Uzun, üstelik epey uzun bir zamandır aklımda Türkiye’deki cari denge üzerine bir şeyler karalamak var. Yıl içerisinde yazmak istemedim. Beklemenin, verilerin tamamının olgunlaşması ile birlikte yorum yapmanın daha doğru olduğunu düşündüm ve zamanı geldi. Artık elimizde 2019’un tamamına ait dış ticaret ve ödemeler dengesi rakamları mevcut. O vakit bir şeyler karalanabilir.
Geride bıraktığımız yıl içerisinde sıklıkla şu tarz bir yoruma denk geldiniz: “Cari işlemler fazlası verildi.” Doğrudur. Tam da bu şekilde gelişmeleri takip ettik. Gelin birlikte detayına inelim. Nereden, ne kadar fazla verdik? Nereden, ne kadar azalttık? 2020’den ne beklemeli?
2019 yılında Türkiye ekonomisinde dış ticaret dengesi -31.7 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Yani, 2018 rakamı olan -55.1 milyar dolar ile kıyaslandığında yıllık yüzde 43 düzeyinde açık rakamının daraldığını gördük. Peki, nasıl oldu? İki ana değişkeni incelemek gerekiyor. İhracatımız TÜİK verilerine göre 171.5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bir önceki yıla göre yüzde 2 arttı. İthalat ise 202.7 milyar dolar ile bir önceki yıla göre yüzde 9 daraldı. Hal böyle olunca ticaret dengesindeki açık da aşağı gelmiş oldu. Ayrıca, ticaret hacmi de yıllık bazda yüzde 4 azalmış oldu. Bu, yüzde 3 azalışın olduğu 2016’dan bu yana ilk kez takip edildi. Nedir? Liranın bir önceki yıl ortalamada yüzde 30 değer kaybettiği ortamda gerçekleştirdiğimiz ihracatımız yıllık bazda sadece yüzde 2 artış göstermiştir. Peki, başka nedir? Nereden durduğunuza göre değişecek iki yorumda bulunmak mümkündür. Öncelikle zayıflayan para biriminin yarattığı rekabet avantajı olmasına olmuştur ama tek ve en önemli etken olarak bir adım öne çıkmamış, çıkamamıştır. İkincisi ise böylesi zor gelişmelerin yaşandığı 2018 ve devamındaki belirsizliklerle başlanan 2019’da Türk ihracatçısı üretime devam etmiş, mücadelesini sürdürmüştür.
Bir detay daha paylaşarak dış ticaret gelişmelerini toparlayalım ve ödemeler dengesine geçiş yapalım. 2019’da en önemli ticaret ortağımız olarak Avrupa Birliği’nin sahip olduğu pozisyonun bir miktar azalışla da olsa korunduğunu gördük. 2018’de toplam ihracatımızın yüzde 50’sini oluşturan bölge, 2019’da ürettiğimiz malların yüzde 48.5’ine talip oldu. Böylece toplam ihracat rakamımız da 83.2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşirken, ithalatımız ise içeride azalan talep kaynaklı 80.8 milyar dolar seviyesinden 69.3 milyar dolara geriledi. Doğal olarak ikili ticaret dengemiz 3.1 milyar dolar seviyesinden 13.8 milyar dolar fazlaya güncellendi. O vakit şu yorum yanlış olmayacaktır; geride kalan yıl içerisinde Türkiye’nin dış dengesi açısından en önemli belirleyici iç talepteki azalış kaynaklı ithalat talebindeki düşüş olmuştur.
Devam edelim. 2018 yılında cari işlemler hesabında takip edilen -27.2 milyar dolarlık açık 2019 sonu itibarıyla +1.6 milyar dolar şeklinde gerçekleşti. Dahası, çekirdek cari denge olarak tanımlanan parasal olmayan altın ve enerji ithalatı hariç kalemdeki gelişim çok daha sert olarak +20.1 milyar dolardan 44.7 milyar dolara yükseldi. Yıl içerisinde eylül verisi ile birlikte bu kalemde 47.1 milyar dolar seviyesi de test edildi. Net doğrudan yatırım kalemimiz, gayrimenkul dahil edildiğinde 2018 sonunda 9.3 milyar dolar, hariç bırakıldığında 3.4 milyar dolar olurken, 2019’da sırasıyla 5.5 milyar dolar ve 701 milyon dolar seviyelerine geriledi. Net portföy yatırımları -3.1 milyar dolar düzeyinden -1.1 milyar dolara doğru daralmasına daraldı, ancak ana etken kamunun gerçekleştirdiği 6.7 milyar dolarlık yurt dışı tahvil ihracı oldu. Bu rakamı anlamak için 2009-18 ortalaması olan 3.4 milyar dolara bakmak faydalı olabilir. Şüphesiz ki sürpriz şekilde yıl ortasında beliren destekleyici dış finansal koşullar bu tarafa yönelmeye neden olurken, bütçedeki genişleme borçlanma ihtiyacını artırdı. Bankalarımız ise yurt dışı tahvil ihraçlarında 2018’deki net -744 milyon dolarlık performansın ardından 2019’u da -1.1 milyar dolar ile kaldıraç azaltma şeklinde kullanmayı tercih ettiler.
2019’da finansman ihtiyacının azalması Türkiye açısından oyunu daha oynanabilir hale soktu. Baskının düşmesi içerideki kaldıraç düşürme sürecini de destekledi. Bankalarımız uzun vade borç çevirme rasyolarını yıl ortalamasında yüzde 68’e, diğer sektörlerimiz ise yüzde 112’ye düşürdüler. Gelin rakamları anlamayı kolaylaştırmak için karşılaştırma imkanı yaratalım. Bankaların uzun vade borç çevirme rasyoları 2004-16 döneminde ortalamada yüzde 229, 2017-18’de ise yüzde 97; diğer sektörlerin ise sırasıyla yüzde 143 ve yüzde 122 oldu.
2019’un özeti belki biraz uzun oldu ama nasıl bir yıldan çıkış yaptığımızı anlamak açısından buna ihtiyaç vardı. 2020’de yukarıda bahsettiğimiz rakamlarda bir miktar genişleme göreceğiz. Bu, kaçınılmaz. Zira büyüme ve iç talepte hızlanma olması genel konsensüs konumunda. Şayet geçmiş tecrübeler ölçeğinde cari dengede bozulma olmadan yılı tamamlayabilirsek yakın dönemde atılan adımların etkisini de yorumlama kabiliyetimiz artacak. Tam da bu nedenle 2020 yılı her anlamda test olacak. Önemli midir? Kesinlikle