Podyumlarda ırkçılığı bitiren kadın
Podyumlarda ırkçılığı sonlandırmaya öncülük eden Bethann Hardison, moda sektöründe “kahin” lakabına sahip. Hardison, "Umarım insanlar uğruna savaşabileceğiniz tek gerçeğin, insan olarak sahip olduğumuz haklar olduğunun farkına varırlar” diyor…
Haber Merkezi |Ada ÜNLÜ
Bethann Hardison, moda dünyasının en ünlü siyahi isimlerinden biri. 1973'te Battle of Versailles (Versailles Savaşı) defilesinde yürüdüğü günden bu yana, siyahi mankenlerin haklarını savunuyor. Onlara eşit haklar ve eşit ücret verilmesi için mücadele ediyor. Bugün 80 yaşında ve çok ünlü bir model ajansının sahibi.
Hardison çocukken moda dergilerinde kendisi gibi yüzler görmediğini anlatıyor. "Kim olduğum konusunda kendimi çok güvende hissederek büyüdüm. Kendimi gösterme ihtiyacı duymadım” diyen Hardison, 1973'te Battle of Versailles defilesinde yürüdüğünde ise, sadece “görüldüğünü” değil, aynı zamanda güzel olduğunu hisseden Siyahi kızlar için bir çığır açtı.
1973 yılında Paris'te Amerikalı ve Fransız tasarımcıları karşı karşıya getiren Battle of Versailles defilesi, sektör açısından çok önemli bir role sahip. Théâtre Gabriel'in sahnesinde 10 Afro-Amerikan modelin podyuma çıkması, moda dünyasının ırkçı imajı düzeltmeyi amaçlayan “Siyah Güzeldir” hareketinin en anlamlı simgelerinden biri oldu.
Efsanevi Amerikalı moda reklamcısı Eleanor Lambert tarafından tasarlanan Versailles defilesinin amacı, Monako Prensesi Grace, Elizabeth Taylor ve Andy Warhol'un da aralarında bulunduğu dünyanın önde gelen isimlerinin katılımıyla tarihi sarayın restorasyonu için fon toplamaktı.
Fransız tasarımcılar Yves Saint Laurent, Emanuel Ungaro, Pierre Cardin, Marc Bohan ve Hubert de Givenchy'den oluşuyordu ve bu isimler Kuzey Amerika'nın “hazır giyim” yaklaşımına karşı, Avrupa'nın “haute couture” yaklaşımını temsil ediyordu.
Koyu tenli, 31 yaşında, kısa saçlı siyahi kadın olan Hardison; Halston, Anne Klein, Oscar de la Renta, Stephen Burrows ve Bill Blass gibi beş Amerikalı tasarımcı tarafından Paris'e davet edilen 36 model arasında yer aldı.
Fransız basını ABD-Avrupa arasındaki bu çatışmayı büyüttü; etkinlik öncesinde Amerikalı tasarımcıları ciddiye almayı reddettiler ve yardım gecesini kültürel bir savaş olarak yansıttılar.
Hardison, sadece Klein, de la Renta ve tek siyahi tasarımcı olan arkadaşı Burrows için modellik yapmakla kalmıyor, aynı zamanda ABD organizasyonunun da yardımcı yapımcılığını üstleniyordu. "Amerikalı tasarımcılar iskelet bir ekiple çalışmak zorundaydı ve modeller ‘tuvalet kağıdı’ olmayan ve ‘yemeklerin iyi olmadığı’ soğuk sarayda uzun günler geçirmek zorundaydı. Buna ek olarak, planlanan setler kullanılamaz haldeydi. Kendimizi çok yalnız hissediyorduk” diye anlatıyor o günleri. Sahneye çıktıklarında ise, büyük bir başarı elde ettiklerini, Avrupa’nın en önemli moda isimleri tarafından ayakta alkışlandıklarını söylüyor.
Hardison o defilede, moda sektörünü farklılıkların kutlandığı çok kültürlü bir alan haline getirmeye karar verdi. 1984'te kendi mankenlik ajansı Bethann Management'ı açarak, Veronica Webb, Kimora Lee Simmons, Roshumba Williams ve ilk Siyah erkek süper model Tyson Beckford'un kariyerlerini başlattı. Siyahların sahip olduğu ilk mankenlik ajanslarından biri olan şirket, moda sektöründeki tüm önemli oyunculara hizmet verdi ve çok kültürlü bir kadroya sahip oldu.
Siyahi mankenlerin beyazlara kıyasla daha az ücret aldıklarını gören Hardison, 90'lı yıllarda, Naomi Campbell, Iman ve Tyra Banks'in de aralarında bulunduğu Siyahi Kızlar Koalisyonu'nu kurarak, siyah ve etnik azınlık modellerin hem yazılı basında hem de podyumlarda daha fazla öne çıkmalarını sağladı ve beyaz meslektaşlarıyla aynı ücreti almalarını savundu.
Hardison, 2007 yılında New York'ta başlattığı belediye binası toplantıları sırasında tasarımcılara, menajerlere, modellere ve kurumlara deneyimlerini aktarmaya başladı. O dönemde, Matrix filmlerindeki karakterden esinlenerek "Kahin" lakabını aldı.
2008 yılında Vogue Italia'nın eski editörü Franca Sozzani, Hardison'ın rehberliğinde “Siyahi” sayısını hazırladı. Kapakta tamamen Siyahi modeller yer aldı derginin satışları üç katına çıktı. "
Hardison, 2013'te, Versailles Savaşı'ndan tam 40 yıl sonra, moda dünyasının ırksal çeşitlilik cephesinde yeni bir çatışmaya girdi. 2000'lerin başında Siyah Güzeldir hareketi modadan neredeyse tamamen silinmişti. Doğu bloğu açılmış, Rusya ve Doğu Avrupa'dan genç modellerin Batı'da çalışmasına izin vermişti. İlginin bu modellere doğru kaydığını farkeden Hardison, "Kızı fark etmiyorsunuz, sadece kıyafetleri fark ediyorsunuz. Bu, oyunu değiştiren ve diğerlerini bir anda ortadan kaldıran bir fikir" yorumunu yaptı. Bir süre modadan uzak kalmayı seçti.
Bir süre sonra ise, podyumlarda, Lookbook'larda ve dergilerde giderek yaygınlaşan “beyazlatma” konusu gündeme geldi.
Çeşitlilik koalisyonu
Hardison, bu gerilemeye inanamıyordu. "Başarıya ulaşmış olsak da, bu başarı gerilemeye devam ediyordu ve artık daha fazlasını yapmanın zamanı gelmişti" diyerek, gizlice Çeşitlilik Koalisyonu'nu kurdu. Üyelerini New York, Londra, Milano ve Paris'teki 2013 sonbahar/kış sezonu defilelerinin ön sıralarına ve arka sahnelerine gönderdi. Elde ettiği sonuçların dehşet verici olması üzerine bir açık mektup kaleme alarak medyaya, ulusal moda konseylerine ve önde gelen tasarımcılara gönderdi. Chanel, Versace, Prada ve Alexander McQueen, renkli modelleri görmezden geldikleri için başlıca suçlular arasındaydı ve mektupta açık bir şekilde yer alıyordu: "Niyet ne olursa olsun, sonuç ırkçılıktır."
Hardison şöyle anlatıyor: "Bu mektup onları çok şaşırttı. Tasarımcılar hemen renkli modelleri defilelerine ve reklamlarına dahil etmek için bilinçli bir çaba gösterdiler. Prada, 2013 sonbahar/kış reklam kampanyasında 19 yıl sonra ilk kez siyahi bir modele, Malaika Firth'e yer verdi.”
80 yaşındaki Hardison, modanın en etkili figürlerinden biri olmaya devam ediyor.
"Umarım insanlar uğruna savaşabileceğiniz tek gerçeğin, insan olarak sahip olduğumuz haklar olduğunun farkına varırlar” diyor…