Müzikal gelişim emek ister

İlyun Bürkev ile Şef İbrahim Yazıcı yönetiminde ve Pera Filarmoni Orkestrası eşliğinde 30 Ekim Çarşamba günü Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştireceği performans öncesi bir araya geldik.

Haber Merkezi |

Zeynep Toker

Yurt içinde ve yurt dışında elde ettiği başarılarla ve ödülleriyle adından çokça söz ettiren genç yetenek İlyun Bürkev, Şef İbrahim Yazıcı yönetiminde, Pera Filarmoni Orkestrası eşliğinde, AKM Türk Telekom Opera Salonu sahnesinde dinleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor. 30 Ekim Çarşamba akşamı gerçekleştirilecek konserde Bürkev, Saint-Seans’ın 2 Nolu piyano konçertosunu icra edecek. Konser öncesi sohbet etme fırsatını yakaladığımız İlyun Bürkev, konsere dair detayları ve müzikal yolculuğunu Hafta okurlarına anlattı.

 

Şef İbrahim Yazıcı yönetiminde ve Pera Filarmoni Orkestrası eşliğinde 30 Ekim Çarşamba günü, Atatürk Kültür Merkezi’nde dinleyicilerle buluşacaksınız. Neler hissediyorsunuz? Müzikseverleri nasıl bir performans bekliyor?

30 Ekim’de Atatürk Kültür Merkezi’nde Pera Filarmoni Orkestrası ve Şef İbrahim Yazıcı yönetiminde sahne alacak olmak benim için büyük bir onur ve heyecan kaynağı. Bu harika salonda, böylesine önemli bir orkestra ve şef ile birlikte Saint-Saëns’ın Piano Concerto No.2 eserini çalmak gerçekten çok özel bir an olacak. Saint-Saëns’ın bu eseri hem dramatik hem de lirik anlarıyla dinleyiciyi derin bir şekilde etkileyen bir yapıya sahip. O nedenle, izleyicilere güçlü bir duygu yelpazesi sunuyor. Bu konserle birlikte müziğin birleştirici ve ilham verici gücünü hissettirmeyi umuyorum. Müzikseverleri, hem benim hem de orkestra ile kurduğumuz enerjiyi hissedecekleri dinamik ve tutkulu bir performans bekliyor.

Almanya’nın Passau şehrinde gerçekleştirilecek “Young Classic Europe” festivalinde de sahne alacaksınız. Dünyanın farklı şehirlerinde, farklı sahnelerinde sahne almak size ve müzik kariyerinize ne gibi katkı sağlıyor?

Dünyanın farklı şehirlerinde ve sahnelerinde yer almak, her performansla birlikte yeni bir deneyim kazanma fırsatı sunuyor. Passau’daki “Young Classic Europe” festivali de bu anlamda benim için çok özel bir adım olacak. Farklı kültürlerden ve müzik anlayışlarından insanlara ulaşmak, müziğin evrenselliğini bir kez daha hissettiriyor.

Her yeni sahne, bana hem teknik hem de duygusal açıdan kendimi geliştirme fırsatı veriyor. Farklı akustiklerde çalmak, farklı dinleyici kitleleriyle etkileşimde bulunmak, kendimi daha iyi tanımama ve müziğimi sürekli bir yenilenme sürecinde tutmama olanak sağlıyor. Bu deneyimler, kariyerimde derin izler bırakıyor ve dünya çapında daha geniş bir dinleyici kitlesine ulaşma hedefime beni bir adım daha yaklaştırıyor.

 

Çok küçük yaşlardan beri müziğin içerisinde olmak, birçok farklı insanla bir araya gelip üretimin bir parçası olmak sizi nasıl geliştirdi?

Çok küçük yaşlardan itibaren müziğin içinde olmak, farklı insanlar, müzisyenler ve bestecilerle bir araya gelmek benim müzikal kimliğimi şekillendirmeme yardımcı oldu. Her bir tecrübe, bana yeni bir bakış açısı kazandırdı ve müzik dünyasının ne kadar zengin olduğunu gösterdi. Birlikte üretim süreci ise bir müzisyenin sadece bireysel yetenekleriyle değil, aynı zamanda kolektif bir anlayış ve empatiyle gelişebileceğini öğretti. Orkestralarla çalışmak, hem bir ekip oyuncusu olmayı hem de kendi sesimi duyurmayı dengelemeyi gerektiriyor. Bu süreç, teknik gelişimimin ötesinde, müziği daha derin bir duygusal ve entelektüel seviyede anlama fırsatı sundu. Müzik, insanlarla sürekli bir bağ kurmamı sağladı. Her performans bir etkileşim, her çalışma bir keşif ve yolculuk. 

Tüm bu yoğun tempodan yorulduğunuz oluyor mu? Durup hiç ‘Ben ne yapıyorum?’ diyor musunuz?

Yoğun tempoda çalışmak zaman zaman yorucu olabiliyor. Özellikle konserler, provalar ve çalışmalar arasında denge kurmak ve aynı zamanda lise eğitimimi devam ettirmek bazen zorlaşabiliyor. Fakat bu konuda özellikle ailem çok hassas davranıyor ve hayatın her alanında dengeli ve ölçülü olmamız gerektiğini bana hep hatırlatıyor.

Bazen durup ‘Ben ne yapıyorum?’ diye değil de daha ne yapabilirim diye soruyorum. Küçük yaştan itibaren hayalini kurduğum şeyi yapıyorum ve bu yolculuğun her anı, kendi içinde bir ödül gibi.

 

Nasıl bir çalışma disiplinine sahipsiniz?

Öncelikle her gün düzenli olarak çalışmaya özen gösteriyorum. Ben aynı zamanda lise eğitimimi Musisches Gymnasium’da alıyorum ve okulum 13.30’da bitiyor o yüzden günlük piyano çalışmalarımı hafta içi okulumdan sonra yaklaşık 4 saat kadar yapıyorum. Hafta sonu yaklaşık 5-6 saat çalışıyorum. Bu çalışma saatlerim konser önceleri ya da yarışma önceleri değişiyor. Özellikle yarışma öncesi son iki hafta çok yoğun çalışarak hazırlanıyorum. Çalışma disiplininin çok önemli olduğunu düşünüyorum. 

Sizin gibi genç isimlere ilham olmak için onlara ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

Genç müzisyenlere ya da sanatla uğraşmak isteyen arkadaşlarıma verebileceğim en önemli tavsiye, tutkulu ve sabırlı olmalarıdır. Sanatla uğraşmak büyük bir sevgi ve bağlılık gerektiriyor. Eğer gerçekten ne yapmak istediğinizi biliyor ve bu yolda ilerlemek istiyorsanız, karşılaşacağınız zorluklar sizi durdurmamalı; tam aksine, size güç vermeli. Bunun yanı sıra, sürekli öğrenmeye açık olmak çok önemli. Müzik ya da sanat, bitmeyen bir öğrenme süreci ve bu süreçte kendimizi her açıdan geliştirmek çok önemli. Farklı kültürlerden, farklı sanat dallarından beslenmek, çevrenizden ve deneyimlerden ilham almak gelişiminize çok büyük katkı sağlayacaktır.  Bir diğer önemli tavsiye ise, sabırlı olmak. Müzikal gelişim, zaman ve emek ister. Bazen sonuçlar hemen ortaya çıkmaz ama süreçten keyif almayı öğrenmek, sizi hem bir sanatçı hem de bir birey olarak olgunlaştırıyor. Disiplinli çalışmak, kendinize inanmak ve motivasyonunuzu yüksek tutmak her zaman sizi hedefinize bir adım daha yaklaştıracaktır.

 

Müziğin sihirli etkisiyle buluşuyoruz

Bizimle paylaşabileceğiniz bir konser günü rutininiz var mı? Bir konser gününüz nasıl ilerler?

Öncelikle konser günümde uykuma, beslenmeme, dinlenmeme çok dikkat ediyorum. Eğer konserim akşamsa sabah geç kalkıyorum. Konser provası yaklaşık 1-2 saat sürüyor sonrasında özel çalışmam da yaklaşık 2 saat sürüyor. Konser salonunu, piyanonun sesini ve akustiği kontrol ediyorum. Konser öncesi akşamüstü genelde uyuyamasam bile 1 saat mutlaka dinleniyorum.  Konserden yaklaşık 2-3 saat önce yemeğimi yiyorum. Sonrasında da hazırlanıp sahneye çıkıyorum. 

 

Performanslarınızda seyircinin anda kalması için ne yapıyorsunuz? Onları sürekli olarak yakalamak için bir tüyonuz var mı?

Açıkçası sahneye çıktığımda tamamen kendimi müziğin akışına bırakıyorum ve müziğimi yapmaya başlıyorum. Esasında o anlar aynen bir orkestra gibi, seyircilerin de bu orkestranın bir parçası olduğunu düşünüyorum. O an ben orkestra ve seyirciler müziğin sihirli etkisi ve gücüyle ruhsal bir yükselişte buluşuyoruz. Sanatın bence zirvesi olan müziğe hizmet etmemin sahnede mutluluğunu yaşıyorum. 

Sıfır araçlarda kampanya yarışı başladı! İşte yılsonu fırsatları... Sıfır faiz, takas desteği! Finansal performansın anahtarı: Dupont analizi AKOM açıkladı: İşte fırtına ve yağışın İstanbul'a bilançosu Öğretmenlerin 24 Kasım beklentisi: Birer maaş ikramiye Türkiye dünyanın en sinirli ikinci ülkesi oldu! Trump Hazine Bakanı adayını açıkladı: 'Amerikan rüyasının' bir örneği