Moda ve miras diyaloğu
Louvre’da bir ilk: Müze, 231 yıllık tarihinde ilk kez haute couture’e adanmış bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Louvre Couture: Sanat Objeleri, Moda Objeleri başlıklı sergi, 21 Temmuz’a kadar dünyanın en büyük müzesinin salonlarını süsleyecek…
Haber Merkezi |Antoine Robert
Sergi, Richelieu Kanadı’nın birinci katında, Dekoratif Sanatlar Bölümü'nde düzenleniyor. Burası, Leonardo da Vinci’nin Mona Lisasını görmek isteyen turistlerin akın ettiği Denon Kanadı’nın kalabalık ve hareketli koridorlarından oldukça uzakta. Bu bölümde tablo bulunmuyor; bunun yerine heykelcikler, litürjik objeler, mobilyalar, mücevherler, aksesuarlar, kostümler, silahlar, duvar halıları, kitaplar ve seramikler sergileniyor.
Bu alışılmışın dışındaki atmosferde hayat bulan sergi, tam anlamıyla bir moda sergisi. Paris’in ünlü müzesi, Chanel ve Dior’dan Yohji Yamamoto ve Iris van Herpen’e kadar 45 lüks moda evi ve ikonik tasarımcıdan ödünç alınan yetmiş siluet ve otuz aksesuar sergiliyor.
Ziyaretçiler, bu etkileyici sergide, haute couture ile müze koleksiyonları arasındaki şiirsel bağları keşfetmeye davet ediliyor.
Nathalie Crinière’nin sahne tasarımı sayesinde her oda, moda tasarımlarını müze ortamıyla uyum içinde sergileyerek ince bir denge sağlıyor. Siluetler rastgele yerleştirilmek yerine çevreleriyle bütünleşecek şekilde konumlandırılıyor. Çarpıcı bir örnek, Versace’nin Sonbahar/Kış 2002/2003 hazır giyim koleksiyonundan parlak sarı brokar mini elbise. Altın dantel detaylarına sahip bu tasarım, 18. yüzyıl iç mekanlarının ihtişamına atıfta bulunarak yanındaki sandalyelerin kumaşları ve altın varaklı ayna çerçeveleriyle uyum sağlıyor.
Bir diğer dikkat çekici parça ise Balenciaga’nın Sonbahar/Kış 2023/2024 haute couture koleksiyonuna ait 3D baskı reçine zırh elbisesi. Tarihi zırhlardan ilham alan bu tasarım, sergilenen antik silah koleksiyonunun arasında adeta kayboluyor.
Sanat ve moda iç içe geçiyor
Haute couture şaheserleri, heykeller, seramikler ve duvar halıları arasındaki bu sürekli diyalog, sanat ve modanın derin bağlarına yeni bir bakış açısı kazandırıyor. Pek çok tasarımcı klasik sanattan, özellikle de resimden ilham alıyor. Vivienne Westwood’un Anglophilia gece elbisesi (2003), François Boucher’nin 1758 tarihli Madame de Pompadour portresinden esinlenirken, Yves Saint Laurent’in Sonbahar/Kış 1965 koleksiyonundaki Mondrian elbisesi, Piet Mondrian’ın kübist eserlerine bir saygı duruşu niteliğinde. Moda tasarımcıları, soyut sanatın canlı renklerinden, doğal malzemelerin zengin dokularından, geleneksel ya da geometrik desenlerden ve çeşitli sanatsal akımların siluetlerinden ilham alıyor. Estetiğin ötesinde, sanat kavramları ve anlatıları da modaya ilham vererek koleksiyonlara derinlik ve anlam katıyor. Sanat ile modanın bu birleşimi, dünyamızı ve onun sanatsal ifadelerini yansıtan cesur ve anlamlı parçaların ortaya çıkmasını sağlıyor.
Louvre için stratejik bir hamle
Sergi, Louvre’un ziyaretçi deneyimini iyileştirme stratejisinin bir parçası olarak da öne çıkıyor. Louvre Dekoratif Sanatlar Bölümü Direktörü Olivier Gabet, Le Monde gazetesine verdiği röportajda, serginin sadece sanat ve moda arasındaki bağı kutlamadığını, aynı zamanda genellikle ünlü Sully ve Denon Kanatları’nın gölgesinde kalan müze bölümlerine ziyaretçileri yönlendirmeyi amaçladığını söylüyor.
2024’ün başından itibaren Louvre, günlük ziyaretçi sayısını 30 bin ile sınırlandırdı. Bu kısıtlama ile müzenin ziyaretçi deneyimini iyileştirmesinin tek yolu, bina içindeki kalabalık yönetimini optimize etmek. Müze açıkça dile getirmese de, serginin genç ziyaretçileri çekmeyi amaçladığı da ortada. Zira Louvre’un ziyaretçilerinin yüzde 41’i 26 yaşın altında. Paris’te moda ve haute couture sergilerinin her zaman büyük ilgi gördüğü de bir gerçek. Örneğin, Musée des Arts Décoratifs’teki Iris van Herpen retrospektifi geçen sezon 370 bin 780 ziyaretçiyi ağırlarken, bu yıl Grand Palais’deki Dolce & Gabbana sergisi de büyük başarı elde ediyor. Louvre Couture sergisi sayesinde Louvre, hem genel ziyaretçi deneyimini iyileştiriyor hem de genç kitleler üzerindeki çekiciliğini artırıyor.
Müzenin etkisini artıran prestijli bir etkinlik
Miras ve modayı buluşturma stratejisinin bir devamı olarak Louvre, 4 Mart’ta Paris Moda Haftası ile eşzamanlı olarak ilk Grand Diner etkinliğini düzenledi. Müzenin geleneksel bağış toplama galasının bu yeni versiyonu, açıkça New York’un ünlü Met Gala’sından ilham alıyor. Moda, sinema ve iş dünyasından 350 etkili ismi bir araya getiren etkinlik, müze için 1,4 milyon Euro bağış topladı. Bu finansal destek, Louvre’un büyük çaplı renovasyon projeleri için hayati önem taşıyor.
Müze, teknik ekipmanlarını modernize etmeyi, sanat eserlerinin korunması için iklimlendirme sistemlerini iyileştirmeyi ve cam piramidin altındaki kalabalık ve ses yalıtımı sorunlarını gidermek için kapsamlı inşaat çalışmaları yapmayı planlıyor.
Bu etkinlikten yalnızca Louvre değil, lüks moda ve mücevher markaları da büyük fayda sağlıyor. Grand Diner, markalar için küresel bir vitrin haline gelerek, en etkili davetlileri giydirme fırsatı sunuyor ve zanaatkârlıklarına dair güçlü bir hikâye oluşturuyor.