‘Meatfluncer’ olmak sağlıklı mı?

Sosyal medyada son dönemin favorileri ‘etobur diyetiyle’ beslenen ve ‘meatfluencers’ olarak nitelendiren kişilerin paylaşımları… Tereyağ dişleyen, kuyruk yağı yiyen kişiler sağlıklı olduklarını iddia ediyor. Ancak bilimsel araştırmalar ortaya koyuyor ki sadece et yemek kalp krizi ile kanser riskini katlayarak erken ölüme neden oluyor.

Haber Merkezi |

Şebnem TURHAN

Sosyal medya son dönemde ‘Meatfluencers’ saldırısına uğradı. Sadece et yiyen ‘carnivore diyeti’ yaparak daha sağlıklı daha zayıf olduklarını iddia eden bu kişilerin milyonlarca takipçileri bulunuyor. Tereyağ dişleyen, löp löp hayvan parçalarını tüketen bu kişiler düşündükleri kadar sağlıklı mı acaba? Hiçbir bilimsel gerçekliğe dayanmayan bu diyet her tek yönlü diyet gibi sağlık uzmanları tarafından önerilmiyor. Öyle ki diyetin en büyük zararı ikinci beyniniz bağırsaklara ve kalbinize oluyor.

Bir vegan için bu et yiyen içerik üreticilerine bakmak işkence gibi bir durum. Öyle ki sosyal medya içeriklerinde hepçillere bile itici gelen paylaşımlar var. Son iki yılda yükselen bu trend diyette sadece hayvansal gıdalar tüketiliyor. Yani sebze, meyve ve kuru bakliyat yok. Ne yiyorlar diye biraz daha ayrıntılandıralım: “Kırmızı et, tavuk, hindi, deniz ürünleri, yumurta, kuyruk yağı, kemik iliği, tereyağı, kemik suyu, su, süt, yoğurt, peynir çeşitleri.”

Böbrek filtrasyonları önemli ölçüde azalıyor

Sosyal medyada içerik üreticileri bu diyeti yapmaya başladıktan sonra kilo verdiklerini, ciltlerinin düzeldiğini, daha sağlıklı hissettiklerini belirtiyorlar. Ancak kendini sağlıklı hissetmek ile sağlıklı olmak arasında büyük bir fark var. Vegan içerik üreticisi ve Doç. Dr. Suat Erus, etoburların kendi beyanlarına dayanılarak oluşturulan bir araştırmada bile alınan kan örneklerinin ortaya koyduğu gerçeklere dikkat çekiyor. Behavioral Characteristics and Self-reported Health Status Among 2029 Adults Consuming a Carnivore Diet isimli araştırmanın sonuçlarına işaret eden Erus, düşük karbonhidratlı beslendikleri kilo kaybının yaşanmasının normal olduğunu söylerken kan sonuçlarına göre kolesterollerinin çok yükseldiğini ve bunun kalp krizi açısından büyük bir risk oluşturduğuna vurgu yaptı. Yine aynı araştırmanın etçil beslenenlerin kan sonuçlarının kan şekerlerinin hiç değişmediğini ortaya koyduğunu belirten Erus, düşük karbonhidratlı beslenmeye rağmen bu değerin düşmemesinin çok yağlı beslenmelerinden kaynaklandığını dile getirdi. Bunun normal hayatlarına döndükleri anda insülin direnci oluşturacağını ve vücutlarının bunu tolere edemeyeceğini kaydeden Erus, aşırı protein almaktan böbreklerinin filtrasyon hızının azaldığını yüzde 10 azaldığını ve böbreklerin daha az filtre edebilir hale geldiğini söyledi.

Erus’un etçil beslenenlerin sağlıklarına ilişkin yaptığı uyarılarda yalnız değil. Yapılan yüzlerce araştırma kırmızı etin kanser ve kalp krizi riskini arttırdığına dikkat çekerken lifsiz beslenmenin bağırsaklarda yarattığı tahribata dikkat çekiyor. Biraz araştırmalara göz gezdirelim. Etçil beslenenler hormonlarının, egzamalarının düzeldiğini söyleyedursun bilimsel gerçekler onlara büyük bir kırmızı alarm veriyor.

İkinci beyin bağırsak işkence çekiyor

Yurtdışı yayınlarda sık sık görüşlerine başvurulan bitki bazlı bir diyetisyen ve The Simple Vegan Kitchen kitabının yazarı Lauren McNeill, etçil bir diyetin sağlık için iyi olduğu iddiasını destekleyecek hiçbir kanıt olmadığını vurguluyor ki etçil diyet yapanlar bile bilimsel bir kanıtları olmadığını kabul ediyorlar. McNeil, etçil diyeti bilimsel olarak destekleyen bir araştırma olmamasına karşın bitki bazlı bir diyetin koroner kalp hastalığı, yüksek tansiyon ve diyabet geliştirme riskinin daha düşük olması ve uzun ömürlülüğün artması gibi sağlığı destekleme açısından faydalarını gösteren bol miktarda kanıt olduğuna vurgu yapıyor.

McNeill, etçil sosyal medya içerik üreticilerinin yani Meatfluencers’ların sıklıkla dile getirdiği, tamamen etten oluşan bir diyetin "bağırsakları iyileştirmenin" anahtarı olduğu iddiasını şiddetle reddediyor. McNeil, "Etobur diyetini uyguladığımızda, bağırsak mikrobiyomumuzu beslediğimiz çeşitliliği gerçekten sınırlandırıyoruz ve bu da bir dizi olumsuz etkiye yol açabilir. Yani kabızlık, şişkinlik ve mide rahatsızlığı gibi şeyler, diğer hastalıklar için de riski artırıyor. Diyetimizde çok fazla doymuş yağ ve çok fazla lif açısından zengin yiyecek yoksa kötü kolesterol seviyeleri riskini artırıyoruz, bu da kardiyovasküler hastalığa ve her nedene bağlı ölüm riskinin artmasına yol açabilir" dedi.

Küresel çapta etçil içerik üreticilerinin hepsi olumlu sonuç da alamamış. Paylaşımlarda özellikle şişkinlik, yorgunluk, bağırsak sendromları, yoğun gaz gibi birçok yan etki yaşayanlar da öne çıkıyor. Bunun yanı sıra mide bulantısı, kusma yaşayanlar verdikleri tüm kiloları buna rağmen aldıklarını vurguluyor.

‘Sosis baş ağrısı’ çekmemek elde değil

Araştırmalar zaten daha fazla et tüketiminin baş ağrısı, mide bulantısı ve kilo alımıyla ilişkilendiriyor. Hatta bu baş ağrılarının adı ‘sosis baş ağrısı’ bilimsel kaynaklarda. Araştırmalar ayrıca hayvansal ürünler açısından zengin diyetlerin daha kötü adet ağrısına yol açabileceğini ortaya koyarken sebzelere geri döndüğünüzde kendinizi çok daha iyi hissedeceğinizi de vurguluyor.

Etçil diyet, geçmiş yıllarda moda olan düşük karbonhidratlı diğer diyetlerden pek de farklı değil. Hatırlayın bir zamanlar herkes Atkins diyeti yapıyordu. Yedikleri yumurtalar ve kırmızı et nasıl bir ağız kokusu yaratıyordu aklımdan çıkmıyor. Ayrıca keto, paleo gibi diyetler var. Ama etçil diyet bunların tamamının en son noktası.

Etobur beslenmede lif ve genellikle C vitamini eksikliği yaşanıyor. Kırmızı etin iyi bir protein, vitamin ve mineral kaynağı olduğu ileri sürülse de hayvanlara verilen antibiyotiklerin yanı sıra  çok fazla kırmızı ve işlenmiş et tüketmek diğer tüm kanser çeşitlerinin yanı sıra özellikle bağırsak kanseri riskini artırıyor.

Şarkıcı James Blunt 2020'de bir podcast'te söylediği gibi üniversitedeyken yaklaşık iki ay boyunca tamamen etten oluşan bir diyet denediğini ancak C vitamini eksikliğinden kaynaklanan iskorbüt semptomları geliştirdiğini hatırlatalım.

Bilimsel araştırmalar bitki bazlı beslenmeyi öneriyor

Biraz da bitki bazlı beslenmenin ne kadar yararlı olduğunu ortaya koyan araştırmalara bakalım. Belçika'daki araştırmacılar yaklaşık 1500 vegan, vejetaryen, yarı vejetaryen, pesketaryen ve hepçile besin tüketimlerini sorduklarında, tamamen bitki bazlı beslenenlerin, beslenme kalitesinin bir ölçüsü olan Sağlıklı Beslenme Endeksi'nde en yüksek puanı aldıklarını buldular. Dünya Sağlık Örgütü'nün bir parçası olan Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC), 800'den fazla çalışmayı inceledikten sonra, günlük 50 gram işlenmiş etin kolon kanseri riskini yüzde 18 oranında artırdığını tespit etti. Kırmızı eti "muhtemelen kanserojen", işlenmiş kırmızı eti ise "kanserojen" olarak listelediler ve bu da onu sigara ve alkolle aynı kategoriye koydu. Beslenme ve gıda araştırmalarında uzman Dr. Andres Ardisson Korat liderliğindeki ve The American Journal of Clinical Nutrition'da yayınlanan çalışması 50 bin kadının beslenmesini takip etti ve bitki bazlı proteinleri daha fazla tüketen kadınlarda kalp, kanser, diyabet gibi hastalık risklerinde önemli azalma görüldü. Harvard Üniversitesi’nin yayımladığı yeni çalışma, "Gezegen dostu" bitki bazlı gıdaların aynı zamanda kişinin kanser, kalp hastalığı ve diğer kronik hastalıklardan ölüm riskini de yüzde 25 oranında azaltmaya yardımcı olabileceğini ortaya koydu. Harvard’daki Chan Halk Sağlığı Okulu araştırmacıları sağlıklı bir bitki bazlı diyetin Tip 2 diyabet riskini düşürdüğüne yönelik yeni önemli bilgiler buldu.

Asgari ücret, memur ve emekli maaş zam tahminini açıkladı Finansal okuryazarlığınızı ücretsiz eğitimlerle geliştirin! Stoltenberg: 10 yıllık görev süremde 5 büyük ders aldım Deniz Demir'den GSS borçları için soru önergesi Ceyhan Belediye Başkanı'na hapis ve siyasi yasak kararı Kiralık ve satılık ev sayısı arttı, reel fiyatlar düştü!