Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) 2002 yılından bu yana iktidarda kalmayı başararak ülkemizi Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinden uzaklaştırma yolunda önemli adımlar atmış olması, bu felsefeye bağlı kalan çoğu kimsenin Cumhuriyetin 100 yılını kutlama hevesini kırmıştı.
Türkiye’yi demokrasiyi yozlaştıran, parlamentoyu bütün yetkileri kendi elinde toplayan bir kişinin oyuncağı haline getiren ucube bir rejimle yönetenlerin iktidarda kalması halinde onların kutlayacakları şey de olsa olsa kendi iktidarlarının benzeri görülmemiş başarıları (!) olabilirdi. Bu ucube rejim sayesinde servetlerini katlayan, kamu kuruluşlarını ve Kızılay gibi hayır kurumlarını babalarının çiftliği gibi kullanan ve enflasyonu azdırarak çalışan milli gelirden aldığı payın son üç yılda %35.1’den %26.5’e düşmesini sağlayanların kutlaması yaşanabilirdi.
Deprem yozlaşmayı açığa çıkardı
20 yıldan beni Türkiye’yi yönetenler, kendi icraatları nedeniyle yaşanan fiyaskoları hep kadere bağlarlar. Son bir ay içinde ülkemizde yaşanan deprem felaketi bu kandırmacanın onları kurtarmaya yetmediğini ortaya koydu. İktidarın gözbebeği olan inşaat zenginlerinin eseri olan binalar unufak olurken yandaşlara emanet edilen devlet kurumlarının biçareliği de toplumun iktidara tepkisini biledi.
Bu tepkinin oya çevrilmesi halinde iktidarın 14 Mayıs’ta yapılacak seçimde kutlanacak bir başarı elde etmesi hiç de kolay olmayacaktı. Bu durumda yapılması gereken şey ‘Altılı Masa’yı oluşturarak Millet İttifakı‘nı kuran muhalefetin önünü kesecek bir formül bulmaktı.
‘Altılı Masa’nın serüveni
AKP’den sonra ikinci parti konumunda olan CHP ile birlikte hareket ederek iktidara karşı bir cephe oluşturmayı hedefleyen İyi Parti’nin, DEVA Partisi’nin, Gelecek Partisi’nin, Demokrat Parti’nin ve Saadet Partisi’nin öncelikli hedefi Türkiye’yi çıkmaza sürükleyen ucube rejime ve ‘tek adam’ yönetimine son vererek Türkiye’yi yeniden parlamenter demokrasiye kavuşturmaktı.
İlk toplantısını 22 Şubat 2022’de gerçekleştiren Altılı Masa’nın belirlediği hedefler doğrultusunda yaptığı kapsamlı çalışmalar sonucunda ortaya çıkan Mutabakat Metni de bu yılın Ocak ayı sonunda açıklandı ve ‘Altılı Masa’ yerini “Millet İttifakı”na bıraktı.
Deprem ucube rejimin oyununu bozdu
Bütün bu gelişmeler olumluydu kuşkusuz ama seçim tarihi hızla yaklaşırken Millet İttifakı’nın asıl hedefine, yani ucube rejimi devirme hedefine hızla yaklaştığı izlenimi yoktu bende. İktidar cephesi ve medyadaki yandaşları da Millet İttifakı’nı küçümser bir havadaydı. Saray ve AKP çevreleri seçmeni ulufe dağıtarak, vergi borçlarını silerek, petrol ve gaz keşifleriyle oyalayarak bu seçimi de kazanacaklarını düşünüyordu.
Deprem felaketi ve ucube rejimin yozlaştırdığı devletin sergilediği perişanlık iktidarın planını bozdu. Bu durum Millet İttifakı’nın bir anda ciddi bir iktidar alternatifi haline gelmesini sağladı. Tam da bu noktada Millet İttifakı’nın dağılmasının gündeme gelmesi ise bir sürü komplo teorisinin ortaya atılmasına yol açtı ve sonuçta belki de ucube rejimin kaderini belirleyecek bir yola girilmiş oldu.
Ben de yazıma böyle bir başlık atma cesaretini buldum.