Uzay boşluğunda adrenalin

Apple TV+'ın yeni yapımı ‘Constellation’ ilk sezonuyla, kuantum mekaniği bilgilerinizi sınıyor; evrende farklı benliklerimiz var mı, gerçeklik nedir diye sorgulatıyor…

Haber Merkezi |

CANAN DEMİRAY

İlk astronotumuz uzay yolculuğunu kısa süre önce tamamlayarak döndü. Uzay turizmi 20 yılı geride bırakırken, atmosfer dışına bilet sunan SpaceX, Blue Origin, Virgin Galactic Zephalto gibi şirketler meraklıları taşımaya devam ediyor. Peki biz ne zaman gidebileceğiz? En hesaplı ve hızlı yolculuk ise ekran yoluyla elbette. Apple TV+'ın 8 bölümlük  ‘Constellation’ı ilk sezonuyla, insan psikolojisinin karanlık sınırlarını keşfetmeye davet ederken, gerilimin dozunu sürükleyici performanslarla arttırıyor.

Konumuza gelelim: İsveç'in kuzeyinde, beyaza bürünmüş Vindelalven'de endişeli yüzleriyle anne-kız Jo ve Alice ile tanıştığımızda birşeylerden kaçtıkları belli.  Ufukta görünen kuzey ışıkları gerilimi azaltmıyor, arabadaki kaset çalarda duyulan kadın sesi Rusça stres içinde  "dünya ters gidiyor" diyor, ama peki bu ne anlama geliyor? Hiçliğin ortasındaki vardıkları kulübeye yerleştiklerinde ise ormanda yükselen çığlık sesi Jo’yu ıssızlığın ortasına yardım etmeye çağırıyor. Gerilim, flashback ile bölünüyor ve izleyiciyi beş hafta geriye götürüyor.

Bu kez  Avrupa Uzay Ajansı’na giren küçük kız Alice ve babasını görüyoruz. Yaşamları burada, küçük kızın annesi ise çok uzaklarda, bir yıldır Uluslararası Uzay İstasyonu'nda. Yerçekimsiz ortamdan kızına ipad’inden bağlanarak sesleniyor Jo, farklı ülkelerden gelen 4 astronot uyum içinde çalışıyor. Derken NASA astronotu ve istasyonun komutanı Paul önemli bir deney için düğmeye bastığı anda dev bir sarsıntı ile her şey alt üst oluyor. Arızanın tespiti için Jo dışarı çıktığında ise çarpan nesnenin herhangi bir enkaz parçası olmadığını görüyor. Buradan sonra gerilim artıyor. Dünyaya dönüş için koşullar onları güç kararlar almak durumunda bırakıyor. Mürettebatı kurtarma kapsülüyle dünyaya yollayan Jo  tek başına zorlu bir görevle karşı karşıya kalıyor. Oksijen hızla tükenirken Jo’nun ayakta tutan şey ailesine yeniden kavuşabilmek. Bu arada NASA deney kapsülünü de mutlaka dünyaya getirilmesinde ısrarcı. Israr eden kişi ise emekli bir astronot olan komutan Henry Caldera. Kendisinden ümit kesilen Jo, ​tüm zorlukları bertaraf edip, dünyaya dönmeyi başarıyor. Ancak macera asıl bundan sonra başlıyor.

Başka dünyalara yabancı değil

‘Constellation’ın başrolünde izleyeceğiniz İsveçli başarılı oyuncu Noomi Rapace başka dünyalara yabancı değil. Kendisini hayatın başlangıcına dair araştırma yürütmek üzere evrenin en karanlık noktasına yola çıkarken Prometheus’ta izlemiştik. "Breaking Bad", "Better Call Saul"un işbitirici ve karizmatik Mike’ı olarak tanıdığımız Jonathan Banks bu kez emekli bir astronot olarak izleyeceğiz. ‘Oppenheimer’ın kadrosundan James D'Arcy ise Constellation’da geride kalan eş ve baba rolünde. İkiz çocuk oyuncular Davina ve Rosie Coleman'ın performansları ise neredeyse ‘Shining’deki ikiz kızlar kadar ürpertici ve başarılı.

Bu sürükleyici bir psikolojik gerilimin yaratıcısı ise Peter Harness. ‘Breaking Bad’ ve  ‘Game of Thrones’ da imzası olan Michelle MacLaren’ın yönetmen koltuğunda olduğu ‘Constellation’, doğrusal işlemeyen zaman çizgisini takip edebilmeniz için dikkatinizi gerektiriyor. Gerilim her an kapıda olduğu yapım, bilim kurgu düşkünü olmayanları bile cezbedebilir. Dizinin ilk üç bölümü Apple TV+'ta 21 Şubat'ta yayınlandı, sonraki bölümler ise 27 Mart'taki finaline kadar her Çarşamba yayınlanacak.

Bu gözler ne astronotlar gördü…

“First Man”’de Ryan Gosling aya ilk adımı atmak, “Ad Astra”da ise Brad Pitt kayıp babasını bulmak üzere astronot olarak karşımızdaydı. “Sunshine”da Chris Evans, Cillian Murphy ve Rose Byrne ölmekte olan Güneş'i canlandırmak için yoldaydı. “Moonfall”da ayın yörüngeden çıkıp, dünyaya doğru yaklaşmasını engellemek icin Halle Berry ve Patrick Wilson is başındaydı.

Astronotların eve döndükten sonra gerçeklik algılarını kaybetme teorisi üzerine kurulu “Lucky in the Sky”da ise Natalie Portman ve John Hamm’i izledik. Savaşları sevdiği kadar uzayı da seven yönetmen Ridley Scott, “Alien” ve Sigourney Weaver’ı unutulmazlar arasına kattı. Yine Scott imzalı “Martian”da ise Matt Damon Mars’ta yapayalnızdı. “Gravity”de Sandra Bullock ve George Clooney’nin astronot kasklarına yansıyan dünyayı ve gözlerindeki tedirginliği gördük. Dünyanın yaşanılmaz hale geldiği bir gelecekte geçen “Interstellar”da Matthew McConaughey’yi insanlığa yeni bir gezegen bulmak amacıyla bilinmezliğe yolculadık. “Apollo 13”teki  “Houston, bir sorunumuz var” repliğiyle ile Tom Hanks ise her daim hafızalarımızda olacak.

Bu hafta hangi yatırım aracı ne kazandırdı? Borsa, Dolar, Euro, altın... Borsada servet inşasının formülü uzun vadeli yatırım İtalyan Bakan duyurdu! Baykar Avrupalı savunma devi ile masaya oturuyor Yazar Selim İleri son yolculuğuna uğurlandı Yazar Selim İleri'ye veda! AKM'de tören düzenlendi Mersin'de DEM Partili Akdeniz Belediye Başkanı gözaltına alındı