Ülkeleri ve ekonomileri yönetenler, dönem dönem 5 ile 15 yıl sonrası için bir vizyon çerçevesinde somut hedefler belirler. Bu hedeflere ulaşmak için planlar, programlar, stratejiler ve yol haritaları hazırlanır. Belirlenen vadenin sonunda hedeflere ulaşılırsa sorun çıkmaz, ülke gelişme rotasında ilerlemeye devam eder. Hedeflere ulaşılmadığında veya ekonomi yerinde saydığında ise ülkenin geleceği çalınmış olur. Tarih, ülkelerin kaybolan yıllarını geri vermez ama geçmişteki atılım vizyonlarının sonuçları hakkında çok değerli bilgiler ve ipuçları sunabilir. Bu yönüyle tarih bir araştırma laboratuvarına benzer.
Genel seçime yaklaşık beş ay kala vizyon belgelerini açıklayan parti yöneticilerinin, yakın tarihte açıklanan vizyonlardan ne sonuç alındığını ve hedeflere ulaşılmamışsa hangi hataların yapıldığını incelemesi gerekir. Böylece yeni açıklanan vizyonlardan başarılı sonuç alınması ihtimali yükselebilir.
Temel hedeflere ulaşılamadı
Yakın tarihteki en kapsamlı vizyon, 2010 yılının son günlerinde o sırada başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan tarafından ilk kez 2011 bütçesi teşekkür konuşmasında açıklanmıştı. Bu hedefler 2011 yılı içinde bir vizyon çerçevesine oturtulmuştu. Temel hedefler, 2023 yılında 25 bin dolarlık kişi başına milli gelire ulaşmak ve ekonomik güç açısından dünyanın 10. büyük ülkesi olmak, ihracatı 500 milyar dolara yükseltmek ve işsizlik oranının yüzde 5’lere kadar düşürmekti. 2023 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda gelecek yıl sonu için belirlenen resmi hedefler ise kişi başına gayrisafi milli hasılada 10 bin 81 dolarda, ihracatta 265 milyar dolarda, ve işsizlik oranında ise yüzde 10.4’te kalmıştı. Altyapı inşaatında ve hekim sayısı ile enerji miktarı açısından 2023 hedefleri tutturulmuştu ama halkın geçimini etkileyen temel hedeflere ulaşılamamıştı.
Temel hedeflere neden ulaşılamadığı konusunda bugüne kadar çok sayıda kitap ve makale yazılması, konunun sempozyumlarda ve benzeri toplantılarda tartışılması gerekiyordu. Çünkü nerelerde hata yapıldığı, nelerin ihmal edildiği ve neden geç kalındığı ortaya konmadığı takdirde, yeni bir vizyon hayata geçirilirken geçmişteki hataların tekrar edilmesi ihtimali yükselecekti. Geçmişten ders alınıp gerekli önlemler alınmadığı takdirde Türkiye yine kaybedilen yıllarla karışı karşıya kalacaktı.
Başarısızlığın nedenleri
Benim gözlemlerime göre 2023 Vizyonu’ndaki başarısızlığın başlıca nedenleri şunlar olmuştu:
- Hedefleri hazırlayacak DPT kapatıldı: Hedefleri ve hedeflere ulaşmak için gerekli politikaları belirleyecek, Devlet Planlama Teşkilatı 2011 Haziran ayında kapatılmıştı..
- Ön çalışma yapılmadı: Bir vizyon açıklanmadan önce planlama veya strateji örgütünde kapsamlı araştırmaları içeren bir ön çalışma yapılması gerekiyordu. 2011’deki 2023 vizyonunda ise bunun tam tersi oldu: Önce hedefler açıklandı, sonra ön çalışmalar gündeme geldi.
- Nüfus tahmini hatalıydı: Erdoğan’ın hedefler konusundaki ilk açıklamasında 2023 için 82 milyonluk bir nüfus tahmini yapılmıştı. Oysa 2023 Yıllık Programı’nda 2023 yılında yıl ortası nüfusunun 86 milyon 128 bin kişi düzeyinde olacağı tahmin edilmişti.
- Teknoloji öngörüsü yapılmadı: Bir vizyonun temel dayanak belgesi olan ve dünyadaki olası teknik icat ve keşifleri kapsayan biri “teknoloji öngörüsü” yapılmadan hazırlanan 2023 Vizyonu’nun başarı ihtimali daha işin başındayken azalmıştı.
- Bir “büyüme stratejisi” açıklanmadı: Hedeflere ulaşmak için neler yapılması gerektiğini ortaya koyan yeni bir büyüme stratejisi hazırlanamadı. Oysa 2001’de yürürlüğe konan ve son kullanma tarihi daha 2007 yılında dolmuş olan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı’ndan sonra sanayi yatırımları, eğitim, bilim ve teknoloji konularını da kapsayan yeni bir stratejinin ve programın hazırlanması gerekiyordu.
- Ekonomi yönetimi çok başlıydı: 2011 sonrasında ekonomi ile ilgili beş bakanlığın bulunması vizyonun hayata geçirilmesini zorlaştırmıştı. .
- Altyapıya aşırı ölçüde öncelik verildi: İddialı hedeflere ve yüksek büyüme hızlarına ulaşmak için, verimliliği inşaattan çok daha yüksek olan sanayi sektörüne, makine-teçhizat yatırımlarına, dış ticaret açığı verilen elektronik, kimya ve makine sanayilerine öncelik tanınması gerekiyordu. Bunlardan sağlanacak gelir artışı ve ihracat dövizi ile altyapı yatırımları kolayca yapılabilirdi. Ancak 2012 ile 2020 arasında gayrisafi sabit sermaye yatırımları içinde inşaata ve prestij yatırımlarına aşırı ölçüde öncelik verildi. Üretim kapasitesini artıracak ve cari işlemler açığını kalıcı olarak azaltacak makine teçhizat yatırımlarında büyük bir atılım gerçekleştirilemedi.
- Odaklanma ihmal edildi: Yüksek teknoloji ile üretim yapan kritik sektörlere verilen teşvik ve destekler yetersiz kaldı.
- Uygulama takvimi yoktu: Alınacak önlemler için bir uygulama takvimi ve bu takvim ile bağlantılı performans kriterleri belirlenmediği için gecikmeler zamanında tespit edilemedi. Tespit edildiğinde ise iş işten geçmişti.
- Hedeflerde uyumsuzluk vardı: Eğer büyüme hedefleri gerçekleşseydi, enerjide hedeflenen düzey yetersiz kalacaktı.
- Vizyon paylaşılmadı: 2023 Vizyonu’ndaki iddialı hedeflere ulaşmak için ülkede bir umut ve heyecan rüzgârı estirilmesi lâzımdı. Siyasi çekişmelerin artması ve kutuplaşmanın dozunun yükseltilmesi, insanları peşinden sürükleyecek yeni bir kalkınma hikâyesinin yazılmasına imkân vermedi.