Sanat, stresten uzaklaşmama yardımcı oluyor
Jimmy Key Yönetim Kurulu Başkanı Elvan Ünlütürk, sanata merakı ile bilinen iş insanlarından. Sanatla iç içe olmanın günlük hayatın telaşı ve stresinden uzaklaşmasına yardımcı olduğunu söyleyen Ünlütürk, “İş hayatımın yoğunluğunda odağımı farklı bir yöne çevirmek beni çok rahatlatıyor” diyor.
Haber Merkezi |Fatoş BOZKUŞ
İzmirli kadın giyim markası Jimmy Key’in yönetim kurulu başkanlığını yürüten Elvan Ünlütürk, çok yönlü bir iş kadını. Bir taraftan sürdürülebilirlik hedeflerine bağlı bir marka olma vizyonuyla Jimmy Key’in büyümesi için çalışırken bir yandan da hem ailesine hem de hobilerine zaman ayırıyor. Doğduğu günden bu yana İzmir’de yaşayan Ünlütürk’ün, Türkiye için kendisine İzmir’den başka bir alternatif görmediğini söylese de bir süre Bali veya ona benzer tropikal bir coğrafyada sakin yaşamı deneyimleme hayali de var.
Uzun yıllar yelken ve kayak sporlarıyla ilgilenen Ünlütürk, sanata merakıyla da biliyor. Özellikle resmin Ünlütürk için apayrı bir derinliği var. Resimde favori sanatçısının Rene Magritte olduğunu anlatan Ünlütürk, “Sanata olan ilgim aslında detaya, estetiğe ve mükemmellik arayışına olan sevgimden kaynaklanıyor” diye konuşuyor. HAFTA olarak Elvan Ünlütürk ile iş dışı yaşamı üzerine konuştuk.
Bir iş gününde kaçta uyanır, neler yaparsınız. Günlük rutinleriniz var mı?
Güne oldukça erken başlıyorum. Sabahın ilk saatlerinde uyanmayı tercih ediyorum. Telaşsız bir sabah yaşayarak ofise geçiyorum. Şirkette olduğum zamanlarda öğle yemeğinde mutlaka çalışma arkadaşlarımla vakit geçirmeye çalışıyorum. İşe herkesle birlikte gelip, birlikte çıkmaktan keyif alıyorum, günü verimli geçiriyoruz. Akşam yakınlarımla keyifli bir yemekle günü geçe kalmadan bitiriyorum.
İşle ilgili çok yurt dışı seyahatiniz oluyor mu?
Çok seyahat ediyorum. Mutlaka her ayın en az 6-7 günü seyahatte oluyorum. Bu bazen haftalara varan yoğunluklara erişebiliyor.
Peki hafta sonlarınız nasıl geçiyor?
Hafta sonları teknede veya seyahatte geçiyor. Aileyle veya arkadaşlarla sosyalleşmeye özen gösteriyorum.
Sporla aranız nasıl, yeme içmenize dikkat eder misiniz?
Çok düzenli bir spor rutinim olduğunu söyleyemem. Yürüyüş yapmaktan keyif alıyorum. Açık havada uzun bir yürüyüşü hem sağlıklı hem de dinlendirici buluyorum. Katı bir beslenme düzenim yok, sağlık odağında dikkat ettiğimi söyleyebilirim. Glutenden uzak olduğumda daha iyi hissediyorum mesela ama bunun için kendimi sınırlamıyorum.
Yelken ve kayak yaptığınızı duymuştuk. Nasıl başladınız, ne kadar zaman ayırıyorsunuz?
İki spor dalı da çok uzun yıllardır hayatımda. Kayak için yılda ancak 2 hafta ayırabiliyorum. Yelkene biraz daha fazla zaman ayırabiliyorum, yılda 6-7 hafta teknede geçiyor. Yelken tutkusu tüm ailede var, öyle ki her yıl Uriyat ile Jimmy Key iş birliğinde yelken yarışları düzenliyoruz. Jimmy Key Universail Yelken Yarışları’nın bu yıl 12.si gerçekleşiyor olacak.
Sanata da merakınız olduğunu biliyoruz. En sevdiğiniz sanatçılar kimler?
Resimde Rene Magritte favori sanatçılarımdan. Heykel sanatçılarından da Carol Bove ve Seçkin Pirim’i beğenerek takip ediyorum. Gustav Klimt’in Kiss’i en favori eserlerimden.
Dünyada ve Türkiye’de en sevdiğiniz sanat mekanları nereler?
Venedik Bienali favorilerim arasında. Oslo’daki Vigeland Park da beni çok etkiledi.
En son hangi sergilere gittiniz?
En son Paris’te Monet’nin Waterlilies sergisini görmeye gittim. Son zamanlarda gittiğim sergilerden biri de Schiaparelli’nin sergisi oldu. Modacının yaptığı kıyafetlere ve aksesuarlara hayran kalmamak elde değil.
Favoriniz resim mi heykel mi?
Resme duyduğum ilgi çok yoğun. Çok beğendiğim heykel sanatçıları da var. Ama resmin benim için apayrı bir derinliği var.
Sanat hayata bakış açınızı nasıl etkiledi?
Sanatla iç içe olma hali, günlük hayatın telaşı ve stresinden uzaklaşmama yardımcı oluyor. İş hayatımın yoğunluğunda odağımı farklı bir yöne çevirmek beni çok rahatlatıyor. Gündelik rutinime döndüğümde konsantrasyonumun bile değiştiğini hissediyorum.
Bir moda markasının başındasınız, sanata ilginizi işinize de yansıttığınız oluyor mu?
Sanata olan ilgim aslında detaya, estetiğe ve mükemmellik arayışına olan sevgimden kaynaklanıyor. Bu da markamızı en iyi noktaya taşımak için beni motive ediyor.
Kıyafet alırken nelere dikkat edersiniz?
Elbette ürün kalitesi önceliğim. Sentetik materyallerden kaçınmaya özen gösteriyorum. Rahat hissettiren, uzun ömürlü doğal dokuları tercih ediyorum.
Ailenizle bir arada ne tür aktiviteler yaparsınız?
Kızımla beraber mümkünse her sene baş başa seyahat ederiz. Genelde 3-4 günlük, tek şehirlik, özellikle sanat ağırlıklı seyahatler olur bunlar. Tatillerimizin uzunluğu, yoğunluklarımıza ve seyahat ettiğimiz bölgeye göre değişiklik gösterebiliyor. Tüm aile olarak kalabalık ve bol kahkahalı sofralarda sıklıkla buluşuyoruz. Herhangi bir okazyona da gerek olmaksızın bir arada çok keyifli vakit geçiriyoruz. Tekne tatillerimizin de en az birini birlikte yapmaya çalışırız her yıl.
Favori tatil adresleriniz nereler?
En sevdiğim ülkelerden biri İngiltere. Yine iş nedeniyle İspanya’ya çok gidiyorum, İspanya’da tatil yaptığımız Sevilla ve Cordoba’yı da unutamıyorum. Hayatımda 2 defa gittiğim ama çok beğendiğim destinasyon ise Japonya. İtalya gezmek için çok sevdiğim ülkelerden biri olmasının yanı sıra iş için de çok sık seyahat ettiğim bir ülke. Dolomitler kayak için çok iyi bir destinasyon. Bunların dışında geçen sene gittiğim Lapland’ı da herkese tavsiye ediyorum. En azından bir defa gitmek gerekiyor ancak kuzey ışıklarını görmek için biraz da şanslı olmak gerekiyor. Yine beni etkileyen başka bir ülke Sri Lanka oldu, buraya 3-4 defa gittim ve farklı şehirlerini gezdim. Ruhunuza biraz daha dokunacak bir başka ada ülkesi ise Bali. Tapınakları, kültürü, renkli kıyafetleri ve müzikleri ile özellikle Ubud görülmesi gereken bir yer.
EN UNUTULMAZ TATİLİM JAPONYA SEYAHATİYDİ
Japonya’ya ilk kez ticari bir heyetle gitmiştim ama ikinci defa gitmeye karar verince bunu kızımla beraber yapmak istedim. Tokyo’da 4 gün geçirdik. Şehirde tarihi sarayların yanı sıra çok değerli, modern mimari yapılar var. Onları önceden belirleyip teker teker gezdik. Alışveriş için de özel bir yer Tokyo. Daha önceden bilmediğim markalarla burada tanıştım. Tokyo Tsukji Fish Market’te yediğimiz sushi ve sashimileri çok beğendim. Ama daha önemlisi insanların cana yakınlığı ve içtenliği tek kelime İngilizce konuşmayan yerel lokantalarda yemek sipariş etmek eğlenceli ayrı bir deneyim. Sadece Tokyo değil, Japonya’nın tamamını daha detaylı gezmek istiyorum.