Risk al, keşfet, cesur ol…

Uluslararası biyoteknoloji şirketi Amgen’ın Türkiye Genel Müdürü Güldem Berkman, farklı sektörlerde yöneticilik tecrübesi olan bir isim. Onu yakalamışken hem Amgem ve ilaç sektörünü sorduk hem de deneyimlerinden kıssadan hisseler aldık: “Risk almak, yeni fırsatları keşfetmek, zorluklarla başa çıkmak cesaret gerektirir.”

Haber Merkezi |

HELİN KAYA

Amgen’ın Türkiye Genel Müdür Güldem Berkman, kasım ayında karşımıza ‘Hikâyeyi Anlarsan Mümkün’ kitabıyla çıkmıştı. Uzun yıllardır uluslararası şirketlerde üst düzey yöneticilik yapan Berkman’ın edindiği tecrübelerini aktardığı bu kitap bir yanıyla da -özellikle kadınlara- aslında her şeyin ‘mümkün’ olduğunu vurguluyor. Güldem Berkman ile bir araya geldik ve hem iş dünyasında kadını hem kitabını konuştuk. ‘İş’i de unutmadık ve COVID sonrası ilaç sektörü ve Amgem Türkiye’yi de tecrübeli yöneticiden dinledik.

Kadın bir lider olarak iş dünyasında başarılı bir vizyon sergiliyorsunuz. Çalışan ve üreten bir kadının etkinliği sizce nasıl artırılabilir? Amgen’ın bu doğrultuda politikası nedir?

Kadınların etkinliğini artırmanın hem bireysel hem de toplumsal çabalarla mümkün olabileceğini düşünüyorum. İş ve aile yaşamlarını dengelemelerine yardımcı olacak düzenlemelerin yanı sıra esnek çalışma saatleri, çocuk bakımı desteği, ebeveyn izni gibi uygulamalarla, kadınların işyerinde daha verimli olması sağlanabilir. Ayrıca, kadınların mesleki gelişimlerine yönelik eğitimler ve fırsatlar sunularak, beceri ve bilgi düzeylerinin artırılması da önemli.

Biz Amgen olarak, şirketlerin insan hakları ve çeşitlilik zeminine dayanan politikalarla ileriye gideceğine inanıyoruz. Özellikle kadın gücünün katma değerinin bilinci ile bu alanda ilham yaratmaya odaklanıyoruz. Kadın istihdamına katkıda bulunacak politikalarla kadınların işgücüne katılımını teşvik ediyoruz.

Bireyi başarıya taşıyan yolun cesaretten geçtiğini belirten bir demeciniz var. Bunu biraz daha açabilir misiniz? İş dünyası hangi prensiplerin görünürlüğünü önemsiyor?

Risk almak, yeni fırsatları keşfetmek, zorluklarla başa çıkmak için cesaret gerekiyor. Başarının genellikle konfor alanının dışına çıkma cesareti ve yeni deneyimlere açık olarak elde edileceğini düşünüyorum.

Bunun yanında, günümüz iş dünyası öncelikle toplumsal sorumluluğu önemsiyor. Şirketlerin sürdürülebilir ve toplumsal açıdan sorumlu bir şekilde faaliyet göstermeleri bekleniyor. Rekabetin yoğun olduğu iş dünyasında, şirketlerin sürekli olarak inovasyon yapmaları ve yeni fikirler geliştirmeleri de önemli bir unsur. Öte yandan günümüzde en fazla öne çıkan konu, hızla değişen pazar koşullarına ayak uydurabilme yeteneği. Bu şartlara ayak uydurabilecek özellikteki çalışma arkadaşlarına ihtiyaç duyuluyor.

Biraz da Amgen özelinde konuşalım dilerseniz. 2023 nasıl geçti, geleceği nasıl görüyor ve planlıyorsunuz?

2023 yılı yine bilime ve biyoteknolojiye konsantre olduğumuz verimli bir yıl oldu. Zorlu koşullara rağmen ilaçlarımızı ihtiyaç sahibi hastalarla buluşturmak bizim için çok önemliydi. 2023’te 2 önemli ürün lansmanımız oldu. Türkiye’ye getirdiğimiz klinik çalışmalar konusunda müthiş bir büyüme trendi içinde olduğumuzu mutlulukla paylaşmak isterim. Geçen yıla göre çalışma oranımız neredeyse 2 katına çıktı. Biyoloji sayesinde büyüyoruz, gelişiyoruz, değerli oluyoruz.

Ayrıca gençlerde bilim tutkusu yaymak üzere Amgen Vakfı liderliğinde; Amgen Biotech Experience programı ile Türkiye’de yaklaşık 800 fen öğretmenine biyolojiyi nasıl daha deneysel anlatabilecekleri üzerine kalkınma atölyesiyle birlikte çok yoğun eğitimler düzenledik. Bilimin ışığında projelerimizi yürütmeye 2024 yılında da tüm hızımızla devam edeceğiz.

İlaç sektörü özellikle COVID-19 salgınından sonra bir dönüşüm içerisine girdi. Artık her şey çok daha hızlı gelişiyor ve yenileniyor. Bu dönüşümün sizdeki etkisi ne oldu?

COVID döneminde RNA teknolojileri çok gündeme geldi. Amgen’ın da birçok onkoloji ürününde sıklıkla kullandığı teknolojiler bunlar. Biyoteknolojide şu an değişik yolakları aynı anda kullanıp multispesifiklerle kanser başta olmak üzere hastalıklarla başa çıkmaya çalışıyoruz. 2022 yılında, insanların gen haritası ortaya çıktı. Bu gen haritası büyük bir devrim olarak görüldü. Bütün hastalıkların ve bütün fiziksel özelliklerinin belki de ruhsal ve psikolojik özelliklerinin genlerden geldiği anlaşıldı. Bu durum bizim elimizi güçlendiren bir şey oldu. Gen haritasından hangi proteinlerle işlerin yürüdüğüne dair bağlantıyı kurmak kolaylaştı. Dolayısıyla 2022’den itibaren Amgen epey ivme kazandı. Öncelikli olarak genlerle proteinler arasındaki bağlantıları buluyoruz. Bizim hedefleyebileceğimiz hangi ilaçlar, hangi proteinler olabilir sorusuna karar verip bunları tedaviye dönüştürüyoruz. Şu anda en önemlisi immünoloji dediğimiz (Örneğin Sedef, MS hastalığı) bağışıklık sistemi hastalıklarına odaklanıyoruz. Çünkü bağışıklık sistemi görünürdeki birçok hastalığın asıl nedeni. İkincisi ise onkoloji, çünkü en çok karşılanmamış ihtiyacın yer aldığı konu onkoloji.

Sohbetimizde artık şirketlerden sürdürülebilir olmalarının beklendiğini ifade etmiştiniz. Bu konuya Amgem olarak nasıl yaklaşıyorsunuz?

Sürdürülebilirlik, son yılların en önemli gündem maddesi. Yaşanabilir bir dünya için her ne yapıyorsak sürdürülebilir ve sorumlu bir şekilde yapmamız gerekiyor. İklim krizi, artan nüfus, çevre kirliliği, plastik kullanımı, su ve karbon ayak izi gibi unsurlarla başa çıkabilmek için bilim, inovasyon ve yatırıma ihtiyacımız var. Biz de Amgen olarak bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kurumsal vatandaşlık hedeflerimiz doğrultusunda; insanların, toplumun, gezegenin ve şirketin sağlığını iyileştirmeye yönelik çalışmalar yapıyoruz.

Başka bir ifadeyle; sağlıkta dönüşüm yaratmaya, toplumu güçlendirmeye ve çevreyi korumaya odaklanarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sürdürülebilirliği yalnızca çevre ile sınırlandırmıyor, hizmet verdiğimiz paydaşların güvenini güçlendirerek sürdürmeyi de önemli buluyoruz. Doğal kaynakları koruyabilmek adına sürdürülebilirliğe önem veriyor ve çevre üzerindeki etkimizi en aza indirmeyi hedefliyoruz. Amgen global olarak 2027 yılına kadar tüm operasyonlarımızı karbon nötr hale getirmeyi hedefliyoruz. 2027’ye kadar su kullanımını yüzde 40; atıkları ise yüzde 75 azaltmak hedefiyle çalışıyoruz. İlaca ve tedaviye erişimi artırmak adına kapsayıcı sağlık hizmetlerini destekleyen politika ve programları destekliyoruz.

Seçimlerimize sahip çıkarak yaşamalıyız

İş dünyasındaki tecrübelerinizi yansıttığınız, ilham olabilecek bir kitabınız da var ayrıca. Böyle bir kitabı yayımlama kararını nasıl aldınız?

2020 yılından bu yana Linkedin’de ‘Tecrübelerimden Öğrendiklerim’ başlığı altında iş hayatına ilişkin duygu ve düşüncelerimi, tecrübelerimi paylaşıyordum ve bu paylaşımlarımı kitaplaştırmak istedim. Uluslararası şirketlerde bir kadın ve anne olarak çalışmanın, yükselmenin imkânlarını, başarısızlıkların aslında birer öğrenme fırsatı, her başarının da bir sonraki zorluğa bizi hazırlayan bir adım olduğunu vurgulamak, her şeyin herkes için ‘mümkün’ olduğunu aktarmak istedim. İnişler, çıkışlar, hastalık, sağlık, başarı, başarısızlık, mutluluk, mutsuzluk… Hiçbir şey uzaktan göründüğü kadar güzel ve keyifli ya da zor ve kötü değil. Seçimlerimize sahip çıkarak yaşarsak kaygılar ve belirsizliklerle daha kolay başa çıkabiliyoruz. Gençlerimizin de bu tecrübelerden faydalanması beni çok mutlu ediyor.

Hiç gitmediği kasabaya 10 milyon euro miras bıraktı Borsada servet inşasının formülü uzun vadeli yatırım Yalancı bahar bitti, İstanbul'a kar yağacak mı? Uzmanı yanıt verdi İthal bir alkol grubuna zam geldi AK Parti'de büyük kongre öncesi ekip kurulacak, tüzük değişecek İtalyan Bakan duyurdu! Baykar Avrupalı savunma devi ile masaya oturuyor