2020 Dünya Çevre Günü teması biyoçeşitlilik. Yıl boyu gündemimizde olacak bu konu, 1993 yılında imzalanan Birleşmiş Milletler (BM) Biyoçeşitlilik Sözleşmesi, BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve 2020 sonrası iklim değişimiyle mücadelenin yol haritası Paris Anlaşması çatısında güzelim gezegenimizin zenginliklerinin geleceğini kapsıyor.
"2020 Sonrası Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi Açık Uçlu Çalışma Grubu" ilk toplantısı geçen yıl Nayrobi-Kenya'da yapıldı ve katılımcı süreç gereği vurgulanarak "Doğa İle Uyumlu Yaşamak" 2050 vizyonu belirlendi. İkinci toplantı şeffaf uygulama-izleme- raporlama, yerel halkla iletişim, kapasite geliştirme ile teknik-bilimsel işbirliği konularına odaklanarak 24-29 Şubat 2020'de, Kunming-Çin'de. Üçüncü toplantı ise 2020 Dünya Çevre Günü için ev sahipliğini Almanya ile gerçekleştirecek olan Kolombiya'da. 2020 kritik bir yıl. Çünkü kara ve deniz ekosistemlerinin bozulması 3,2 milyar insanın refahını zedelerken, doğamız elden gidiyor.
Biyoçeşitlilik, diğer deyişle biyolojik çeşitlilik gezegenimizin yaşam çeşitliliğidir. Dünyamızda bitki, hayvan, mikroorganizma olarak tanımlanan çeşitlilik yaklaşık 1,75 milyon. Ancak bilim insanlarının tahmini 3 ile 100 milyon arasında değişirken, genel görüş ise insan yaşamını benzersiz kılan 13 milyon tür olduğu şeklinde. Mart 2019'da BM Genel Kurulu 2021-2030 tarihlerini "BM Ekosistem Restorasyon (Yenileme) On Yılı" ilan ederek istihdam yaratma, gıda güvenliği ve iklim değişimi için hepimizin önünde benzersiz fırsatlar olduğu vurgulamıştı. BM Çevre Programı (UNEP) ile BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) liderliğinde iklim krizi, gıda güvenliği, su temini ve biyoçeşitlilik için bozulmuş ve yok edilmiş ekosistemlerin yenilenmesi gerçekleştirilecek. Bu yenileme ile 26 gigaton sera gazı salımının atmosferden alınması öngörülüyor.
BM Biyoçeşitlilik Sözleşmesi'ne göre kurulmuş hükümetlerarası "Bilimsel, Teknik ve Teknolojik Danışmanlar Yardımcı Organı (SBSTTA)" tarımsal, kuru ve nemli topraklar, orman, deniz ve kıyı, iç sular, ada ve dağ biyoçeşitliliği başlıklarında çalışma programlarını uygulamasını izleyip değerlendirmeler yaparak BM Taraflar Konferansı (COP) sorularına cevap vermekte. Ülkemizin de üye olduğu, biyoçeşitlilik için bilim-politika arayüzünü güçlendirme hedefli "Hükümetlerarası Bilim-Ekosistem Hizmetleri Bilimsel Politika Platformu (IPBES)" 1 milyon tür yok olma tehlikesiyle karşı karşıya derken, henüz çok geç olmadığını bildirerek "Dönüştürücü Değişim" gereği tanımını, teknolojik, ekonomik, sosyal etkenlerin yeniden yapılandırılması için ortaya koyuyor. Doğamızın adeta onarılması ve sürekli korunması için çok çalışmak gerek. Hem de çok. Başarabilir miyiz? Evet. Eğer doğanın ağlamasını, çığlığını yok saymazsak. Çünkü doğamızın biyoçeşitlilik gücü giderek ölüyor.