Perili Köşk’te kozmikten dünyeviye yolculuk
Julia Kaganskiy küratörlüğünde ‘UVA: Kaosun Eşiği’ ile Necmi Sönmez’in küratörlüğünü üstlendiği ‘Hibrit Mekânlar’ sergileri ile Borusan Contemporary yeni sezonu karşıladı.
Merve Yedekçi |MERVE YEDEKÇİ
Julia Kaganskiy küratörlüğünde hazırlanan UVA: Kaosun Eşiği’nde sanatseverleri deneyimin evrenselliği ve sübjektifliği üzerine düşünmeye davet ediyor. Işık, form ve harekettin iç içe geçtiği heykel, performans ve mekâna özgü yerleştirmeler ile merak uyandıran ya da şaşırtan şekillerde izleyenlerin duyularını harekete geçiren bu sergi, kozmikten dünyeviye bir seyahate çıkaracak ziyaretçileri. Sıradışı görsel tecrübeleri Perili Köşk’te izleyicilere sunan Necmi Sönmez küratörlüğündeki ‘Hibrit Mekanlar’ ise çağdaş sanat ile mimarlık arasındaki yakınlaşmayı gözler önüne serecek. 27 Ağustos tarihine kadar sürecek sergiler için Perili Köşk’te Borusan Contemporary Müdürü Dr. Kumru Eren ve küratör Necmi Sönmez ile buluştuk.
Bu sezon bizleri neler bekliyor?
KUMRU EREN: Pandemi esnasında ve sonrasında sessiz kalan aktörlerin; sanatçı, galeri ve kurumların heyecan verici programlarla, sanatseverlerle buluşmasını, sanat ortamının yerli-yabancı yeni aktörler kazanmasını ve o tarihlerde tüm dünyada merak uyandıran İstanbul sahnesinin, şaşalı 90’lı yıllarına geri dönüşü gibi yorumladım. Aslına bakarsınız, bunun bir dilek olduğu söylenebilir.
Yıllık programımız doğrultusunda, hem koleksiyonumuzdan yeni bir seçki hem de çoğunluğu Borusan Contemporary siparişiyle üretilmiş işlerin oluşturduğu geçici sergimiz izleyiciyle buluşuyor. İki serginin, bağlamları açısından birbiriyle kurduğu ilişki, yıllık program temalarımızı daha güçlü kılıyor. Antik Yunandan bugüne tartışılan, mekan ve uzam fikirlerini gerek ontolojik gerekse pratik olarak ele alıyor. Sanatseverler, UVA’nın çalışmaları aracılığıyla yeni medyanın pozitif bilimlerle sosyal bilimler arasında nasıl bir arayüz olarak işlev gördüğüne tanık olacaklar. Mühendislik ile insan bilimlerinin biraradalığıyla şekillenen yeni anlatıların ilhamını yakalayacaklarını düşünüyorum. İzleyicilerimiz, her zamankinden daha bütüncül ve kapsayıcı bir deneyim yaşayacaklar.
Bu birleşimde Perili Köşk için özel üretilen eserlerden söz ediliyor...
K.E: UVA: Kaosun Eşiği sergisi kapsamındaki, ‘Evreler’ isimli yerleştirme tamamen yeni mekana özgü olarak üretildi. Aynı şekilde, ‘Ufuk Noktası 3:1 #3’ başlıklı enstalasyon yeni bir versiyonla izleyicimizle buluşuyor. Sergiden yine ‘Etimolojiler’ ve ‘Şimdiki Zaman Şoku’ isimli iki yeni çarpıcı duvar işi de mekâna özgü olarak üretildi. Bu çalışmalar geçici sergimizin bitimi olan 27 Ağustos 2023 tarihine kadar izlenebilecek. Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndan bir seçki olan, ‘Hibrit Mekanlar’ sergisi kapsamında ise koleksiyonumuzdan kimi ilk kez sergileniyor olmak üzere 55 eser sanatseverlerle buluşuyor. Bu eserlerden, Keith Sonnier’in Balo Salonu Avizesi Yerleştirmesi; Jamie Salmon’un Asım Kocabıyık isimli hiperrealist heykeli; Jerry Zeniuk’un İstanbul Duvar Resmi; Ekrem Yalçındağ’ın Evinde Hisset II; Andrew Rogers’ın Çözülen isimli eserleri kalıcı olarak Perili Köşk’te izlenebilecek.
Sanatın Türkiye’nin toplumsal ve ekonomik değişimindeki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
K.E: En güzel değerlendirme, Mustafa Kemal Atatürk tarafından önceden yapılmış: “Bir millet sanattan ve sanatkârdan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz.” Ekonomik ve toplumsal değişimin tamamlanması ancak sanatla mümkündür; bu alanda olgunlaşamamış bir toplum insani değer ve erdemlerden yoksun; toplumsal ve bireysel yaşamda inceliklerden mahrum kalmaya mahkûm olacaktır.
Biraz da Hibrit Mekanlar’a girelim. Necmi Bey, sergi hazırlık süreci nasıl gelişti, bahsedebilir misiniz?
NECMİ SÖNMEZ: ‘Hibrit Mekânlar’ isimli seçkide duvar resmi, video heykeli çalışması gibi tekniklerle üretilmiş olan eserleri özel bir büyüteç altına almayı hedefledim. Serginin kavramsal çerçevesini oluşturduktan sonra her şey hızlıca ilerledi. Her eseri, Perili Köşk’ün farklı köşelerinde yeni bir ilişkiler ağı geliştirecek şekilde sergiledim.
Bu seçkide bizleri neler bekliyor?
N.S: Sergide koleksiyondan derlenmiş 55 adet New Media Art teknikleri başta olmak üzere oldukça farklı kuşaklara ait çağdaş sanat eserleri var. Perili Köşk’e adım attıktan sonra karşınıza çıkan Ivan Navarro’nun sonsuzluğa kadar uzanan kapılarını görüyoruz. Eski gözlem kulesinde yer alan Ekrem Yalçındağ’ın duvar resmine kadar mekânın farklı katlarına yayılmış olan eserler bir şekilde yaşadığımız zamanların getirdikleriyle sanatın süzgecinden geçmiş olan “güncel durumlara” gönderme yapıyorlar. Küresel ısınmanın gündeme getirdiği olgulara dünyanın farklı coğrafyaların da yaşayan sanatçıların getirdikleri yanıtlar son derece etkileyici. Önemli bir özellik de sadece Batı Avrupa ve Amerika’da değil, Güney Amerika, gibi farklı kıtalarda yaşayan, çalışan sanatçıların seslerinin, soluklarının bu sergide duyulması.
‘Hibrit Mekânlar’ ismini nereden alıyor?
N.S: Öyle bir dünyada yaşıyor ve öylesine garipliklere tanıklık ediyoruz ki, artık siyah/beyaz, iyi/ kötü, pozitif/negatif gibi kesin kategorilerden uzaklaşarak, yaşayabilmek adına daha akıcı, daha hızlı yanıt üreten bir konumda olmamız gerekiyor. Hibritlik bu çerçevede son derece önemli bir duruş biçimi aslında. Perili Köşk hibrit bir alan, bizim astığımız eserlerin önünde birçok insanın hayatını değiştirecek önemli kararlar alınıyor. Mekanın hibritliği yaşam karşısındaki tavırlarımızla yakından ilgili.