Şimdi kendimizi bulma zamanı

Sanatseverler tarafından ilgiyle takip edilen ‘Aile Yalanları’ şimdi de 27 Mart Dünya Tiyatro Günü özel gösterimi ile izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor… Öncesinde ünlü oyuncu Melisa Sözen, yönetmen Hakan Emre Ünal ve yazar Nermin Yıldırım ile birey-aile dinamiklerini ve sahne büyüsünü konuştuk.

Haber Merkezi |

HELİN KAYA

‘Aile Yalanları’, izleyicinin kendi yaşamından izler bulduğu bir oyun. Aile içinde yaşanan iletişimsizliğin sonuçlarını gün yüzüne çıkarıyor aslında. Peki, toplumun bu en küçük kurumu sizin için ne ifade ediyor?

Melisa Sözen: Ailenin temsil ettikleri, bireylerin aileden öğrendikleri ya da eksik kaldıkları ile toplum üzerindeki etkileri… Bugün neyin ceremesini çekiyorsak yeterince sevilmemiş, egosu kırılıp dökülmüş yahut çağdaş eğitimden mahrum bırakılmış çocukların karanlık tarafa geçmiş yetişkin halleri sebebiyle çekiyoruz. Dolayısıyla “Aile” konusunu anlatmak benim için bu bağlamda da ayrıca önemliydi.

Belgin karakteri size ilk geldiğinde neler hissettiniz?

Oyunu ilk okuduğumda kendimi sürekli kıkırdarken buldum. Son derece derin ve sert bir alt metni olmasına rağmen Nermin’in bu hikayeyi anlatmayı tercih ettiği üslup beni çok cezbetti. Bu nüktedan, uzlaşmacı, eğlenceli ve şefkatli yaklaşımı çok hoşuma gitti. Belgin’in dışarıdan ailenin mantıklı, aklı başında gibi görünen karakterinin altından çıkan sağı solu belli olmayan çılgın halleri, kendi yolunu çizmek için verdiği savaş, anneyle karın bağını kesme çabasını çok güzel yazmış Nermin. Oynarken ne kadar eğleneceğimi, oynamaktan çok keyif alacağımı hemen anladım. Birbirini çok seven ve bir o kadar da birbirini yoran ve duymayan bir aile bizimkisi. Muzır, kırgın, inatçı, şefkatli, eğlenceli, sürprizlerle dolu bir aile. Herkesin karakterlerden biriyle bağ kurabileceği, hepimizin evinin bir parçası olan bir oyun bu oyun.

Bir roman uyarlamasında ilk defa rol almıyorsunuz. Fakat bunu tiyatro sahnesine taşımak sizin için nasıl bir yolculuktu?

Prova sürecimiz epey uzun sürdü aslında. Metnin kendi anılarımıza da dokunduğu, etkilediği yanları oldu haliyle bu da karakterleri ve olayları katmanlandırmamıza yardım etti. Yönetmenimiz Hakan Emre prova sürecinin ilk kısımlarında oyuncuyu özgür bırakmayı, doğaçlamalardan çıkan sürprizleri keşfetmeyi çok seven bir yönetmen. Karakteri keşif yolculuğuna çıkarken varacağımız yerin neresi olacağını şartlandırmadan o yolculuğa teşvik etmeyi tercih ediyor ama sonra başa dönüp metnin işaret ettiği doğrultuya yönlendiriyor tekrar. Nermin ‘ihtiyaç anında camı kırınız’ dercesine her aşamasında bizim yanımızda oldu ve yer yer çalışmalar esnasında genişleyen alanlara müthiş bir hız ve çeviklikle yeni metinler ekleyerek bize destek verdi.

Belgin’in anne ve babasıyla arasındaki ilişki kendi hayatınızdan benzerlikler bulmanızı sağladı mı?

Oyundaki anne-kız, baba-kız sahnelerinin hepsi beni derinden etkiliyor. Önce bir burkuluyor içim, gözlerim doluyor sonra karakterler birbiri ile konuştukça rahatlıyorum Belgin gibi… Kabullenişin huzuru, dürüstlüğün hafifliği. Ve sevgi. En çok o.

Oyun kendi içinde ‘’Hem kendimiz olup hem de sevebilecek miyiz birbirimizi?’’ diye soruyor. Sizce aile çatısı altında yaşanan problemlerin büyük çoğunluğu bireylerin benliklerinden uzaklaşmaları mı?

İnsan hep var olmanın yollarını arıyor. Önce ailenin onayını kazanmaya çalışıyorsun, “sevin beni” diyorsun. Kendi fikirlerin, kendi bakış açın geliştikçe çatışmalar başlıyor. Karakterini ortaya koyarken biricikliğini anlamadığına inandığın ebeveynlerinle ters düşme evresi ve “kimse beni anlamıyor “döneminin buhranı başlıyor. Sonra usul usul yolunu buluyorsun ve arkadaşlar, üniversite derken toplumun bir parçası olarak hayatın inisiyatif aldığın evresine geçiyorsun. Bir bakmışsın artık o kadar da zıtlaşmıyorsun ailenle. Hooop okul bitti, iş hayatı şimdi yetişkinlik rolleri girdi devreye. Bir şeyler var garip, seni rahatsız eden. Ne olduğunu anlayamıyorsun tam olarak ama seninle ilgili bu şeyler. Sanırım annene ve babana benzemeye başladın. Kızdığın ne varsa hepsinin gölgesi sende yankılanıyor. “Aaa!” diyorsun bunlar gerçekten bana mı ait yoksa ailemin bana empoze ettikleri mi? Hadi bakalım dön başa, şimdi kendimizi bulma zamanı.

Ülkü Duru ve Müfit Kayacan ile aynı sahneyi paylaşıyorsunuz. Oyunculuk adına birbirinizden besleniyor musunuz?

Ülkü ve Müfit abiyle bir aile kurma fikri içimi sıcacık yaptı. Ayrı ayrı çok sevdiğim muhteşem oyuncular her ikisi de. Ülkü ile daha önce ‘’Şubat’’ dizisinde anne kız oynamıştık ve orada vefat etmiş babamı da Müfit abi oynuyordu. Yollarımız tekrar kesiştiği için çok mutluyum. Onlarla aynı sahneyi paylaşmak, varlıklarının verdiği güven ve destek benim için çok kıymetli.

Tiyatro sahnesine çok sevdiğin, sırtını yaslayabildiğin ve birlikte eğlendiğin meslektaşların ile çıkmak büyük bir ayrıcalık.

İzleyici karşısına çıktığınız her işle oyunculuğunuzdan söz ettiriyorsunuz. İçerisinde yer alacağınız yapımların hangi kriterleri sizin için çok önemli?

Anlatılan hikayenin bir parçası olmak isteyip istemediğimi düşünüyorum önce. Bana teklif edilen karakterin hikaye içerisindeki duruşu, olaylara etkisi ve o karakterin otantikliği benim için önem taşıyor. Ve elbette bu karakter bana bir şey katar mı, ben bu karaktere ne katarım diye soruyorum kendime.

Sözü olan bir oyun ürettik

Romanınızı tiyatroya uyarlanma teklifi nasıl ulaştı size?

Nermin Yıldırım: Toy İstanbul’dan Cengiz Temel ile ortak bir hayalimizdi bu. Romanlarımdan ya da öykülerimden birini oyun yapacaktık. Ben son öykü kitabımı yayınladıktan sonra Aile Yalanları’nı oyunlaştırmaya odaklandım. Zaten Novella olarak tasarladığım bu ardışık üç öyküyü yazarken de ileride tiyatroya uyarlayabileceğimi düşünmüştüm. Cengiz de Novella’yı okuyunca hızlıca benimle hemfikir oldu. Ve böylece yola çıktık.

Bu süreçte sizin Nermin Yıldırım ile nasıl bir iletişiminiz oldu?

Hakan Emre Ünal: Ben süreçte oyuncu, yazar yönetmen hep beraber ortak bir şekilde sahnede ve paralel bir şekilde masa başında uyarlama metni şekillendirmeyi seven birisiyim. Aile Yalanları süreci tüm deneyimlerimden daha farklı bir süreçti o anlamda. Nermin Yıldırım başka bir metot ile çalışıyor yazar olarak. Hayranlık uyandırıcı bir biçimde hızlı ve etkili çalışıyor. Novella’nın özünü koruyan ve yeni bir sözü de olan bir oyun ürettik diye düşünüyorum.

Oyuna oldukça yoğun bir ilgi var. Anlatılan hikaye ve seyirci arasındaki bağ hakkında ne düşünüyorsunuz?

H.E.Ü: Aile meselesine bu kadar yalın, oldukça komik durumların olduğu bir yerden, gülerken kalbimize de dokunan bir hikaye olduğu için metin özelinde oyunun karşılık bulduğunu düşünüyorum. Oyuncularının kuvveti, yoğun çalışma sürecimizin de etkisi seyirci ile kurulan bağda oldukça etkili tabii.

N.Y: Tüm ekip kendi nefesini üfleyerek sayfalarda sessizce yatmakta olan karakterleri ayağa kaldırdı, vücuda getirdi. Oyunumu mahir ellere teslim ettiğim için içim hep rahattı. Sonuçta da herkesin canını dişine takarak elbirliğiyle ortaya koyduğu bu ortak üretimin bir parçası olmaktan ve seyircinin yoğun ilgisinden büyük mutluluk duyuyorum.

İtalyan Bakan duyurdu! Baykar Avrupalı savunma devi ile masaya oturuyor Borsada servet inşasının formülü uzun vadeli yatırım Yazar Selim İleri son yolculuğuna uğurlandı Yazar Selim İleri'ye veda! AKM'de tören düzenlendi Mersin'de DEM Partili Akdeniz Belediye Başkanı gözaltına alındı ABD'de Carter'a son veda: 5 başkan bir araya geldi