Şanlıurfa’da 12 bin yıllık geçmişiyle tarihin sıfır noktası olarak nitelendirilen ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Göbeklitepe, son yıllarda en çok ziyaret çeken yerlerin başında geliyor. Ziyarete açıldığı 2018 yılında sadece 70 bin kişinin ziyaret ettiği Göbeklitepe’de ziyaretçi sayısı 850 bine ulaştı. Bu Göbeklitepe’nin açıldığı günden bu yana ulaşılan en yüksek ziyaretçi sayısı oldu.
Göbeklitepe’nin bu kadar popüler olmasında Doğuş Grubu’nun 2035 yılına kadar sürecek sponsorluğunun çok büyük etkisi var. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile iş birliği yapan ve 20 yıllığına sponsor olan Doğuş Grubu, 20 yıl için 20 milyon dolar destek vereceğini açıkladı. Sponsorluk kapsamında kazı, koruma ve bölgenin dünyada tanınmasını sağlayacak iletişim çalışmaları için tutar 5 milyon dolar ayrıldı. Doğuş Grubu, Göbeklitepe’nin dünya lansmanını 2015 yılında Davos Zirvesi’nde yaptı. Pandemi ile bir süre sekteye uğrasa da nihayetinde özel sektörün elinin değdiği Göbeklitepe, tabir yerindeyse ziyaretçi rekoru kırdı. Finansman sıkıntısı olmayınca kazılar planlandığı gibi sürerken herhangi bir personel sorunu da yaşanmıyor.
Kısa bir süre önce Harran’a gitme fırsatım oldu. 29 Ağustos 2022’de göreve başlayan Harran Kaymakamı İbrahim Gültekin, bölgenin en önemli tarih miraslarını bizzat gezdirdi. O gezide öğrendim ki Harran bölgesinden başlayıp Suriye sınırına kadar uzanan bölgede tespit edilen tam 159 tane daha Göbeklitepe gibi höyük mevcut. Ancak kaynak ve personel eksikliği yüzünden belki de dünya tarihini değiştirecek antik ve ilk çağ medeniyetlerin izleri gün yüzüne çıkamıyor.
Özel sektörden destek gelirse tarih gün yüzüne çıkacak
Kaymakam Gültekin’in verdiği bilgiye göre şu anda Harran’da dünyanın ilk üniversitesinin ve antik çağın en büyük madebi Sin Tapınağı’nın da olduğunun varsayıldığı alanda ve Harran Kalesi’nde kazı çalışmaları devam ediyor. Ancak sözünü ettiğim kaynak ve personel sıkıntısı yüzünden kazılar ağır aksak ilerliyor. Gültekin, kazılarla ilgili şu bilgiyi veriyor: “Kazıları kaymaklık ve valilik destekliyor. Kaleyle birlikte tapınağın olduğu alanda kazılar devam ediyor. Kale restorasyona için 2,5 milyon TL kaynak lazımdı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan destek istedik. Kale çok önemli bir miras. 12’nci yüzyıldan kalma. O dönemde su ısıtma ve ısıtılan suyu hamamlara dağılma sistemi kullanılmış. Selahattin Eyyubi’nin iki veya üç kışı burada geçirdiğini biliyoruz. Üç katlı bir kale. Kazılar yapılmadan önce sadece üst katı toprak üstündeydi. Şu anda ikinci kat ortaya çıkarılmak üzere. Elimizden geldiğince bu tarihi ve kültürel mirasın ortaya çıkması için çabalıyoruz. 1950’lerde İngiliz arkeologlar tarafından başlatılmış yüzey ve kazı çalışmaları. Bütün bu alanlar antik ve ilk çağdan kalan eserleri barındırıyor. Toprağın altında Hazreti İbrahim’e ait bir mescit, çok zengin bir çarşı, hamamlar, medreseler hep toprağın altında. Harran’ı da kapsayan bölgeye baktığımızda 159 höyük daha var. Yani 150 tane daha Göbeklitepe var burada. Destek bekliyoruz. Maalesef bölgeden çıkıp büyüyen iş insanlarımız buraya pek yatırım yapmıyor. Oysa Doğuş Grubu gibi gruplardan destek gelirse bu bölgedeki kadim uygarlıkların izleri gün yüzüne çıkabilecek.”
‘Harran kümbet evlerden ibaret değil, küllerinden doğacak’
İbrahim Gültekin, Harran’ın tarihçesi hakkında çok ilginç bilgiler veriyor. “İnşallah Harran küllerinden doğacak. İnsanların gözünde sadece kümbet evlerin olduğu bir yer olarak biliniyor. Bir de Züğürt Ağa’dan tanıyorlar ki o film burada bile çekilmedi. 4300 yıldır ismi değişmeyen bir şehir Harran. Antik dünyanın en büyük imparatorluğu Asurlular’a başkentlik yapmış” diyen Gültekin şöyle devam ediyor: “Eski antik Harran, şehircilik anlayışı çok yüksek bir yer. Milattan önce 2.300’den milattan sonra 1260’a kadar olan dönemle ilgili birçok detaya sahibiz. Milattan önce 2300’de Ebla antik kenti kazılarında ortaya çıkan arşivlerde Harran ile ilgili çok detaylı bilgi var. O dönemde Harran’ın şehir krallığı olduğu ve Zugalum isimli bir kraliçe tarafından yönetildiğini biliyoruz. Oysa hep Kleopatra ilk diye bilinir. Milattan önce 50’lerdir onun yönetim dönemi. Harran’daki medeniyeti ona göre tasavvur edin.”
Kopernik’e ilham veren El Battani’nin adı aydaki kratere verildi
İbrahim Gültekin, Harran’ın tıp ve matematikteki önemini şöyle anlatıyor: “Harran, tarih ve bilim açısından önemli bir yer. Neden önemli? Birincisi tüm Mezapotamya, Pers, Mısır ve Anadolu medeniyetlerinin kesiştiği yer. İkincisi antik dünyanın kalbinin attığı yer diyoruz Harran’a çünkü antik dünyanın en kutsal mabedi Sin Tapınağı burada. Anadolu’da Emeviler’den kalan tek cami de burada. Harran hem İslam öncesinde hem sonrasında çok önemli bir bilim ve tıp merkezi olmuş. Dünyanın ilk üniversitesi burada kurulmuş. Şifayı temsil eden birbirine sarılan yılanların dünyadaki en ilkel hali buradaki kazılarda bulundu. “Özellikle astronomi ve matematik konusunda birçok çalışma burada yapılmış. Matematik ve astronomide dünyaya yön veren El Battani buradan çıkan bir isim… Kopernik’in kitaplarının yarısı Battani’ye atıftır. En son NASA hakkını teslim etmiş ve aydaki kraterlerden birine onun adını vermiştir. Sabit Bin Kurra da var, orta çağın büyük matematikçilerinden, tıpta çok önemli çalışmalar yapmış burada.”