Yaşadıklarımı bilemezsiniz
Türkiye’de yüzüne bakmadılar, İsviçre’de krallar gibi…Futbol kariyerinin başlangıcında büyük umutlarla kapısından içeri girdiği Fenerbahçe ve Galatasaray’dan gönderilen, Türk Milli Takımı’na seçilmeyip İsviçre’yi tercih etmek zorunda kalan Gökhan İnler, hikayesini detaylarıyla anlattı.
Haber Merkezi |Ceyhun KUBURLU
Profesyonel kariyerinde Zürih ile iki şampiyonluk yaşadıktan sonra sırasıyla Leicester City, Beşiktaş ve Başakşehir ile ligde mutlu sona ulaştı. 3 sezondur da 1. Lig’den Süper Lig’e çıkma başarısı gösterdiği Adana Demirspor için ter döküyor. Türk futbolseverler onu özellikle EURO 2008’de çok daha iyi tanıdı. İsviçre Milli Takım formasıyla Türk Milli Takımı’na karşı mücadele etmiş, performansıyla taraflı- tarafsız herkesi kendisine hayran bırakmıştı. Türk futbolseverlerin, “Bu çocuk niye bizde değil?” sorusu daha çok gündeme gelmiş, gerçekler ise yıllar sonra ortaya çıkmıştı. Türk asıllı bir ailenin çocuğu Gökhan İnler… 27 Haziran 1984’te İsviçre’de doğup büyümüş bir isim. Onun futbolculuğa başlamasının arkasında ise aslında babasının futbol sevdası yatıyor. Hayatı boyu futbolcu olmak isteyen ancak babası tarafından bu isteği kabul görmemesi üzerine içinde uhde kalmasına rağmen oğlunu futbolcu yapmayı başarıyor. Gökhan İnler, babasını ve futbola başlangıcını şöyle anlatıyor: “Rahmetli babam 2006’da vefat etti. Ben onun sayesinde futbolu ve futbol topunu öğrendim. İlk gün plastik top vardı önümde, hep onunla oynardım, şut çekerdim evde. Babam hep profesyonel bir futbolcu olmak istiyordu. Ama dedem sen çiftliğe git hayvanlarla uğraş demiş ona.”
İNİŞLER, ÇIKIŞLAR…
Küçüklükten beri hayali futbolculuk olan Gökhan İnler, 13 yaşında okul mu futbolculuk mu ayrımına geldiğinde kararını hiç düşünmeden verip tüm basamakları teker teker çıkmış ve Basel takımında profesyonelliğe adım atmış. Şimdiden bakıp geçmişi anlatınca belki birçok şey kolay geliyor ama o dönem yaşadığı zorlukları çok iyi hatırlıyor ve şöyle devam ediyor: “O kadar çok zorluk yaşadım ki ben bu kariyerde, bilemezsiniz. Dalgalar yüksekti, inişler çıkışlar, her şeyi yaşadım. Bu işte en önemlisi istikrarlı ve kalıcı olabilmek, işte ben onu başardım çünkü futbolu seviyorum. Hiç pes etmedim. Basel’de belki benden önce 10-20 tane daha süper iyi oyuncular vardı, çok yetenekliler vardı ama kimse benim kariyerimi yapamadı. Neden? Çünkü inanılmaz çalıştım.”
TOP NOKTASI NAPOLI OLDU
İsviçre’deki kariyerinin ardından İtalya’da Napoli’ye transfer olan Gökhan İnler, burada ilk büyük takım tecrübesini yaşar. Tabii kolay değil Maradona’nın damgasını vurduğu bir şehre ve takıma gelmek. Baskı büyük, şehir küçük, ligdeki takımlar zorlu, her maç kazanmayan gerekiyor… Şöyle anlatıyor: “Futbolcu olsan da hayal edemiyorsun hemen, ama sonra bir şehre geliyorsun büyük transfer olarak geliyorsun ve idol oluyorsun Napoli’de. Futbolcu olarak hayatım orada değişti benim. 4 sene orada kendimi geliştirdim. Mental olarak Napoli benim top noktamdı. Napoli’de gençlere yatırım yapmak istediler. Beni de Leicester’e gönderdiler. Leicester Premier Lig’de tanınmayan küçük bir takımdı. Ama hocamız Ranieri çok iyi bir kadro kurdu. Belki büyük yıldızlar değil ama herkesin yüzde 100’ünü vereceği karakterde oyuncular vardı ve mutlu sona ulaştık. Sonraki sezon transferin son dakikalarında Beşiktaş’a imza attım. İlk senemde şampiyonluk yaşadım. Paradan önce direkt oynayacağım takım benim için daha önemliydi. Bu yüzden Başakşehir’e geçtim. 3. sezonumda orada da şampiyonluk kupasını kaldırmak anlamlıydı. Ardından 26 sene Süper Lig’e çıkamamış Adana Demirspor’a yolum düştü. Gücüm vardı, pes etmedim. Hedef Süper Lig’e çıkmaktı, onun için geldim ve başardık. Bu benim için muazzam bir başarı oldu.”
EN BÜYÜK HAYALİM AY-YILDIZLI FORMAYDI
Genç yaşlarda İstanbul devlerinin kapısından dönen tecrübeli futbolcu, Zürih’te oynadığı dönemde Türk Milli Takımı’ndan gelen teklif için de şu ifadeleri kullanıyor: “Her Türk çocuğu gibi milli takım forması giymek en büyük hayaldi. İskoçya’ya karşı oynamak üzere Ümit Milli takıma çağırdılar. Ama orada da farklı şeyler döndü, çok detaylara girmek istemiyorum. Gelince biraz farklı hissettim kendimi, oyuncularla, antrenörlerle, farklı davranış diyeyim. Reha Kapsal ve Tolunay Kafkas Ümit Milli Takımın başındaydı. Bir daha da çağırmadılar. O dönem Köbi Kuhn, İsviçre A Milli Takım hocasıydı. Direkt geldi ve benimle özel bir görüşme yaptı. 2008’de İsviçre’de yapılacak Avrupa Şampiyonası’nda beni oynatmak istediğini söyledi. Sonuçta baksan İsviçre bana hep değer verdi. Ben Türkiye’ye geldiğimde ise benim yüzüme bakmadılar.”
‘FENERBAHÇE’NİN KAPISINDA AĞLADIM’
“İsviçre’de oynarken Fenerbahçe’de denenmek ister misin diye bir teklif geldi. Önder Çengel ile Fenerbahçe’nin Almanya kampına gittik. O dönem teknik direktör olan Christoph Daum bizi beğendi ve 4 senelik mukavele önerdiler. Lig başladı, kadroya giremedik. Samandıra’da, yöneticiler bana ve Önder’e ‘Süper futbolcularsınız ama şu anda yeriniz yok. Bize fesih kağıdı koydular önümüze, imzaladım. Otoparkta babamı aradım, ilk defa futbolda ağladım ben.”