O gün geldiğinde, keşke dememek için ne yapmalı?
Beyin kişinin hayatta kalmasını sağlamak üzerine programlanmıştır, konfor alanının dışına çıkıp risk almayı istemez. Bu yüzden ancak alışılagelmişin dışında, farklı hatta insanı sarsacak örnekler değişimin tetikleyicisi olabilir.
Haber Merkezi |TUNÇ DİPTAŞ - YÖNETİM
Avusturalya’da bir hemşire ölüm döşeğindeki insanlarla konuşup onlara sorması cesaret isteyen bir soru yöneltmiş:
Hayatınıza geriye dönüp baktığınızda pişman olduğunuz, keşke farklı yapsaydım dediğiniz ne var?
Hemşire, Bronnie Ware, yüzlerce hasta ile görüşüp bu soruya verilen yanıtları not ettikten sonra kitap haline getirmiş.
İnsanların ölüm döşeğinde en çok pişman olduğu bu beş şey sıralanmış:
1. Keşke başkalarının benden beklediği hayatı yaşamak yerine kendimi gerçekleştirme, özgün olma yoluna gitseydim.
2. Keşke bu kadar fazla ve sürekli çalışmasaydım.
3. Keşke duygularımı dile getirmeye cesaretim olsaydı.
4. Keşke dostlarımla bağlantımı koparmasaydım, onlarla daha çok zaman geçirseydim.
5. Keşke kendime mutlu olmak için izin verseydim.
Ölüm çok üzücü bir durumdur ama aynı zamanda mükemmel bir öğreticidir. Ölüm döşeğindeki insanlara kulak verdiğimizde onlar bize aslında bu dünyada neyin önemli olduğunu anlatırlar. Cesur olup özgün bir hayat kurmanın ne derece elzem olduğunu vurgularlar. İnsanlarla bağ kurmanın ve onlarla derin ilişkiler oluşturmanın önemine dem vururlar.
Sabaha mutsuz uyananlara, işkolik olmakla övünenlere, iş hayatında başarılı olmayı her şeyin önüne koyanlara, günü tam istediği şekilde gitmeyince üzülenlere, mükemmellik peşinde koşanlara, sürekli patronlarından ve iş arkadaşlarından şikayet edenlere… Kariyerini sevdiklerinin önüne koyanlara, reddedilme veya sevilmeme korkusuyla duygularını dile getirmekten kaçınanlara, mutsuzluk sendromuna yakalananlara, öğrenilmiş çaresizliği hayat biçimi haline getirenlere… Ve yine dokuz beş arasında sıkışıp kalanlara, kendi sınırlarını çizemeyip başkalarını suçlayanlara, hayatı akışında yaşamak yerine kontrol etmeye çalışanlara, zihnini kalbinin üstünde tutanlara, insanları değil de hedefleri merkezine alanlara, vermeye değil almaya odaklananlara, ölüm döşeğinde olan insanların bu beş pişmanlığını hep anlatırım.
Sonrasında da ölüm döşeğindeki insanların hiçbirisinin aşağıdaki sözleri söylemediğini hatırlatırım:
“Daha çok çalışmalıydım.”
“Daha çok para kazanmalıydım.”
“Daha çok başarı elde etmeliydim.”
Harvard Üniversitesi’nde yapılan 85 yıllık bir araştırma sonuçları da ölüm döşeğindeki insanların bu söylediklerini destekliyor. Bütün dünyadan 724 kişinin katıldığı araştırma sonucunda insanın daha kaliteli ve uzun bir yaşam sürmesini sağlayan birinci faktör pozitif ve kaliteli ilişkiler kurmasıdır.
Etrafınızda sizi karşılıksız seven ve sizin de aynı şekilde karşılıksız sevgi verdiğiniz insanlar varsa dünyanın en zengin insanısınız demektir. Onlara zaman ayırın ve kaliteli vakit geçirmek için efor sarf edin. Kaliteli ilişkiler hem yeni fırsatlar için hem de mutlu bir yaşam için gereklidir.
Koçluk veya mentorluk verdiğim yönetici ve girişimcilere ölüm döşeğindeki insanların yaşadığı bu pişmanlıkları hatırlatmamın sebebi onların bakış açısını radikal bir şekilde değiştirmek olmuştur. Çünkü değişimi yaratmak için insanları konfor alanının dışına çıkarmak gerekir ki bu kolayca gerçekleşmez. Beyin kişinin hayatta kalmasını sağlamak üzerine programlanmıştır, konfor alanının dışına çıkıp risk almayı istemez. Bu yüzden ancak alışılagelmişin dışında, farklı hatta insanı sarsacak örnekler değişimin tetikleyicisi olabilir.
İnsanlara değer katmaktan, özgün bir yaşam sürmekten daha anlamlı bir şey yoktur.
İnsan her an yeniden doğabilir. Önemli olan karar verip, cesaretle harekete geçebilmektir.
Keşke dememek için bir an önce harekete geçmeli, cesaretle kendimizi gerçekleştirmeli ve insanlarla derin ilişkiler kurmalıyız.
Mutlu ve anlamlı yaşamanın sırrı da burada gizli.