2020 yılı bütçesinin sonuçlarını geçtiğimiz hafta sonunda Cumhurbaşkanı açıkladı. Aynı zamanda Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın sayfasında da yayımlandı.
Bütçenin gerçekleşme sonuçları şöyle:
Önce Bakanın “tasarruf yaptık” açıklaması (!)...
Malum, 2020 bütçesi ilk hazırlandığında bütçe açığı 139 milyar lira olarak öngörülmüştü. Ancak; bütçe giderlerinin önlenemez yükselişi ve bütçe gelirlerinin yetersizliği nedeniyle ek bütçe yapılması öngörülmüştü. Ek bütçe ile 2020 yılı bütçe açığı 239.2 milyar olarak revize edilmişti. Bütçe giderlerinde frene basılınca ve yeni yıla ötelenince yeni bütçe açığı öngörülenin altında 173 milyar lira olarak gerçekleşti.
Hazine ve Maliye Bakanı Lütfü Elvan da garip bir açıklama ile bütçede 66.5 milyar lira tasarrufsağlandığını söyledi.
Gerçekten garip bir açıklamaydı. Bu gariplik iki noktada ortaya çıkıyor.
Birincisi, “tasarruf” kavramı ile ilgili. Malum iktisat teorisinin ifadesiyle veya diliyle “tasarruf”, gelirin tüketilmeyen kısmı olarak açıklanır. Yani tasarruftan bahsedebilmek için bir gelirin olması ve bunun bir kısmının harcanmaması gerekir. Oysa burada ek bir bütçe ve bu bütçe ödeneklerinde yapılan kısıntı söz konusu.
İkincisi de “bütçe” terminolojisi ile ilgili. Bütçeler yıllık gelir ve gider tahminlerini gösterir; gelir ve gider arasındaki fark da bütçe fazlası veya bütçe açığı olarak ortaya çıkar. Dolayısıyla bütçe ilgili olduğu yılın sonunda ortadan kalkar; yani yeni yıla bir şey devretmez.
Açıkçası işin uzmanlığından gelen kişinin sarf edeceği ifade değildi.
2021 bütçesinin vergi gelirlerinin ayrıntısı ilginç(l)...
2021 yılı bütçesiyle öngörülen bütçe açığı 245 milyar lira. Bu 2020 yılı bütçesi revize açığına göre yüzde 41.6 artış anlamına geliyor.
Bütçe açığını tetikleyen unsurların başında harcama baskısı geliyor ise de faiz giderlerindeki yükseklik ve vergi gelirlerindeki oynaklık çok etkili olacağa benziyor.
Şöyle ki eğer 180 milyar lira olarak öngörülen faiz harcamaları olmasaydı bütçe açığı sadece 65 milyar lirada kalacaktı.
Gelelim işin vergi ayağına.
Toplam vergi gelirlerinde artış oranı öngörülen enflasyon oranının üzerinde görünüyor. Ancak bu gelirlerin ayrıntısına bakıldığında kalitesinin zayıf ve sürdürülebilir olmasının zor olduğu anlaşılıyor.
Dilerseniz bunu devletin resmi kayıtlarından söyleyelim.
►Her şeyden önce maliye teorisinde “vergi harcamaları” olarak tanımlanan vergi istisna, muafiyet ve indirim uygulamasının tam gaz devam ettiği anlaşılıyor. 2020 Bütçe Kanunu’na eklenen vergi harcamalarının tutarı 195.6 milyar lira iken bu rakam 2021yılı bütçesine yaklaşık 231milyar olarak yansıyor. Yani önceki yılın yüzde 18 üzerinde artış.
Bu kalemler gözden geçirilmedikçe vergide sağlıklı sonuç almak imkansız.
►Gelir vergisi tahsilatının enflasyonun altında olduğu görülüyor. Düşünebiliyor musunuz 2021 yılına ilişkin beyana dayanan gelir vergisi artış oranı yüzde 3.3 oranında kalıyor.
►Galiba COVID-19 salgınına bağlı olarak artan yaşlı ölümlerine bağlı olarak veraset vergisi beyan ve tahsilatının artacağı görülüyor.
►Bu arada şans oyunlarından beklenen gelir artışı bir önceki yıla göre yüzde 29 olarak öngörülüyor. Demek ki bu ülkede kumar ve şans oyunlarına bel bağlandığı anlaşılıyor.
İşin özü, bu bütçeyle yol almak imkansız!...