TÜSİAD Başkanı Turan: KOBİ’ler dijital dönüşümü yakalamalı
TÜSİAD Başkanı Turan, “Ülkemizin küresel tedarik zincirindeki dönüşümü yakalayabilmesi, doğrudan KOBİ'lerin dijital dönüşüme entegrasyonuna bağlı” dedi.
Haber Merkezi |TÜSİAD’ın Türkiye sanayisinin dönüşümüne destek sağlayabilmek amacıyla yürüttüğü TÜSİAD Sanayide Dijital Dönüşüm Programı’nın (TÜSİAD SD²) STEP (Sanayi-Teknoloji Entegrasyon Programı) etkinliği gerçekleştirildi. Dijital dönüşüm projeleri için şirket eşleşmelerinin belirlendiği STEP’te alanında uzman isimlerle şirketler için önemli başlıklar ele alındı.
Etkinlikte konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, “Ülkemizin küresel tedarik zincirindeki dönüşümü yakalayabilmesi, doğrudan KOBİ'lerin bu dönüşüme entegrasyonuna bağlı" dedi.
Turan'ın konuşmasında şunları söyledi:
"Gün boyunca değerli konuşmacılarımızdan teknoloji ve yapay zekanın getirdiği dönüşüm, sürdürülebilirlik, veri kullanımı gibi alanlarda ufuk açıcı konuşmalar dinledik. Ayrıca programımıza katılan tedarikçilerimizin dijital çözümleri ile tanışma fırsatı bulduk.
“Yeşil ve dijital dönüşüm, gündemin en önemli başlıklarından”
KOBİ ölçeğindeki teknoloji şirketlerimizin ve start-up’larımızın geliştirdiği dijital çözümlerin takip edilmesi; büyük şirketlerimizle teknoloji ihtiyaçları doğrultusunda bir araya getirilmeleri ağırlık verdiğimiz bir alan. Bu bağlamda TÜSİAD SD2 Programı KOBİ ölçeğindeki teknoloji tedarikçilerimize geliştirdikleri dijital çözümleri doğru adreslere ulaştırma imkânı sunması bakımından çok kıymetli.
Yeşil ve dijital dönüşüm, gündemimizin en önemli üst başlıklarından birisi. Sosyal kalkınmadan vergiye, AB ilişkilerinden tarıma kadar yürüttüğümüz tüm faaliyet alanlarında ikiz dönüşümü kurgunun temeline oturtuyor ve geniş bir mercekten ele alıyoruz.
Dijital ve yeşil dönüşüm süreçlerinin entegre edilmesi üzerine kurulu ikiz dönüşüm, yaratılan katma değeri ve değer zincirinde verimliliği artırma hedefleri açısından çok önemli. Teknolojinin gelişimi ve dijitalleşme sayesinde elde ettiğimiz veri analitiği, yapay zekâ ve IoT gibi araçlar, enerji ve kaynak verimliliğini artırmamıza olanak tanıyor. Dijital teknolojilerin 2030 yılına kadar küresel karbondioksit emisyonlarını yüzde 20 oranında azaltma potansiyeli var. Akıllı fabrikaların enerji verimliliğini artırarak karbon emisyonlarını azaltmada önemli bir rol oynadığı biliniyor. Araştırmalar şirketlerin %64'ünün dijital dönüşümün ilk aşamalarında olduğunun altına çizerken, dünyanın her yerinde, sanayi şirketlerinin dijital dönüşüm çözümlerine yılda 1,1 trilyon ABD doları yatırım yaptığını belirtiyor. Şirketler üretimde esnekliği ve dayanıklılığı artırmak üzere fabrika seviyesinde tüm dijital teknolojileri uygulamaya geçiriyor ve fabrika otomasyonu aracılığıyla faaliyet maliyetini düşürüyor. Maliyette etkinlik ve artırılmış esnekliğin bir araya gelmesiyle şirketler önemli getiriler sağlıyor. Değer zincirlerine entegre edilen dijital teknolojiler bu faydaları önemli ölçüde artırıyor.
“Yenilikçi iş modelleri uygulayanlar, rekabetçilikte güçlü oluyor”
Dolayısıyla dijital teknolojilerin verimliliği artıran yenilikçi iş modellerini uygulayan şirketler, rekabetçiliğin hızla değişen dinamiklerinde güçlü bir konuma sahip oluyor. Aslında küresel olarak bu dönüşümü bir süredir yaşıyoruz. Dünyadan her 10 kuruluştan yaklaşık 8’i, daha ‘dijital’ ve ‘sürdürülebilir’ bir dünyaya doğru geçişi deneyimlediğini belirtiyor. Büyük şirketlerimizin küresel çapta etkili olan ikiz dönüşümü yönetim kurulları seviyesinde merkeze almaları ve değer zinciri/tedarik zinciri boyunca genişlemesi önemli.
Öte yandan ülkemizin küresel tedarik zincirindeki dönüşümü yakalayabilmesi, doğrudan KOBİ'lerin bu dönüşüme entegrasyonuna bağlı. Üretken yapay zekâ başta olmak üzere dijital teknolojilerle uçtan uca izlenebilir ve şeffaf bir tedarik zinciri kurgulanabiliyor. Sorunların önceden tespit edilmesiyle makine durma süreleri azaltılarak operasyonel verimlilik artırılabiliyor. KOBİ'ler düzeyinde bu yatırımların gerçekleştirilebilmesine imkân sağlayacak teşvik mekanizmalarının geliştirilmesini bu nedenle kritik önemde görüyoruz.
“KOBİ'lerin çoğunluğu yeşil dönüşüm teşviklerinden habersiz”
Küresel tedarik zincirlerine etkin bir şekilde entegre olmak, AB pazarı başta olmak üzere küresel pazarlarda rekabetçiliğimizi korumak için ikiz dönüşüm üzerinden yaratılan yüksek katma değerli üretim hedeflerimizi önceliklendirmeliyiz. Tedarikçi operasyonlarını ve yatırımlarını bu yönde kurgulamak için destek programlarını iş dünyası ve kamu olarak güçlendirmeliyiz.
İkiz dönüşüme endeksli yatırım kararlarının KOBİ’lerimizde yankı bulması için farkındalık yaratmak oldukça önemli. Sürdürülebilir üretim modellerine yönelik birçok fırsat olmasına rağmen, KOBİ'lerin çoğunluğunun yeşil dönüşüm teşviklerinden habersiz olduğunu veya bunlara nasıl başvuracaklarını bilmediklerini görüyoruz. Teşvik alan KOBİ'ler ise düzgün yönlendirme alamadıkları için bu fırsatları verimli bir şekilde kullanamıyor. KOBİ'lerimizi bütüncül bir yaklaşımla yeşil kalkınma çerçevesi hakkında bilgilendirmek, ihtiyaç duydukları kaynakları erişilebilir kılmak ve yeşil üretime entegre etmek için politika ve teşvikler tasarlamanın önemini vurguluyoruz.
“KOBİ’leri stratejik konumda ele almalıyız”
Üretken yapay zekâ küresel dengeleri tüm sektörlerde hızla değiştiriyor. Bu sayede satış ve pazarlama, müşteri operasyonları ve yazılım geliştirme gibi işlevlerde performansın artacağı ve bu süreçte, yapay zekanın bankacılıktan sağlığa çeşitli sektörlerde trilyonlarca dolarlık değerin kilidini açabileceği öngörülüyor. Teknoloji içeriği yüksek, verimli ürünler üreten ülkeler orta ve uzun vadede daha yüksek büyüme oranlarına ulaşıyor.
İhracatımızın genel yapısında orta ve yüksek teknolojideki ürünlerin payının hala istediğimiz seviyede olmadığını görüyoruz. İmalat sanayisinde yüksek teknolojili ürünlerin toplam ihracatımız içinde payı son 15 yıldır %3-4 bandında seyrediyor. Bu rüzgârı tersine çevirmemiz ve küresel ölçekte rekabetçi üretimi hedefleyen adımlar atmamız gerekiyor. Yatırım ekosisteminin katma değerli ve ileri teknolojili üretime yoğunlaşmasını sağlarken yeşil ve dijital dönüşüm unsurlarını gözetmeli, değer zincirinin kritik halkaları olan KOBİ’leri stratejik konumda ele almalıyız. İş dünyamızın dayanıklılığını ve rekabetçilik gücünü artırabilmek için bilgi toplumuna dönüşümün hızlandırılmasına, inovasyon kapasitesinin artırılmasına ve tüm bu alanlarda iş birliğine daha çok ihtiyaç var.
“Kaynaklarımızı teknolojiye, bilime ve eğitime ayırmalıyız”
Bu süreçte iş dünyamızı ve tüm toplumumuzu dijital çağın yetkinlikleri ile donatmaya mecburuz. Üniversitelerimizdeki eğitim kalitesinin artırılması ve gençlerin yeterli düzeyde rekabetçi eğitim alabilmesi çok önemli. Yeni teknolojilerin yarattığı hızlı dönüşümü, şirketlerimiz ve ülkemiz açısından etkin şekilde yönetebilmek için kaynaklarımızı Ar-Ge’ye, teknolojiye, bilime, inovasyona ve eğitime daha fazla ayırmamız gerektiğine inanıyoruz.
Sözlerime son verirken, katılımcılarımıza ve emeği geçen herkese içtenlikle teşekkür ediyorum. Az sonra eşleşmeleri açıklanacak şirketlere proje sürecinde başarılar diliyorum. Bu projelerle TÜSİAD SD²'de yeni uygulama örneklerini göreceğimize inanıyoruz. Bu vesileyle, teknolojiyi kullanan ve tedarik eden tüm şirketleri hem dijital dönüşüm hem de sürdürülebilirlik vizyonunuza uygun pek çok iş birliği geliştirme imkânı olan TÜSİAD SD² platformunun aktif üyeleri olmaya ve programın etkinliklerinden yararlanmaya davet ediyorum. Tüm teknoloji kullanıcısı ve tedarikçisi şirket temsilcilerimize dijital dönüşüm ekosistemimize yaptıkları katkı için teşekkür ediyorum.”