Yıl ortasından bu yana Fed’in yönlendirmelerine odaklanmış durumdayız. İletişim denilen kavramı hiç de fena yönetmediler. Bir şekilde belirsizlikleri azalttılar, neyi, nasıl düşündüklerini bizlere aktarmayı başardılar. İşte şimdi, bir kez daha aynı noktadayız. İletişimin güncellenme ihtiyacı duyduğu kritik dönemeçlerden bir diğerindeyiz. Öncesinde bildiklerimiz elbette var. Detaylandırma ve ne kadar doğru anladığımızı teyit etme kısmı ise hafta ortasında netleşecek. Bu arada Fed, söz konusu süreçte yalnız olmayacak. 20 civarı global merkez bankasının takvimi içerisindeyiz. Oynaklık her iki yönde açık uçlu.
Her sene kasım ayından sonraki haftalara denk gelen yazılarda yılın neredeyse tamamlandığını ve bu dakikadan sonra çok önemli bir kırılım olmayabileceğini anlatmaya çalışırım. Esasen 2021 için de aynı şeyleri söylemek mümkün. İçerisinde bulunduğumuz haftanın takvimi oldukça yoğun. Aralarında Fed, ECB, BOE, BOJ gibi önemli gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının yanında Türkiye, Rusya, Şili gibi gelişmekte olan ülkelerin de faiz kararlarını takip edeceğiz. Elbette odak noktası Fed. Bilinmezlik seviyesi çok yüksek değil. İhtiyaç duyulan, parantezin biraz daha geniş tutulması.
Kasım FOMC toplantısında, daha önceden yönlendirdikleri şekilde, tapering ilanını resmen gerçekleştirmişlerdi. Ek olarak Fed’in kendi yönlendirme setine ters şekilde de sadece Kasım ve Aralık ayları için 15 milyar dolarlık azaltımları içeren yol haritalarını ilan ettiklerini görmüştük. Aradan geçen sürede enflasyonun hızında kısmen sakinleme-beklentilere paralel gerçekleşme durumu söz konusu olsa da alt kalemler nezdinde genele yayıldığına ve artık ‘geçici’ söyleminin işlevselliğini yitirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Nitekim çok değil, yakın zaman içerisinde Fed Başkanı Powell da ‘geçici’ kavramı için “emekliye ayrılma zamanı geldi” şeklinde değerlendirmede bulundu. Evet, tam olarak o noktadayız.
Konsensüs, diğer Fed yöneticilerinin de yönlendirmelerine paralel, varlık alım programındaki azaltımın hızlandırılması. Yani, 15 milyar dolarlık dilimin 25-30 milyar dolar bölgesine yükseltilmesi. Bu durum piyasa işlemcileri nezdinde beklenmeyen bir gelişme değil. O nedenle hamleden ziyade ek açıklamaların, FOMC metnindeki değişikliklerin, enflasyon değerlendirmelerinin ve belki de faiz patikasına yönelik söylemlerin daha etkili olabileceği gelişmeler bizleri bekliyor olabilir. Hali hazırda vadeli kontratların 2022’de federal fonlama faizinde değişikliğe yönelik fiyatlamaları 2x25bp şeklinde oluşurken, ek 1x25bp güncelleme risk algısında sert değişim ve Amerikan dolarına yönelimi hızlandırabilir. Elbette tahvil pozisyonlarındaki gözden geçirme ile birlikte. Zaten mevcut fiyatlamanın pek sağlıklı gerçekleştiği de söylenemez.
Yol haritası ihtiyacı eylülden bu yana TCMB için de bekleniyor. Son PPK toplantısında aralık ayındaki faiz kararı için sınırlı alanın değerlendirileceği yönlendirmesinde bulunmuşlardı. Enflasyondaki yükseliş, Fed’in makas değişikliği, diğer gelişmekte olan ülkelerdeki para politikalarının sıkılaştırılması ve global arz zincirindeki aksamanın 2022’nin daha uzun bir dilimine yayılma riski gibi unsurlar gözetildiğinde kamuoyu ile nasıl bir metin paylaşacakları hem merak konusu hem de 2022 ilk yarı için yol haritası oluşturmaya imkan tanıyacak. Şu aşamada konsensüs, aralık toplantısında da, yapılan yönlendirmelere paralel, politika faizindeki indirim sürecinin devam edeceği şeklinde. Öte yandan, cuma günü üçüncüsü gerçekleştirilen döviz müdahalesi de liradaki oynaklıktan, belki de seviyeden rahatsız olunduğunu net şekilde ortaya koyuyor. O nedenle daha net bir PPK metni lira cinsi varlık sınıfları arasındaki ayrışmanın da düzelmesine zemin hazırlayabilir.