Belki fark ediyorsunuzdur, gümrükteki gündem de ülke gündemi gibi hızla değişiyor. Her dönem yeni bir konu ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Bir dönem royalti ve lisansların gümrük kıymetine eklenmesi, bir dönem gümrük beyannamesindeki 9 no’lu kutuya kimin isminin yazılacağı ya da dahilde işleme rejiminde ikincil işlem görmüş ürünün ne olduğu gibi konular uzun uzun tartışılırken bugün bu ürünlerin gümrük kıymetinin nasıl belirleneceği gündem konusu oluyor. Gümrük uygulamalarının karışık olması ve teknik yorumlara ihtiyaç duymasının yanında eşya bazlı mevzuatta yapılan düzenlemeler de bu gündemin sürekli değişmesine neden oluyor. Bu da hem uygulayıcıların hem şirketlerin hem de mevzuat takipçilerinin ciddi anlamda bir telaşın içinde olmasına yol açıyor.
Bazı gündemler de maalesef uzun süredir değişmiyor. Örneğin; geleneksel gümrükleme yöntemleri. Evraksız gümrük işlemleri, Tek Pencere Sistemi (TPS), Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü (YYS) gibi uygulamalar, gümrüklemenin esası olduğu için hep daha iyisi tartışılıyor. İthalatta tahsil edilen Katma Değer Vergisi konusu da bunlardan biri. Uzun zamandır gündemde olan ve geçen yazıda da değindiğimiz ithalatta tahsil edilen KDV’nin artıyor olması ve aynı zamanda Avrupa Birliği’nden (AB) yapılan ithalatın fazlalığı dikkate alındığında birçok mükellef tarafından sadece ithalatta KDV ödeniyor olması bu tartışmaları alevlendiriyor. Çünkü yurt içinde ödenen KDV ile ithalat arasında uyumsuzluklar söz konusu. Ödeme süresi, beyan yöntemi, KDV’nin matrahı gibi aynı vergi ama farklı vergileme usul-esasları uygulanıyor. Sorun da buradan kaynaklanıyor.
İthalatta ödenen KDV’nin Gelir İdaresine ödenmesi gibi konular aslında bayağı eski. Royalti ve lisans ödemelerine yönelik daha önce de ciddi tartışmalar olmuştu. O dönemde Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından sisteme 17.02.2016 tarihli bir mukteza yüklenmişti. Bu muktezada, bir royalti bedeline ilişkin KDV'nin gümrük idaresine ödenmesi (beyan edilmesi) halinde, 2 no’lu KDV beyannamesi ile sorumluluk kapsamında beyan edilecek tutarın, gümrük idaresine beyan edilerek ödenen tutar düşüldükten sonra kalan tutar olacağı belirtildi. Bu mukteza ile gümrük idaresine ödenen KDV tutarlarının vergi dairesi tarafından da dikkate alınması, böylece mükerrer KDV ödenmesinin önüne geçilmesi hedefleniyordu. Bir anlamda royalti ve lisans ödemeleri için bu süreç çözülmüş oldu ancak fiyat farkı, transfer fiyatlandırması düzeltmeleri gibi diğer uygulamalara yönelik tartışmalar devam ediyordu.
Son gelişme ise 9 Şubat 2022 tarihinde GİB’in sisteminde 2 no’lu KDV beyannamesinde bir değişiklik yapıldığının duyurulması oldu. Bu duyuruya göre 2 no’lu Katma Değer Vergisi beyannamesinin, Vergi Bildirimi-Tam Tevkifat Uygulanan İşlemlere Ait Bildirim-İşlem Türü seçmeli alanına “106-İthal Edilen Malın Bedelinde Sonradan Ortaya Çıkan Ödemeler” ekleniyor. Ayrıca ekler bölümünde, İthal Edilen Malın Bedelinde Sonradan Ortaya Çıkan Ödemeler ile ilgili bilgilerin ayrıntılarına ilişkin “Tam Tevkifat Kapsamında İthalat İşlemlerine İlişkin Bilgiler” tablosu oluşturuluyor. Bu, yurt dışından alınan hizmetlerin KDV ödemesine yönelik olarak kullanılan 2 no’lu KDV beyannamesi uygulamasının genişlemesi anlamına geliyor. Artık sadece yurt dışından alınan hizmetler için değil, aynı zamanda ithal edilen mallar dolayısıyla sonradan ortaya çıkan ödemeler için de artık 2 no’lu KDV beyannamesi uygulamasında ayrı bir başlık yer alıyor olacak.
Gümrük tekniği açısından gümrük idaresi tarafından takip ve tahsil edilen vergiler ithalat vergisi olarak tanımlanıyor. Bunların hangi vergiler olduğu en açık Gümrük Uzlaşma Yönetmeliği ekinde yer alan uzlaşma kapsamında olan vergilerin listesinden anlaşılıyor. İthalatta tahsil edilen KDV’de bunun içerisinde yer alıyor. Bu da ithalatta tahsil edilen KDV’ye yönelik olarak Gümrük Kanunu’na ait usul ve esasların uygulanacağına işaret ediyor. Dolayısıyla, ithalatta KDV matrahı belirlenirken gümrük kıymetindeki kurallar esas alınıyor. Bu nedenle de, ithalata gümrük kıymetine girmesi gereken mal bedeli farkları, transfer fiyatlandırması düzeltmeleri, royalti ve lisans ödemeleri, satıcıya ithal eşya için yapılan her türlü ödeme gümrük kıymetinin konusu oluyor ve dolayısıyla bu ödemeler ithalattan sonra da oluşsa KDV dahil tüm vergilerin gümrük idaresine kendiliğinden bildirim ile ödenmesi gerekiyor.
Gümrük idaresinin royalti ve lisan ödemelerine ilişkin özel bir düzenlemesi bulunuyor. Buna göre, royalti ödemelerine ilişkin KDV, 2 no’lu KDV beyannamesi ile vergi dairesine ödenmiş ise gümrük idaresinin ikinci kez KDV talep etmemesi gerekiyor. Diğer bir ifade ile gümrük idaresi, vergi dairesine ödenen KDV’yi kabul ediyor. İkinci kez KDV talep etmiyor.
Bir kez daha yinelemekte yarar görüyorum. İthalatta KDV uygulamasını yurt içindeki uygulama ile paralel hale getirecek yeni bir yaklaşıma ihtiyaç var. Gümrük idaresi ithalatta kendi mevzuatından gelen vergileri tahsil ve takip cihetine gitmeli. KDV’nin ise vergi dairesine KDV beyannamesi ile ödenmesi gerekir. (Örneğin; ithalattaki faturaların KDV’sini ödemek için CIF değer üzerinden KDV beyannamesine konu edilmesi suretiyle) Bu yaklaşım KDV tekniği açısından daha uygulanabilir sonuçlar doğurur. Aksi durumda gümrük ve dış ticaret uygulamaları KDV tekniğini de zedelemekte, yansıtılamayan ve yaratılmayan katma değerlerin (örneğin; ithalatta ödenen vergiler gibi) yeniden vergilenmesine neden olmaktadır.
Diğer taraftan 2 no’lu KDV beyannamesinde yapılan son değişiklik duyurusunu bir format değişikliği olarak görmek gerekiyor. Bu değişiklik ile ithalata ilişkin sonradan çıkan bir ödemenin KDV’sinin ayrıca raporlaması yapılmış oluyor. Bu değişikliği, söz konusu gümrük kıymeti unsurlarının gümrük idaresine beyan edilmeden sadece 2 no’lu KDV beyannamesi ile beyan edilmesi olarak algılanması veya yorumlanması doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Gümrük idaresi tarafından buna yönelik alt bir düzenleme ile konunun netleştirilmesi gerekiyor.
Bu düzenlemenin gümrük idaresinde ödenen KDV ile 2 no’lu KDV beyannamesi ile ödenen KDV arasında ortaya çıkan zaman farkından dolayı oluşan gecikme faizi konusunu da içermesi gerekiyor. Yine bu fark ödeme gümrük idaresine kendiliğinden bildirime konu edildiğinde sonradan ödemeye tekabül eden vergi tutarının %30’u oranında idari para cezası tatbik ediliyor. Ancak bu ödemeye ilişkin fatura 2 no’lu KDV beyannamesine konu edildiğinde bu idari para cezası ortaya çıkmıyor. Bu nedenle, uygulamada yaşanan bu sorunları da giderecek şekilde mevcut düzenlemelerin yeniden gözden geçirilmesi önem arz ediyor.
Ancak bu yaklaşımları sadece KDV açısından dile getirmek gerekiyor. İthalatta bir gümrük vergisi var ise ithalattan sonra ortaya çıkan ödemelerin gümrük idaresine beyan edilmesi ve buna ilişkin fark ithalat vergilerinin ödenmesi gerekir. Aksi durumda ithalat vergilerinin 3 katı oranında idari para cezası ile karşılaşma durumu ortaya çıkıyor.