2022’de beyaz bir sayfa açılacaktı ki...

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Geçen yılki faiz indirimiyle sanki kontrollü bir olumsuzluk yaratıp, sonra da bu yıl "sırtımızı o yüksek oranlara dayayarak" işleri yoluna koymayı umduk.

✔ Ama ekonomideki olumsuzlukların frene basar basmaz yok olmayacağı unutuldu. Kaldı ki fren de iyi tutmuyor zaten!

Bu köşede dün “Geçen yılki faiz indirimlerinin ekonomide böyle bir sonuç doğuracağı tahmin mi edilemedi, yoksa ekonomik durumun böyle olması mı isteniyordu” sorusunu gündeme getirdik. Öyle ya, faizin düşük tutulmasının bir dizi soruna yol açtığı teorik olarak zaten biliniyorken, geçmişte pratikte de bu yaşanmışken, niye uzunca sayılabilecek bir aradan sonra, hem de hiç olmayacak bir zamanda faiz indirimine gidilmişti. Faizi artırmanın temel sorunları hafiflettiği, özellikle enflasyonun yavaşlatılmasında büyük etki yaptığı yakın geçmişte test edilmişti üstelik.

Örneğin rahip krizinin yaşandığı 2018 yılında kur ve enflasyon tırmanışa geçince politika faizi hızla yukarı çekilmiş ve yüzde 24'e çıkarılmıştı. Örneğin ekonomik dengeler bozulunca 2020 sonuna doğru Merkez Bankası Başkanlığı görevine Naci Ağbal getirilmiş ve o da faizleri aşama aşama yüzde 19’a kadar yükseltmişti.

Dolayısıyla ekonomide dengeleri tesis edebilmek için faizin artırılmasının gerekebileceği ortadaydı ve bu hükümet de buna başvurmuştu.

Geçen yıl son olarak martta yükseltilen faiz eylüle kadar sabit tutulup hangi amaçla eylülden itibaren aşağı çekilmişti, dün sorduğumuz buydu.

Enflasyon düşsün diye mi?

Daha önce faiz, enflasyonu düşürmek için aşağı çekilmek bir yana yükseltilmişti, demek ki amaç bu değildi.

Ekonomiye bakış mı değişmişti?

Hiç sanmıyoruz.

O zaman geriye kalan gerekçe ne...

Olsa olsa faizi indirmek suretiyle enflasyonu belli bir dönem kontrollü olarak yükseltmek, daha sonra da bu baz etkisi sayesinde düşüş sağlayıp seçime öyle gitmek.

İŞLER KONTROLDEN ÇIKINCA...

Tüm olumsuzlukları 2021’de bırakıp 2022’ye temiz bir sayfa açarak girmek... Herhalde amaç buydu.

Fiyat artışlarında geçen aralık ayını hatırlayın...

Tüketici fiyatları bir ayda yüzde 14’e yakın artmış, yıllık artış yüzde 36’nın üstüne çıkmış.

Üretici fiyatlarındaki aylık artış inanılmaz düzeyde, yüzde 19 aşılmış, yıllık artış da yüzde 80'e dayanmış.

Bu sanki “Sırtımızı yüksek oranlara dayadık, artık bundan sonrası kolay” diye izlenen tablo...

Peki 2022’de nasıl olacak da beyaz bir sayfa açılacak?

İki yolla...

Dövizdeki artış frenlenecek, faiz de değiştirilmeyecek.

Enflasyonu düşürmenin yolu faiz indiriminden geçiyorsa oran dört aydır niye sabit sanıyorsunuz! Gerçek işleyiş bilinmiyor olabilir mi!

Bu yıl kur tutuldu mu, tutuldu. Ülke ekonomisi için çok sakıncalı ama yalnızca kuru tutma amacına büyük hizmet eden KKM var. Kur tutuldu, bunu sağlamak için başka baskılama yöntemleri de devreye alındı ama sonuçta amaç gerçekleşti.

Diğer yandan faiz de sabit.

Peki sonuç?

Hüsran!

Araçlar tamam; kur fazla artmadı, faiz tümüyle sabit ama fiyatlar tutulamıyor. Amaca bir türlü ulaşılamıyor.

DURMA MESAFESİNİ BİLMEYİNCE...

Herhalde sanılıyor ki kuru ve faizi tuttuk mu, fiyat artışı da anında duruverir. En azından artış hızı birden düşer.

O kadar kolay değil.

Kolay olmadığı zaten görüldü.

Bugün de bir grafiğimiz var. Bakın faiz ve döviz ile fiyatlar nasıl ayrışmış gidiyor.

Anlaşılan maliyetlerin fiyatlara yansıması öyle bir anda sona erer sanılmış!

Araba bile fren yapılınca, hıza bağlı olarak metrelerce gider. Birden duramaz, kayar.

“Faizi indirelim, işler bir süreliğine kontrolümüzde olacak şekilde bozulsun, 2022’den itibaren toparlarız” diye düşünülmüşse, bu durum olsa olsa durma mesafesinin göz ardı edildiğini gösterir.

O yüksek kurun yol açtığı maliyet tortusunu kısa sürede atmak mümkün değil. Kaldı ki, artık birbirini besleyen, tetikleyen bir fiyat mekanizması oluşmuş durumda.

Tablo ve grafikte çok net gördüğümüz bir gerçek var. Vatandaşı doğrudan ilgilendiren tüketici fiyatlarında bu yıl kaydedilen artış, bu fiyatların lokomotifi konumundaki tarım kesimi üretici fiyatları ve genel üretici fiyatları artışının çok altında. Bu fark sıfırlanmayacak ama daralacak. Özellikle tarım kesimi ÜFE artışına dikkat.

Söz konusu endekslerdeki artış arasındaki fark yalnızca bu yılın ilk çeyreği için söz konusu değil, son bir yılda da önemli bir fark oluşmuş durumda.

SAVAŞ, HESAPLARI TÜMDEN BOZDU

Kendi derdimiz ve yanlış hesabımız yetmezmiş gibi bir de yanı başımızda ve bizi çok etkileyen bir savaş patlak verdi.

Hiç kuşku yok savaş çıkmasaydı ekonomik tablo bugünkünden daha az sorunlu olurdu.

Bizim hesaplarımız şaştı, ekonomiyi öyle istediğimiz gibi kontrol edebileceğimizi sandık; bütün bunlar tamam ama savaş yüzünden başta enerji olmak üzere tüm emtia fiyatlarının çok hızlı artış göstermesi sıkıntıyı çok daha yukarılara taşıdı.

Savaşla birlikte ona göre tepki vermek gerekirdi, o da yapılamadı. Sanki hiçbir şey olmuyormuş; savaş, taraf ülkeler dışında neredeyse en çok bizi etkilemeyecekmiş gibi ekonomik anlamda hiç adım atmadan olan biten seyredildi, öyle yapılmaya da devam ediliyor.

Yalnızca savaş mı, diğer yanda FED’in faiz artırımları geliyor, biz yine seyrediyoruz.

Seçime kadar ciddi bir önlem paketinin açılmayacağını da biliyoruz.

Tüm yazılarını göster