Türk kadınları satrançta dünyayı mat edecek
TSF Başkanı Gülkız Tulay, Türkiye’deki satranç sporunun son 10 yılda yaşadığı köklü değişiminin de mimarı… Geçen günlerde bu başarısını bir de ödülle taçlandırdı. FIDE tarafından ‘Avrupa’nın Üstün Başarılı Yöneticisi’ seçildi. Gülkız Tulay ile “çocuklarımdan bana hediye” dediği satranç sporunu ve kadınların bu spora ilgisini konuştuk.
Haber Merkezi |Bestenigar KARA
Dünya Satranç Federasyonu (FIDE), kadınların satrancın her alanında gelişimini desteklemek üzere 2022 yılını ‘Satrançta Kadın Yılı’ olarak ilan etti. Peki analiz, planlı ve stratejik düşünme, öngörü ve centilmenlik gibi becerileri cinsiyet ayırmadan oyunculara öğreten bu spor dalına ülkemizde kadınların ilgisi nasıl? Bu konuda Türkiye Satranç Federasyonu yoğun çalışmalar yürütüyor. Üstelik, FIDE Danışma Kurulu Üyesi ve Türkiye Satranç Federasyonu (TSF) Başkanı da bir kadın ve iki çocuk annesi... Ağustos’ta yapılan 44. Satranç Olimpiyatları esnasında FIDE tarafından düzenlenen ‘Satrançta Yılın Kadınları’ ödül töreninde, ‘Avrupa’nın Üstün Başarılı Yöneticisi’ seçilen Gülkız Tulay, hem TSF’nin ilk kadın başkanı hem de Türkiye’de bulunan 64 spor federasyonu içerisindeki 3 kadın federasyon başkanından da biri. Satrancı Türkiye’nin her kesimine ulaştırmayı hedefleyen Tulay ile TSF’nin çalışmaları hakkında konuştuk…
Satrançla tanışmanız nasıl oldu?
Satrançla ilk olarak üniversite yıllarında tanıştım. Daha sonra çocuklarımın satranca başlamasıyla, bu spor dalı ailece hayatımıza yerleşti. Aktif iş hayatıma devam ederken bir yandan da satrançla ilgilenmeye başladım. Bu ilginin boyutu biraz daha yöneticilik; biraz daha ülke çocuklarına, gençlerine ve ülkedeki satranç sporuna katkı sağlamak anlamındaydı. Yaşadığım yer olan Tarsus’ta Türkiye’nin ilk satranç kulüplerinden olan Tarsus Zeka Satranç Kulübü’nü, ardından da Mersin Zeka Satranç Kulübü’nü kurdum. Bu, başta anneler olmak üzere birçok kişiye örnek oldu ve çok sayıda eğitim kulübünün açılmasını sağladı. Satrançla ilgilenerek, satrancı bir sosyal sorumluluk gibi görerek, ülkemizin bu spor dalındaki eksikliklerini bir anlamda kendi çabalarımla gidermeye çalıştım ve birçok projede rol aldım. Bu nedenle, 2004-2008 döneminde Türkiye Satranç Federasyonu (TSF) Yönetim Kurulu Üyesi oldum. 2008- 2012 yıllarında ise Milli Takımlar ve Alt Yapıdan Sorumlu As Başkan olarak YK Üyeliğimi sürdürdüm. TSF’nin, Kasım 2012 yılında düzenlediği Genel Kurul’da ‘Satranç Ailesinin’ bana olan söylemleri ve motivasyonlarıyla başkanlık için adaylığımı koydum. 2012’de TSF’nin ilk kadın başkanı seçildim. Satranca olan ilgim, aslında ‘çocuklarımdan bir hediye’ olarak başladı.
Rakamlardan söz edebilir misiniz? Mesela kaç lisanslı sporcu var?
TSF olarak, Türkiye’de bulunan 64 spor federasyonu içerisinde lisanlı sporcu sayısı bakımından ilk sırada yer alıyoruz. 1 milyon 90 bin lisanslı sporcumuz var. Ayrıca, Türkiye’de ‘1 milyon lisanslı sporcu barajını’ aşan ilk federasyonuz. Tüm spor branşlarında toplamda 11 milyon civarında lisanslı sporcusu varken, her 10 sporcudan birinin satranç sporcusu olduğuyla gurur duyuyoruz. 2024’te yeniden bir GK düzenlenecek. Bu anlamda biz de 2024 yılına kadar 1,5 milyon lisanslı sporcu sayısına ulaşmayı amaçlıyoruz.
Altyapı ne durumda? Bu anlamda hedefleriniz neler?
Sportif anlamda, genç bir federasyonuz ve iyi bir noktadayız. Yani ‘Yaş Grupları’ dediğimiz kesimde çok başarılıyız. Çocuklarımızı, katılabilecekleri veya ülke şampiyonluklarından elde ettikleri haklarla gidebilecekleri her turnuvaya göndermeye çalışıyoruz. Onlar da bu turnuvalardan derecelerle, madalyalarla dönüyorlar. Örneğin; en son 20-30 Nisan tarihlerinde Rodos’ta Avrupa Okullar Satranç Şampiyonası yapılmıştı. Türkiye’den yarışmaya 32 sporcu ile katıldık; 16 madalyayla döndük. Ülke olarak çok mutlu olduk. Tabii sportif anlamda da çok daha yukarılarda yer almayı; daha fazla uluslararası madalyalar ve kupalar almayı hedefliyoruz. Diğer taraftan, TSF olarak Türkiye’nin her yerine satranç sporunu yaymayı hedefliyoruz. 10 yıl önce, GK’daki seçimlerde de hep bunu vurgulamaya gayret etmiştim. Şu anda, 81 ilde, yüzlerce ilçede örgütlü, güçlü iletişim ağına sahip bir federasyonuz. Elbette çok yaygın bir federasyon olmamıza rağmen, ulaşamadığımız, giremediğimiz alanlara da hızla girmek istiyoruz.
Ailelerde bu anlamda daha bilinçliler sanki ve çocuklarının satranç öğrenmesini istiyorlar. Çocuklarda bu sporun yaygınlaşması için neler yapıyorsunuz?
Aslına bakıldığında satrancın yaşı yok diyoruz; ancak biraz daha çocuklar ve gençler üzerinde yoğun programlar yapmaya gayret ediyoruz. TSF olarak böyle bir yönetim anlayışına sahibiz. Bu kapsamda; ana sponsorumuz Türkiye İş Bankası ile 30 bininci satranç sınıfımızı açacağız. Ülkemizde, devlete ait ve özel ilk ve orta okulların neredeyse tamamına yakınında satranç sınıfı açtık. Yeni dönem projemiz olarak ise, ana sınıfı ve okul öncesi çağdaki çocuklarımıza satranç sporunu daha da tanıtmayı ve öğretmeyi hedefliyoruz. Bu çerçevede, ana okullarında satranç sınıfları açacağız.
Her kesime entegre olmaya çalışıyoruz. Dezavantajlı gruplara yönelik çok önemli ve insana dokunan projeler gerçekleştiriyoruz. ‘Kale Gibi Gelecek-Satranç Eğitim Projesi’ ile şehit çocuklarımızı satranç sporu ile tanıştırdık. 2013 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile imzaladığımız protokol kapsamında ülkemizdeki tüm Sevgi Evleri ve Çocuk Evlerine satranç sınıfları açtık ve antrenörler yetiştirdik. Şu an o evlerde satranç ile tanışan çocuklarımız bugün Türkiye Şampiyonu oluyorlar ve ülkemizi yurt dışında temsil ediyorlar.
Biz, TSF olarak dahil olduğumuz ve yaptığımız her projenin sürdürülebilir olmasına çok dikkat ediyoruz. Örneğin; Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ile imzaladığımız iş birliği protokolü kapsamında hükümlü ve tutuklu çocukları satranç ile tanıştırdık. Çocuklar ve gençlerin topluma kazandırılmasına katkı sağlayan bu proje ile çocuk cezaevlerinde satranç sınıfları açtık. Ancak, bu cezaevlerine dışarıdan girebilmek belli prosedürlere bağlı. Biz öncelikle buralarda antrenörler yetiştirdik; daha sonra satranç sınıfları açtık ve gerekli malzemeleri gönderdik. Buralardaki çocukların satrançla tanışmalarını yine kendi mekanizmaları, kendi iç düzenlemeleriyle çözmeye çalıştık. Sevgi Evleri ve Çocuk Evlerinde de yine aynı sistemi belirlemiştik.
Geçtiğimiz aylarda, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ile bu kez denetimli serbestlik kapsamındaki kadınlar ve çocukların bulunduğu alanlarda satranç eğitimi vermeye başladık. Örneğin; devlet koruması altındaki çocukların, 17-18 yaşlarındaki gençlerin bulunduğu evlerde satranç eğitimi verdik; vermeye devam ediyoruz. Buradaki hedefimiz de satrancı meslek olarak edinebilecekleri antrenörlük kursları ve hakemlik gibi alanlarda, denetimli serbestlik kapsamındaki kadınlar ve çocuklara ufuk açmak ve onlara destek olmak.
TSF olarak son 10 yıldaki geldiğimiz noktada bu yoğun çalışmalar satrancın ülke çapında tanınmasına, bilinir kılınmasına ve kolay erişilebilir olmasına çok katkı sağladı. Bu anlamda, gerek satrancın Türkiye’nin her tarafında yaygın hale gelmesi, gerekse birçok il ve ilçede ulusal ve uluslararası turnuvaların yapılıyor olması; bizim en başta koyduğumuz hedefi yerine getirdiğimizi gösteriyor.
Çocuklar, gençler ve dezavantajlı gruplardan bahsettik… Peki, Türk kadınları ve kız çocuklarımızın satranca olan ilgisi nasıl?
TSF olarak, Türk kadınları ve kız çocuklarının satranca olan ilgisi ve katılımını yaptığımız çalışmalarla iyi bir noktaya getirdiğimizi düşünüyorum. TSF, 400 bin kayıtlı kadın satranç oyuncusu ile kadın lisanslı sporcu sayısı anlamında da diğer spor federasyonlarını geçmiş durumda. Birçok spor branşına baktığımızda kadın ve erkek lisanslı sporcu sayısı arasında çok fark vardır. TSF’ye kayıtlı lisanslı sporcu sayısında da o fark elbette var. Fakat bu fark giderek kapanıyor.
Aslında, çeşitlilik biraz kadınların özünde var… Türkiye’de kadınların satranca olan ilgisi, yalnızca sporculukla değil, antrenörlük, hakemlik ve yönetim anlamında da artarak devam ediyor. Özellikle kadın hakem sayısında çok ciddi bir artış oldu. Biz TSF olarak bu noktada pozitif ayrımcılık yapmaya gayret ediyoruz. Kadın antrenör sayımız da çok fazla. Satranç okul döneminde başlamakla birlikte, eğitim kulüplerinde biraz daha üst seviyelere çıkar. Bu nedenle eğitim kulüpleri önemlidir. Bu kulüplerimizin yöneticileri arasında kadınlarımızın sayısı erkek sayısından çok daha fazla.
Satranç, yönetimsel anlamda da Türk kadın ve kız çocuklarının gelecek planları içerisinde ön plana çıkmaya başladı. Son dönemde yaptığımız toplantılar, sohbetler ve görüşmelerde kızlarımıza ileride ne olmak istediklerini sorduğumuzda Satranç Federasyonu Başkanı olmak istediklerini söylüyorlar. Böylece, Türk kadınları ve kız çocukları satrancın her alanında daha fazla yer almak ve söz sahibi olmak istediklerini, bu hedefleriyle de dile getirmiş oluyorlar.
Öte yandan, Türkiye’deki 64 spor federasyonu içinde yalnızca üç kadın federasyon başkanı var. Biri de benim. Ancak, Türkiye’de faaliyet gösteren bir spor federasyonunda yönetim kurulu ve başkanı dahil 15 kişiden oluşuyor. Bugün, Türkiye SatrançFedersyonu olarak, Türkiye’de faaliyet gösteren 64 spor federasyonu içerisinde 6 kadın üye ile en fazla kadın yönetim kurulu üyesine sahip ilk federasyonuz.
İKTİDAR VE MUHALEFET SATRANÇ OYNAYACAK
TSF Başkanı Gülkız Tulay, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) çatısı altında satrancın var olduğu bilgisini paylaşarak şunları söyleri: “TBMM’de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında geçtiğimiz yıl bir dizi faaliyet yapıldı. TSF olarak biz de her ay belli yaş gruplarındaki sporcularla meclis çatısı altında satranç turnuvaları düzenledik. Daha sonra Meclis de bundan mutluluk duydu ve bu etkinliği biraz daha yukarı taşıyarak usta sporcularımız yarıştığı Meclis Kupası düzenledik.” Ayrıca TSF; TBMM’nin giriş kapılarından birine büyük bir bahçe satrancı yerleştirerek, milletvekillerinin birbirleriyle satranç oynamalarını sağladı. TBMM çatısı altında bir eğitim salonu açmayı planladıklarını ve bu salonla mecliste bulunanlara satranç öğretmeye başlayacaklarını belirten Tulay, “Umuyorum ki çok yakın bir zamanda iktidar muhalefet demeden tüm milletvekilleri bir turnuvada buluşur” diye konuştu.
‘BÜYÜK USTA’LARIN 5’İ TÜRK
FIDE verilerine göre, dünya çapında 39 kadın sporcu, satrançta ‘zirve’ olarak görülen Büyük Usta (GM) unvanını; 127 kadın oyuncu ise Uluslararası Büyük Usta (IM) unvanını elinde tutuyor. Türkiye’den IM unvanına sahip bir kadın sporcu bulunuyor. Ancak, Kadın Büyük Usta (WGM) unvanına sahip 323 oyuncudan ikisi ve Uluslararası Kadın Büyük Usta (WIM) unvanlı 847 oyuncudan 5’i de Türkiye’den. Dünya genelinde FIDE’ye kayıtlı 4 bin 50 unvan sahibi kadın sporcu bulunurken; 56 unvan sahibi kadın oyuncu ülkemizi temsil ediyor. Türkiye’den FIDE’ye kayıtlı unvan sahibi olan ve olmayan toplam kadın sporcu sayısı ise 9 bin 342.
TÜRK KADINLARI ÖDÜLLE DÖNDÜ
TSF Başkanı Gülkız Tulay, ağustos ayında 44. Satranç Olimpiyatları esnasında FIDE tarafından düzenlenen ‘Satrançta Yılın Kadınları’ ödül töreninde, ‘Avrupa’nın Üstün Başarılı Yöneticisi’ seçildi. Türkiye’nin ilk WIM unvana sahip TSF Asbaşkanı Nilüfer Çorlulu ‘Avrupa’nın Öne Çıkan Satranç Eğitmeni’ olarak ödül alırken, TSF sporcusu Handenur Şahin de ‘Avrupa’nın Mücadeleci Ruhuyla Öne Çıkan Engelli Kadın Oyuncusu’ kategorisinde ödüle layık görüldü.
“SATRANÇ ENGEL TANIMIYOR”
TSF engelli bireyler için de projeler geliştiriyor. “Satrancın ‘engel tanımaması’ gibi güzel bir özelliği de var. Engelli bireyler rahatlıkla satranç oynayabilirler” diyen Tulay, TSF olarak, ülkemizdeki görme engelliler okullarına satranç sınıfları açtıkları bilgisini verdi. Buralardaki çocukların, turnuvalara katılmaya başladıklarını açıklayan Gülkız, “Yakında başlayacağımız ‘Satranç Engel Tanımaz’ projemizin de hazırlıklarını neredeyse bitirdik. Bu proje ile işitme engelli sporcularla satrancı tanıştırmayı hedefliyoruz. Ancak burada; satranca erişim, öğrenebilme gibi konularda engeller de var ise, biz bunları da aşmak istiyoruz” diyor.