Zafer ÖZCİVAN
Ekonomist
Enflasyon rakamları her ay Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ve Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) ele alınarak hesaplanır ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından kamuoyuna açıklanır.
TÜFE, tüketicilerin temel ihtiyaçlarını satın almalarında yaşanan fiyat değişimlerini ifade eder. Hesaplama yapılırken ayakkabıdan konfeksiyona, sebzeden süt ürünlerine, temizlik maddelerinden enerji tüketimine kadar her ürün ayrı ayrı ele alınarak fiyat değişimleri ölçülerek sonuca ulaşılır. Hesaplama bir önceki aya göre, bir önceki yılın aralık ayına göre, bir yıl önceki aynı aya göre ve on iki aylık ortalamalara göre olarak değerlendirilir.
ÜFE ise üreticilerin hammadde ve yarı mamul fiyatları dikkate alınarak ürün maliyet fiyatlarındaki değişimden ibarettir. ÜFE de tüfe gibi bir önceki aya göre, bir önceki yılın aralık ayına göre, bir önceki yılın aynı ayına göre ve on iki aylık ortalamaya göre hesaplanır. Üretim maliyeti, birçok yarı mamul, hammadde, işçilik, enerji gibi giderleri içerdiği için bütün bu faktörlerin üretime olan maliyeti katılarak üretim maliyeti elde edilir ve üretici fiyat endexine ulaşılır.
Bu yıl aralık ayı enflasyon rakamlarının emekli ve memurlarına yapılacak zam oranının belirleyicisi olacağı için bir hayli önem taşıyor ve merakla bekleniyordu. Ayrıca yılın son ayı olması sebebiyle yıllık enflasyon rakamları açısından ayrı bir önemi vardı.
TÜİK tarafından açıklanan aralık ayı enflasyon rakamları
TÜFE
Bir önceki aya göre: %13,58
Bir önceki yılın aralık ayına göre = %36,08
Bir önceki yılın aynı ayına göre: %36,08
On iki aylık ortalama = %19,60
ÜFE
Bir önceki aya göre = %19,08
Bir önceki yılın aralık ayına göre =%79,89
Bir önceki yılın aynı ayına göre =%79,89
On iki aylık ortalama=%43,86
olarak açıklanmıştır.
Tabloda görüldüğü gibi yılın en fazla enflasyon ayını geride bırakmış bulunuyoruz. Yıllık enflasyon ise 1994 yılından bu yana yaşadığımız en yüksek oran şeklinde kendini gösteriyor. Ayrıca ÜFE ile TÜFE arasındaki makasın da iki katından fazla olması bu ay için ayrı bir anlam ifade ediyor. Birkaç aydan bu yana makas açıklığı dikkat çekiyordu ama bu kadar bariz değildi.
Öncelikle belirtmemiz gerekir ki üretici enflasyonu kontrol altına alınmadan tüketici enflasyonu kontrol edilemez. Çünkü enflasyonu önlemek için ivedilikle üretim maliyetlerinin düşürülmesi gerekir. İşte şu anda uygulamaya çalıştığımız ekonomik modelin ana teması budur. Üretim firmalarına ucuz maliyetli kredi kullandırılarak üretimde artış sağlamak, üretim hacmini genişletmek, ülkede istihdam yaratmak, ihracatı en yüksek seviyelere taşımak ve dolayısıyla ülkeye döviz girdisi sağlamaktır. Tabii ki bu arada yapılacak üretimin niteliği son derece önemlidir. Katma değeri yüksek, ithal ikame mallara öncelik verilmelidir. Örneğin uzay teknolojisi veya bilişim teknolojisi gibi ürünler ön plana çıkarılmalıdır.
Bir de ülkemizde faaliyet gösteren ENAG diye bilinen ve bağımsız ekonomistlerden oluşan bir kurum var. (Enflasyon araştırma grubu) Bu kuruma göre ise yıllık enflasyon %82,81 olarak açıklandı.
TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranları maalesef halka güven vermiyor. Çünkü yaşadığımız enflasyonun yıllık bazda %100’ün üzerinde olduğu bir gerçektir. Bu ay açıklanan enflasyon oranları ise hiç birimizin beklemediği derecede yüksek çıkmıştır. Ayrıca yılbaşından hemen sonra yapılan elektrik, doğalgaz, akaryakıt, toplu ulaşım zamları bu oranlara dahil değildir. Eğer bunlar dahil edilseydi yıllık enflasyon %50 yi bulabilirdi.
Önümüzdeki sürece baktığımızda, ÜFE ile TÜFE arasındaki iki katı geçen makas aralığının önemi aşikardır. Çünkü üretimde artan maliyetler tüketiciye yansımamış haldedir ve önümüzdeki üç-dört ayda mutlaka yansıtılacaktır. Çünkü sanayici de zarar ederek faaliyetlerini yürütemeyeceğine göre birkaç ay daha zamlar devam edecektir ve enflasyon yukarıya doğru hareketlenecektir.