2021 yılı varlık sınıflarının büyük oranda yükseldiği bir yıl olarak sonlanıyor. Covid kaynaklı ekonomik değişimlere ek olarak kamu ve merkez bankası politikaları zaten pek çok sektörün 2020 yılında ciddi bir ralli kaydetmesine neden olmuştu. Kasım 2020’de aşı haberleri ile beraber virüs nedeni ile ucuz kalmış olan sektörlerin de yükselişe geçtiğini gördük. Aşı aynı zamanda kapanma politikalarının da sonu veya hafifletilmesi anlamına geldiği için büyümenin de daha gerçekçi bir seviyede stabilize olmasına neden oldu. 2020’de uygulanan kamu ve para politikaları nedeni ile spekülatif yükselişler kaydeden endüstriyel emtia 2021’de daha reel bir talebi fiyatladı ve ciddi prim kaydetti. 2022 ise volatilitenin öne çıkacağı bir yıl olacak.
Nedenini kısaca anlatırsam; normal koşullar altında endüstriyel emtia fiyatlarını etkileyen iki ana dinamik görüyoruz. İlki en büyük talep kaynağı olarak Çin ekonomisi. 2009 yılında Çin’in açtığı alt yapı paketinin nasıl bir etki yarattığını hatırlarsınız. 2022 ve devamında bu tip bir paket gelmeyecektir. Ekonomi konseyinin son toplantısında, muhtemelen Evergrande etkisini de yumuşatmak için, alt yapı harcamalarının öne çekilmesi uygun görüldü ancak büyük montanlı yeni bir hamle söz konusu olmayacaktır. Aksi yani büyümeyi hızlandırmak için yeni bir paket Çin’in çok bozuk olan borç dinamiklerin ve hatalı kaynak alokasyon sorununu daha da büyütecek bir adım olur. Kısacası Çin yüzde 5-5,5 bandında bir büyüme hedefliyor olacak.
İkinci kritik ekonomi ise ABD. ABD hem normal zamanlarda gösterdiği talep hem de yeni geçen alt yapı paketi nedeni ile emtia fiyatlarını her zaman etkileme potansiyeline sahip. Bazı emtialarda ise, örneğin petrol, arz potansiyeli ile de önemli bir oyuncu. Ancak bir başka noktadan da fiyat belirleyici: dolar. ABD enflasyon beklentilerini emtia fiyatları ile karşılaştırırsanız net bir ilişki görebilirsiniz. Bu nedenle Fed’in 2022’de uygulayacağı para politikası ve bu politikanın enflasyon beklentilerini nasıl etkileyeceği önemli olacak. Şayet Fed yukarı hareketlenen beklentileri geri itebilirse emtia fiyatlarında da genel olarak bir geri çekilme söz konusu olacaktır.
Ancak piyasa Fed’in adımlarını yetersiz görürse o zaman dolar değer kaybederken enflasyon beklentileri de artacak demektir. Bu durum da doğal olarak özellikle endüstriyel emtiada daha yüksek fiyatların önünü acar. Bu iki ana dinamiğe ek olarak bir de klasik arz talep dengelerinde yaşanan değişimler var. Bundan 10 yıl önce nikel fiyatlarını takip eden bir analistin incelediği talep kaynakları , mesela paslanmaz çelik, ile şu anda talebi oluşturan kaynaklar artık çok farklı. Özellikle elektrikli araçlar, temiz enerji ve doğa dostu teknoloji baskısı nikel, kobalt, lityum ve daha pek çok emtiada yeni ve düzenli bir şekilde artan bir talep kaynağı yaratmış durumda.
Son olarak Covid kaynaklı görünse de aslında kökleri çok daha derinde olan stok konusu. Bakır stokları son yılların en düşük seviyesinde ve bunu Covid’e bağlamak çok hatalı olmaz. Ancak global stok sorunu JIT stok yöntemi bu kadar popüler olmasaydı veya 2008 krizi sonrası şirketler üretim kapasitelerini artıracak yatırımlardan imtina etmeseydi bu kadar şiddetli olur muydu sorusunun cevabı elbette hayır. Özetle 2021’de fiyatları hedge ettik, 2022’de volatiliteyi hedge etmemiz gerekecek.