2020 İsveç Merkez Bankası Ödülleri

Tuğrul BELLİ GÜNDEM

Her sene Nobel ekonomi ödülü gibi lanse edilse de, ve pozitif bilimlere verilen Nobel ödülleri ile eş zamanlı olarak duyurulsa da, ekonomi dalında verilen ödüller hakiki Nobel ödülü değil, İsveç merkez bankasının Alfred Nobel anısına verdiği ödüllerdir. Bunu şunun için belirtmek isterim: Son kertede iktisat gibi bir sosyal bilimi ne kadar sayısallaştırmaya (=bilimselleştirmeye) çalışırsak çalışalım, iktisat kuramları ebedi değildir. (Ki zaten, düne kadar geçerli olan pek çok kuramın bugünlerde gözden düştüğünü bilfiil görmekteyiz.) Pozitif bilim alanlarında ise aynı şeyi söylemek imkansıza yakındır. Bu nedenle iktisat bilimine verilen ödüllerin Nobel ödülleri ile aynı kategoride olmaması gayet doğru.

Örneğin, bu sene fazlasıyla hakedilmiş olduğunu düşündüğüm CRISPR teknolojisinin mucitleri Charpentier ve Doudra’ya verilen ödüller. Bu iki bilim kadını bakterilerin kendilerine saldıran virüsleri öldürmek için virüs DNA’larını parçaladıkları gözleminden hareketle, bu DNA kesme işlemini insanlar da dahil olmak üzere diğer tüm canlıların DNA’sı üzerinde, hem de bozuk DNA’ları değiştirecek şekilde, geliştirmeyi başardılar. 2011’de ortak çalışmaya başlayan ikili sadece 4 sene içerisinde bu teknolojiyi geliştirmişlerdi. Bu kadar kısa bir geçmişe sahip olmasına rağmen bugün CRISPR teknolojisini bilmeyen ve de kullanmayan moleküler biyolog ve genetik bilimci yok herhalde. Sonuçta da, hiç kimse biri Amerikalı, diğeri Fransız bilim kadınına verilen bu ödülleri tartışmadı bile.

Ekonomi ödüllerine gelince. Her ne kadar bazı senelerde verilen ödüller iktisatçıların çoğu tarafından onay görüyorsa da, diğer bazı seneler ateşli tartışmalara yol açmakta. Bu seneki ödüller de biraz öyle oldu doğrusu. Son yıllarda ödüller günümüzün akut sorunlarına eğilen araştırmacılara veriliyordu. Küresel yoksulluk üzerine çalışmalarıyla Banarjee, Duflo, Kremer, iklim değişikliğini önlemeye yönelik makro ekonomik politikalarıyla Nordhaus, teknolojik gelişimlerin makroekonomik analizlere entegre edilmesine yönelik çalışmalarıyla Romer ve yoksulluk ve refah üzerine araştırmalarıyla Deaton bu ödülü almışlardı. Bu sene ise ihale teorisindeki iyileştirmeler ve daha etkin yeni ihale formatlarının keşfi nedeniyle ödül oyun teorisi alanında çalışan iki Amerikalı iktisatçıya verildi.

Yapılan açıklamaya göre Robert Wilson “ortak değer”e sahip nesnelerin ihaleleri (ör: radyo ve TV frekans ihaleleri, madencilik ruhsatları ihaleleri) için geliştirdiği ihale teorisi nedeniyle ödüle layık görüldü. Wilson aynı zamanda ihaleye teklif verenlerin “kazananın laneti” olarak adlandırılan nedenden dolayı ortak değere ilişkin kendi tahminlerinden daha düşük teklif verme eğiliminde olduklarını gösterdi. Paul Milgrom ise, yalnızca ortak değerlere değil, aynı zamanda teklif verenden teklif verene değişen özel değerlere de izin veren daha genel bir açık artırma teorisi formüle etti. Milgrom teklif verenlerin teklif verme sırasında birbirlerinin tahmini değerleri hakkında daha fazla bilgi edindiğinde satıcıya daha yüksek beklenen gelir sağlayacağını gösterdi.

Bu ikilinin çalışmalarının pek çok kamu ihalesinde uygulama bulduğu, ve böylece de ekonomideki kaynakların dağıtımının daha etkin ve verimli bir şekilde sağlamaya katkıda bulundukları söylenebilir. (Tabii, ihaleler baştan şeffaf bir şekilde düzenlenirse!) Gerçek hayatta uygulama bulması nedeniyle çalışmaları hiç de marjinal ve teorik değil. Ancak, tepki, bugün dünyada yoksulluk, eşitsizlik, pandemi, borçluluk gibi çok daha önemli ekonomik sorunlar varken, ödüllerin daha soyut konularda çalışma yapmış bulunan, yıllardır aynı eğitim kurumlarında beraber çalışan, evleri bile yan yana olan ve de genel iktisat akademyasında o kadar da bilinmeyen iki yaşlı beyaz Amerikalıya verilmiş olması.

Tüm yazılarını göster