Klasikler zamansız eserlerdir

Bale severlere müjde: “Romeo ve Juliet” balesi, Atatürk Kültür Merkezi’nde Cumartesi gecesi düzenlenecek prömiyerle sanatseverler ile buluşuyor. Bu vesileyle bir araya geldiğimiz İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdür ve Sanat Yönetmeni Caner Akgün kurumun yeni sezonunu anlattı.

Haber Merkezi |

DENİZ BURAK BAYRAK

 

İstanbul Devlet Opera ve Balesi bünyesinde hemen hemen her gün baleden operaya, modern danstan konsere bir etkinlik var. Şehrin saygın salonlarında seyirciyle buluşan kurum, dinamik bir ekiple ülkenin temsiliyetini başarılı bir şekilde uluslararası boyuta taşıyor. Cumhuriyet’in kazanımlarından olan İDOB, 2023’ten beri, başarılı sanatçı ve vizyoner bir yönetici olan Caner Akgün’e emanet. Kurumun Müdür ve Sanat Yönetmeni olan Akgün ile 2024’ü değerlendirdik; 2025 repertuvarını ve direktörlüğünü yürüttüğü 16’ncı İstanbul Opera ve Bale Festivali’ni konuştuk.

Geçtiğimiz yıl, İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) için nasıl geçti?

2024’te İDOB, tarihinin en yüksek seyirci ve hasılat noktasına ulaştı. Bunların büyümesi önemli ama benim bakış açıma göre nitelikli bir büyüme bizim gibi sanat kurumları için daha önemli. 2023 Kasım’da göreve başladık ve hemen Don Giovanni prömiyeri yaptık. Aralık sonu Fındıkkıran, Şubat’ta da II. Mehmet’i seyirciyle buluşturduk. II. Mehmet’in etkisi Avrupa basınında hissedildi; RAI’de ana habere çıktık. Uluslararası boyutta Atatürk Kültür Merkezi (AKM)’nin güçlü vizyonu göründü.

Carmina Burana da bu güçlü vizyonu destekledi değil mi?

Evet. AKM’nin teknik şartlarını, sahne imkânlarını tam anlamıyla kullandığımız bir iş oldu. Bale, modern dans, opera kadromuzun büyük bir gövde gösterisi Carmina Burana. Yenilikleri, modern sanat anlayışlarını bir araya getirdiğimiz, çağrışımsal ögelerle dolu, “koreografik sahne kantatı” olarak duyurduğumuz bir prodüksiyondu.

Böylece repertuvar yelpazeniz de genişliyor…

Haklısınız. II. Mehmet ve Uçan Hollandalı çok akademik eserlerdir. Opera literatürünün inceliklerini bilmeyi ve birikim gerektirir. Ama halkımızın teveccühü çok yüksek oldu bunlara da. İnsanlar AKM ruhunu özlemişler. Toplumun ihtiyaçları ve ilgisi üzerine araştırma yapmak bir sanat yönetmeni olarak benim birincil görevim. Rossini’nin yapıtı bu noktada iyi bir buluştu.

23 Ocak’ta da Verdi’nin başyapıtı La Traviata İDOB sahnelerine döndü.

2008’de Yekta Kara rejisiyle Süreyya Operası’nda sahnelenmişti eser. Bu yıl Alessandro de Marchi hazırladı, Recep Ayyılmaz reji koltuğunda oturuyor. 23 Ocak’ta prömiyerimiz vardı. Birçok misafir sanatçı ve şefi konuk edeceğiz. Mayıs’a kadar 14-15 temsil planladık.

Bazı eserlerin belli bir zaman sonra yeniden gündeme gelmesi bir ihtiyaç mı?

Kavram olarak şunu düşünüyorum: İDOB’un çekmecesinde La Traviata, La Boheme, iki Wagner operası olmalı. Çünkü bu ansambl çeşitliliğini sağlar. Bazı çevrelerden, klasikleri sahnelediğimiz zaman eleştiriler geliyor. Klasik eserler böyle değerlendirilmez. Bunları kimse popülist kültürün metası hâline getirmesin. Klasikler zamansız eserlerdir. Kendilerini, her zaman diliminde yeniden yaratırlar.

Balede prömiyer var mı?

15 Mart’ta Sergei Prokofiev’in ‘Romeo ve Juliet’ balesini sahneleyeceğiz; başkoreografımız Ayşem Sunal Savaştürk’ün emekleriyle. Ayrıca Brezilyalı koreograf Ricardo Amarante gelecek.

Ahmet Adnan Saygun ile ilgili bir çalışmanız var, ondan da söz eder misiniz?

Büyük bir iş daha yapıyoruz şu an. Bilkent Kütüphanesi’nin tozlu raflarından çıkardığımız bir başyapıt geliyor. Saygun’un el yazısından 786 sayfalık bir Gılgamış prömiyeri yapacağız ve bu "dünya prömiyeri” olacak. Goethe’nin Faust’u varsa bizim de Gılgamış’ımız var. Bunlar aynı ölümsüzlüğün, yaşamdaki aidiyet kavramının boşluğunun altını çizen iki eser. İkisi aynı anda oynansın çok isterim.

16’ncı İstanbul Uluslararası Opera ve Bale Festivali çalışmaları nasıl gidiyor? Program içeriğini ilk ağızdan duyuralım okurlarımıza.

Bu yıl festivalin direktörü benim. 10 Mayıs-3 Haziran tarihleri arasında gerçekleştireceğiz festivali. 10 Mayıs Leyla Gencer’in ölüm yıldönümü. O yüzden açılışımızı onun ışığını yaşatacak bir konserle yapacağız. Adına düzenlenen opera yarışmasının ödül sahibi gençler, La Scala Akademisi mezunları ve İDOB sanatçıları birlikte Gencer’i anacağız. Gılgamış’ın dünya prömiyerini söyledik. Saygun için bir saygı konserinin yanı sıra pazar günleri Rossini’nin Külkedisi operasının çocuk versiyonu sahnelenecek. Tan Sağtürk ile Bale Dünyası da iki kez perde açacak.

22 ve 30 Mayıs’ta “Dreams of Orient” başlığı altında bir Barok ansambl hazırlığımız var. Türk kahramanların anlatıldığı Barok eserlere mercek tutulacak. 26 Mayıs’ta Antalya DOB’un Tosca operasını misafir edeceğiz. Uluslararası iş birliklerimiz de var. Sofya Operası, “Elektra” operası ile St. Petersburg’dan da Eifman Bale Topluluğu, 1-2 Haziran’da "Anna Karenina” ile 3 Haziran’da “Russian Hamlet” başlığı altında “Hamlet" yorumunu sahneleyecekler.

Araçlara alkol kilidi geliyor: Teknik şartları belli oldu 40 il alarm veriyor! Türkiye'nin geleceği için tehlike çanları çalıyor: İlk sıradaki şehir şaşırttı Rekabet Kurulu bazı devralma başvurularını karara bağladı Konya depreminin ardından Naci Görür’den korkutan uyarı Formula 1 pist dışına çıkıyor! Disneyleşiyor mu? Türkiye 96 ülkeyi geçti! İşte yaşlı nüfusun en çok olduğu ülkeler