Yüz yılın ruhu bu sergide canlanıyor
‘Lozan 1923/Yüzyıl Önceki Başlangıç…’ Bu sergi bizi yüz yıl öncesine, imzalandığı günden bu yana çok yönlü tartışmaların da odağında yer alan Lozan Barış Konferansı’na götürüyor. Casa Botter'de açılan serginin küratörlüğünü üstlenen İzzeddin Çalışlar, “Ziyaretçileri, duyduklarını unutturup yeniden öğrenmeye davet ediyoruz" diyor.
Merve Yedekçi |MERVE YEDEKÇİ
Bize biraz serginin hazırlık sürecinden bahseder misiniz?
Açıkçası son bir yıldır hafta hafta Lozan’da olanları yazıyorum. Konuyla iç içe olduğum söylenebilir. Bu sergi için araştırmalarımda daha çok görsel ve belgesel malzeme arayışına öncelik verdim. Bu esnada İBB Atatürk Kütüphanesi’ndeki belge zenginliği ile karşılaşmak beni çok şaşırttı. Dönem gazeteleri koleksiyonu işin bu yönünü göstermeye yaradı. Henüz konferans sürerken basılmış ya da aynı yıl içinde yayımlanmış kitap sayısının çokluğu da benim için bu serginin hazırlık sürecinde yeni bir keşif oldu.
Peki, 'Lozan 1923/Yüzyıl Önceki Başlangıç’ isimli sergide ziyaretçileri neler bekliyor?
Sergi, 1922 yılı sonundan 1923 yılı Ekim ayına kadar olan bir zaman diliminde yaşanmış önemli gelişmeleri kapsıyor. Lozan Barış Konferansı’nın gündemindeki konular, temel anlaşmazlıklar, masayı paylaşan tarafların kimliği, bu süreçte tarih sahnesine çıkanlar ve alınan sonuçların yanında eşzamanlı yaşanan gündem konularını içeriyor. Konferans tüm dünya basınının izlediği bir olay olduğu için ev sahibi İsviçreli yetkililer resmen görevlendirilmiş fotoğrafçı ve karikatüristlere süreci kaydettirmiş. Bu nedenle oluşan külliyatın büyük bir kısmı sergide yer alıyor. Bunların yanında olayın baş aktörü olan İsmet Paşa’dan günümüze kalan izleri de İnönü Vakfı arşivinden temin ettik. Fotoğrafların büyütülmüş dijital baskılarla sergilenmesi de ziyaretçilerin detayları görmesine imkan sağlıyor. Yer yer fotoğrafları konuşturarak fikri çatışmalara dair genel bir kanı oluşmasını sağladık. Yani sergi, cephede kazanılan zaferlerin uluslararası hukuk tarafından tanınmasını sağlayan ve zorlu mücadelelerle geçen Lozan sürecinin kazanımları, Türk ulusunun bugün sahip olduğu varlığın temelini oluşturmanın yanında, İstanbul’un da beş yılı bulan esaretten kurtulmasını da kapsıyor. Ayrıca, konferansla ilgili mekanların da fotoğraflarına ulaşıp yüzyıl öncesindeki dünyanın zihinlerde canlanmasını kolaylaştırdık. Ziyaretçileri yüz yıl öncesine, 2200 kilometre uzaktaki Lozan’a götürüp, orada verilen diplomasi mücadelesiyle ilgilenmeye, merakını artırmaya ve konu hakkında duyduklarını unutup yeniden öğrenmeye davet ediyoruz.
Bahsettiğiniz gibi sergide, İBB Atatürk Kitaplığı ve İnönü Vakfı arşivleri başta olmak üzere yüz yıl öncesinin izlerini yansıtan dış kaynaklar ve özel koleksiyonlardan da parçalar yer alıyor. Sizin en çok dikkatinizi çeken eser hangisi oldu?
Şöyle söyleyebilirim, konferans beklendiğinden çok daha uzun sürünce haliyle delegelerin eşleri de Lozan’a taşınmaya başlamış. Bu bakımdan Mevhibe Hanım’ın seyahat öncesi çektirmiş olduğu fotoğrafın ayrı bir yeri var bende. Burçak Madran ile tasarım üzerine çalışırken şu meşhur 'Yedi düvele karşı Türkiye tek başına' terimine dair bir yerleştirme düşündük. Burada yedi ülkeyi simgeleyen bayrakların karşısına dedemden kalma Türk bayrağını astık. Ne de olsa İsmet Paşa’yla Harbiye’den sınıf arkadaşıydı.
Aslında bu sergi için tarihe ışık tutuyor diyebilir miyiz?
Konferansa katılan TBMM delegasyonu ve masanın karşı tarafında oturan yedi ülkenin temsilcileri tarihe not düşenler. Bizim yaptığımız onların tarihe düştüğü notun altını çizmek “bakın böyle böyle olmuş” diye özetlemek. Lozan derinlikli ve önemli bir tarihi kayıt. Sergide yer yer bağlam dışına çıkarak eşzamanlı gündem konularına da değindik. Aslında her gelişmenin Lozan’la uzaktan ilintili ya da doğrudan bağlantılı olduğunu gösterdik. Sözgelimi Mustafa Kemal Atatürk'ün evliliğiyle barış konferansı arasında bir ilişki olması düşünülemez. Fakat dış basının Latife Hanım’ın kişiliğine gösterdiği ilgi, zamanla Ankara’nın modern yüzünü dünyaya gösteren bir propaganda aracına dönüşüyor. Bu dokuz aylık sürece dair söylediğimiz yeni şey, küresel medyanın süreç içinde TBMM’ye bakışında yüz seksen derece değişim olduğu. 1922 yılı sonunda bir avuç isyankar milliyetçi olarak gördükleri TBMM, yaza doğru saygın, bağımsızlık ve barış yanlısı yeni bir ülke olarak ifade edilmiş.
Sergide İstanbul’un yıllar süren işgal süreci de anlatılıyor. Peki, serginin Casa Botter’de olması sizce sergiye farklı bir anlam da katıyor mu?
Katmaz mı hiç. Casa Botter’de yaşayanlar o günlerde burada sergilediğimiz gazeteleri okuyup, anlattıklarımızı konuşuyordu. Barışın imzalandığı haberini Beyoğlu’nda kutladılar. Böyle bir mekan bazı kısıtlamalar getiriyor ama eşsiz bir arka plan dokusu ve anlam zenginliği katıyor.
Lozan’ın geleceğimiz açısından önemini nasıl yorumlarsınız?
Lozan’a farklı anlamlar yükleyen birçok tarihçi var. Hepsini değerli buluyorum. Bir de değersiz bulduğum linç ezbercileri var. Hepsinin ötesinde beni en çok ilgilendiren o masanın etrafına barış sağlamak amacıyla oturulmuş olması. Tüm olumsuzluklara rağmen de sonunda bu hedefe ulaşılmış. İmzanın ilk sonucu İstanbul ve Trakya’nın işgalden kurtulması, ikinci sonucu da Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması olduğuna göre kendisini 1923 doğumlu hisseden herkesin merakını çekmesi gerekir.
"Lozan derinlikli ve önemli bir tarihi kayıt. Biz burada onların tarihe düştüğü notun altını çizerek “bakın böyle böyle olmuş” diye özetliyoruz." - İZZEDDİN ÇALIŞLAR