2022 Ekim ayı enflasyon oranları

Zafer Özcivan

EKONOMİST

Her ay düşmesini beklediğimiz enflasyon ekim ayında da maalesef yükselişini sürdürmeye devam ediyor. Özellikle dar ve sabit gelirlilerin yaşam tarzını olumsuz yönde etkileyen enflasyon oranları, en başta gıda maddeleri olmak üzere halkın büyük bölümünün geçim sıkıntısı çekmesine, alım gücünün düşmesine sebep oluyor ve önümüzdeki süreçte de devam edecek gibi gözüküyor. Hükümet yetkilileri yılbaşından itibaren enflasyonun düşme eğilimine gireceği konusunda açıklamalar yapıldı. Ancak daha önce de birkaç defa enflasyonun düşeceği tahminleri yapılmasına rağmen hiçbiri gerçekleşmedi. Şimdi de baz etkisiyle de olsa yılbaşında düşeceğinde söz ediliyor ama vatandaş olarak inanasımı gelmiyor.

Enflasyonun yılbaşında düşeceğine inansak bile fiyatlar eski seviyelerine gelmeyecek, ancak zam oranları düşecek demektir. Yani %50 gelen zam oranı %40 a düşecek anlamına gelir, zam oranlarının düşmesi enflasyonun düşmesi anlamına gelmez. Bu durum ekonomide dezenflasyon olarak açıklanır.

2022 Ekim ayı enflasyon rakamları TÜİK tarafından açıklandı. Buna göre;

                                   TÜFE (%)       ÜFE  (%)

Bir önceki aya göre    3,54     7,83

Bir önceki yılın aralık ayına göre       57,80   96,74

Bir önceki yılın aynı ayına göre         85,51   157,64

12 aylık ortalamalara göre      65,26   122,93

Bağımsız ekonomistlerden oluşan enflasyon araştırma grubu (ENAG) ise aylık enflasyonu %7.18, yıllık enflasyonu da %185.34 olarak açıkladı.

İstanbul ticaret odasının enflasyon raporunda ise ağustosta yıllık %99,91 oranında artan toptan eşya fiyatlarındaki artış, eylül ayında yükselişini sürdürerek %108 oranına dayanmıştır. Aşağıdaki grafikte TÜİK değişim oranları gösterilmiştir.

Grafikten de anlaşılacağı üzere 2021 Ekim ayında yükselişe geçen enflasyon sürekli olarak yükselmeye devam etmektedir. Bunun nedenleri tartışmaya açık bir konudur. İlk akla gelen düşük faiz politikasına geçilmesiyle birlikte yükselen döviz kurlarının bir türlü önlenemeyen yükselişi akla gelmektedir. Ülkemizde döviz kurları ile enflasyon oranları paralel yürüdüğü gerçeğinden yola çıkarak enflasyonu düşürmek için en etkili yöntemin döviz kurlarının yükselmesini önlemektir. Ancak döviz kurlarının kontrol altına alınması, T.C. Merkez bankasının diğer bankalar aracılığıyla piyasalara döviz pompalayarak talebi daralmaya çalışması, yeterli döviz rezervlerine sahip olduğu zaman yapılabilir. Döviz rezervleri yeterli olmayınca kurları da kontrol altına almak çok zordur hatta imkansızdır.

Yukarıda üç kurum tarafından verilen enflasyon oranları birbirinden farklılık gösterdiği açıktır. Halkın büyük bölümü TÜİK rakamlarına inanmamaktadır hatta hiçbir açıklanan orana inanmamakta, kendi yaşadığı enflasyonu dikkate almaktadır ve haklıdır. Özellikle dar ve sabit gelirlilerin geçim sıkıntısı, her geçen gün artmaktadır.

TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranları, yaklaşan yıl başında yapılacak maaş ve ücret zamları için baz alınacaktır. Dolayısıyla TÜİK in enflasyon oranlarını gerçeğinden daha düşük göstermesi, milyonlarca ücretli açısından büyük önem taşımaktadır. Başka bir ifade ile milyonlarca kişinin ekmeği ile oynamaktır.

Enflasyon oranları hesaplanırken en az iki gelir grubuna göre ve bölgesel olarak hesaplanmalıdır. Çünkü dar ve sabit gelirlilerin et, süt gibi harcamalarının gelirlerine oranı ile zengin kimselerin aynı tür harcamalarının gelirlerine oranı farklılık göstermektedir. Ayrıca bazı bölgelerdeki fiyatlar ile diğer bölgelerdeki fiyatlar farklılık gösterebilir. Örneğin büyük kentlerde kira ücretleri diğer kentlere göre daha yüksek seyretmektedir.

T.C. Merkez Bankası tarafından yapılan tahminde 2022 yılı enflasyon oranı %65 olarak belirtilirken T.C. Merkez Bankası tahmini ise %70 olarak açıklanmıştır. Devletin iki kurumu tarafından açıklanan tahmini enflasyon oranları farklılık göstermektedir.

Enflasyon oranları devlet tarafından da kullanılırken farklı yorumlara neden olmaktadır. Yıl sonunda yapılacak vergi ve harçlara yapılacak zam oranı, %122.93 olarak açıklanmıştır.  Cumhurbaşkanımızın bu konuda yetkisini kullanarak düşürebileceğini unutmayalım. Vergi zamları hesaplanırken 12 aylık ortalama ÜFE oranı dikkate alınmış. Halbuki TÜFE oranı baz alınmalıydı.

Enflasyon, sadece bizde değil, tüm dünya ülkelerinde sorun olmaya devam ediyor. Ancak bizdeki enflasyon Avrupa ülkelerinden enflasyon oranının sekiz on kat fazlasıdır. Demek ki biz bir yerlerde hatalar yapıyoruz.

G20 ülkeleri arasında en yüksek enflasyon oranının bizde olduğu gözüküyor ve Arjantin dışındaki ülkelerin enflasyon oranları toplamı bizim kadar etmiyor.

Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup yüzde 33,48 ile haberleşme oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 117,15 ile ulaştırma oldu.

Ana harcama grupları itibarıyla 2022 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre en az artış gösteren ana grup yüzde 0,36 ile eğitim oldu. Buna karşılık, 2022 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 8,34 ile giyim ve ayakkabı oldu.

2022 yılı Ekim ayında, endekste kapsanan 144 temel başlıktan 13 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 4 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 127 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.

Öte yandan DİSK-AR’ın araştırmalarına göre yoksulun gıda enflasyonu %146 olarak açıklandı. Emeklilerde ise gıda enflasyonu %126.2 oldu.

Üçüncü yüzde 20'lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 107,6 olurken, düşük gelirli ikinci yüzde 20'lik grubun gıda enflasyonu yüzde 127,6, en yoksul yüzde 20'lik gelir grubun gıda enflasyonu ise yüzde 146,2 olarak gerçekleşti.

Dördüncü yüzde 20'lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 98,1 olurken, en yüksek gelir grubunun gıda enflasyonunun ise yüzde 72,9 olduğunu açıklayan DİSK-AR, böylece en yoksul gelir grubu yüzde 146,2 oranında gıda enflasyonu hissederken, en yüksek gelir grubu ise yüzde 72,9 oranında gıda enflasyonu hissetmiş olduğunu duyurdu.

Önümüzdeki süreçte enflasyonun yüksek seyredeceği açık ve nettir.Çünkü açıklana TÜFE ve ÜFE arasındaki uçurum devam etmektedir.Yani üretim girdi maliyetleri sürekli olarak artarken bu maliyetler tüketici fiyatlarına yansıtılamamıştır ama en kısa zamanda yansıtılacak demektir.Üretim maliyetlerinin sürekli artmasının nedenleri arasında ilk sırayı tedarik sorunları almaktadır.Çünkü ülkemizde yapılan üretimin hammadde ve yarı mamullerinin yaklaşık %ellisi yut dışından gelmektedir ve dövizle ödediğimiz için kur fiyatları dolayısıyla yüksek rakamlardan olışmaktadır ve üretim maliyetini yükseltmektedir.Bu sorunun çözümü ise ithal ikame mallarının ülkemizde üretilmesidir.

Tüm yazılarını göster