küresel enfl asyonu ek olarak %1.5 artıracak ve ithalata bağımlı gelişmekte olan ülkeleri daha fazla etkileyecek.

Diğer taraftan, enerji fiyatlarının seyri de kritik; bir ECB yetkilisine göre; Euro bölgesinde iklim değişikliği ile mücadele sürecinde daha ucuz ve daha az karbon-yoğun enerjiye geçiş zaman alacağından bu geçiş sürecinde enerji fiyatları yüksek kalacak. Bu durum tüketici fiyatlarının orta vadede öngörülenden daha yukarıda kalmasını ve para politikasının destekleyici duruşunun daha hızlı geri çekilmesini getirebilecek.

2022’de , çevre, yeşil dönüşüm, sürdürülebilirlik artarak gündemimizde olacak. Bu gelişmeler de gerek regülasyonlara gerek yatırımcı kararlarına/ portföylerine gerekse de şirketlerin uygulamalarına daha doğrudan yansıyacak.

Tüm yazılarını göster