15 Nisan’da bizi ne bekliyor?

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Para Politikası Kurulu'nun 15 Nisan toplantısından bu iki karardan birinin çıkması muhtemel. Ya faiz sabit tutulacaktır ya da en az iki puan indirilecektir.

✔ Faiz indiriminin sembolik bir düzeyde kalması, "Ben sürekli indirim yapacağım, bu da başlangıcı" anlamına gelir ki piyasaları çok daha kötü etkileyebilir. Yüksek sayılabilecek bir indirimle en azından beklentiyi kırmak daha iyi olabilir.

✔ Faiz indiriminden sonra ne mi olur; kim öle, kim kala!

Merkez Bankası’ndaki görev değişikliğinin gerekçesinin ne olduğu sorusunun hala yanıtı yok, gerçi öyle görünüyor ki hiçbir zaman da olmayacak.

“Bir başkan gitmiş, bir başkan gelmiş; üstelik ilk kez de yaşanmayan böylesi bir değişiklik niye bu kadar önemli ki” diyenler mutlaka çıkacaktır.

Bu sıradan bir değişiklik değildir de ondan. Bu operasyonla Türkiye’nin uygulayacağı para politikası temelden değişime uğrayacaktır.

Para politikasındaki bu radikal değişiklik, bir süre sonra ekonomimizi, cebimizi etkileyecektir.

Obezite yüzünden sağlık sorunlarıyla boğuşmakta olan birinin hekim gözetiminde rejime başlayıp kısa süre sonra “Vazgeçtim rejimden” diyerek eskiye dönmesi gibidir bu değişiklik.

Ya da damarları tıkalı birinin yıllardır içtiği sigaraya veda ettikten kısa bir süre sonra duramıyorum gerekçesiyle tekrar sigara içmeye başlamasından başka bir şey değildir.

Sorun bir puan mı, iki puan mı?

Naci Ağbal Merkez Başkanlığı görevinden, 18 Mart’taki Para Politikası Kurulu toplantısında faizi bir puan artış beklenirken iki puan artırdığı için mi alındı, yani tüm sorun o fazla bir puan mı; yoksa Ağbal faize hiç dokunmayacağı beklenirken artışı tercih ettiği için mi koltuğundan oldu?

Düz mantık yürütelim...

18 Mart’taki faiz artışı tümüyle sorun olmuşsa demek ki derdimiz iki puandır.

Yok eğer o fazla bir puansa sorun, anlaşılan o bir puan bardağı taşırmıştır.

Ve sonuç olarak şunu söylemek gerekir; belli oluyor ki biz yüzde 17’yi kabullenmiş durumdayız. Öyle olmasa, görevden alma operasyonu, faiz yüzde 15’ten yüzde 17’ye çıkarıldığında, yani 25 Aralık’ta gündeme gelirdi. İşte o yüzden yüzde 17'nin kabullenilmiş bir oran olduğu sonucuna varıyoruz.

Ama şu gerçeğin altını çizelim. Faizi olması gerekenden fazla artırsa ya da hükümetlerin hoşuna gitmeyecek başka adımlar atsa bile bu tür durumlar merkez bankası başkanlarının görevden alınmasını haklı kılmaz.

Kaldı iki hafta...

Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ilk açıklamasında Para Politikası Kurulu toplantılarının daha önceden ilan edilmiş takvime uygun olarak yapılacağını söyledi. Böylece “Acaba Kurul olağanüstü bir toplantıyla faiz indirimine gider mi” sorusu yanıt bulmuş oldu.

PPK’nın ilk toplantısı 15 Nisan’da olduğuna göre bir indirim yapılacaksa ona da bu tarihte karar verilecek.

Peki 15 Nisan’da ne olacak? Daha bu tarihe iki hafta, hatta iki haftadan biraz fazla zaman var ama o gün çok önemli.

Dolar dün öğle saatlerinde 8.18’e kadar çıktı. Faiz yüzde 19’a yükseltildiğinde 7.20’lere gerileyen dolar, faiz hala yüzde 19 olduğu halde şimdi 8.20'yi zorluyor... Sebep belli; faizin indirileceği beklentisi. Başkan Kavcıoğlu sıkı para politikasına karşı olduğunu açıkça yazmış bir isim. Hem zaten bu göreve getirilme nedeni de bu değil mi.

Öyleyse gelin hep birlikte düşünelim; 15 Nisan'daki Para Politikası Kurulu toplantısında nasıl bir karar alınır?

Yine düz mantık yürütürsek Merkez Bankası’nın faiz indirimine gideceğini söylemek gerekir. İyi de faiz yüzde 19 düzeyindeyken 8.20'ye yaklaşmış olan dolar faiz indirimiyle nerelere gider, bu göze alınabilir mi?

Yalnızca tek yöne, yani faize bakılırsa her şey göze alınabilir.

Şu durumda 15 Nisan'daki faiz indiriminin öyle sembolik düzeyde tutulması da hiçbir anlam ifade etmez, yalnızca niyeti ortaya koyar; geleceğe dönük belirsizlikleri daha da tırmandırır.

Bu yüzden şu anki tahminimiz, 15 Nisan’da faizin ya sabit tutulacağı ya da önemli sayılabilecek bir oranda aşağı çekileceğidir. Bir indirime gidilirse bu herhalde iki puandan az olmayacaktır.

Sonrası mı, sahi kimin umurunda ki!

Tüm yazılarını göster