Kendine inanmayan başkalarını inandıramaz
Başarıya ulaşmanın yolu, zorlayıcı koşullara direnç göstermek ve hedefe kararlılıkla yürümekten geçer.
Haber Merkezi |TUNÇ DİPTAŞ
Donald Trump, seçimleri kazanmasının üzerinden zaman geçmesine rağmen dünya gündemindeki yerini koruyor. Tepki çeken tavırlarına, ayrımcı söylemlerine ve hakkındaki davalara rağmen, onun bu başarıya nasıl ulaştığı hâlâ tartışılıyor.
Trump, kariyeri boyunca 4000’den fazla davayla mücadele etti. İlk başkanlık döneminden itibaren sayısız skandal ve tartışmanın odağında yer aldı. 6 Ocak Kongre baskını, 2016 seçimlerinde Rusya’nın müdahalesine izin verdiği iddiaları ve çeşitli cinsel taciz iddialarıyla karşı karşıya kaldı. Tüm bunlara ek olarak, iki kez suikast girişimi yaşadı.
Davalar, suikast girişimleri ve nefret dolu eleştiriler çoğu insanı ikinci kez başkan olma isteğinden vazgeçirirdi. Ancak o, kararlılıkla yoluna devam etti ve kendi ifadesiyle tarihi bir zafer kazandı.
Trump’ı bu başarıya ulaştıran en önemli özelliklerinden biri, karşılaştığı sorunlarla mücadele ederken kendine olan inancını asla kaybetmemesidir.
Geçenlerde bir danışanım, bir kurumda yönetici olarak çalışmaya başladığını, yaptığı işi sevmesine rağmen mutlu olmadığını paylaştı. Müdürlerinin ona inanmadığını, çalışma arkadaşlarının sürekli mobbing uyguladığını ve her gün gereksiz problemlerle uğraşmak zorunda kaldığını söyledi.
Ona şu soruyu sordum: “Müdürlerin sana güvenmiyor ve başarılı olabileceğine inanmıyor olabilir, peki sen kendine inanıyor musun?”
Bir süre düşündü ve acı bir gülümsemeyle “Hayır” dedi.
“Sen başarılı olabileceğine inanmıyorsan, müdürlerin ve çalışma arkadaşların neden sana inansın?”
İş dünyasında başarıya ulaşmanın yolu, zorlayıcı koşullara direnç göstermek ve tüm zorluklara rağmen hedefe kararlılıkla yürümekten geçer. Özellikle rekabetin keskin olduğu, iletişimin yetersiz kaldığı ve satış baskısının yoğun yaşandığı bir ortamda çalışmak, kişiyi sürekli baskı altında hissettirir. Mobbing, bu baskının en yıkıcı boyutlarından biri olarak ortaya çıkar. Aynı iş ortamını paylaştığınız kişilerin psikolojik baskı uygulaması, sadece kişinin kendine olan güvenini sarsmakla kalmaz; motivasyonunu ve işyerine bağlılığı da derinden zedeler.
Bu noktada, Donald Trump’ın hikayesinden ilham alabiliriz. İş hayatında sayısız davayla, bitmeyen tartışmalarla ve sert eleştirilerle karşı karşıya kalmış, hatta birçok durumda yalnız bırakılmıştır. Fakat Trump, bu süreçte kendine olan inancını, zaman zaman bu kendine güvenin narsistik bir tavıra dönüştüğünü görmüş olsak da kaybetmemiştir.
Öyle ki, Trump üniversitelerden birinde yaptığı bir konuşmada şu sözleri sarf etmiştir:
“Hayatta pes eden birçok parlak insan gördüm. Gerçekten de çok zekiydiler, sınıflarının en iyisiydiler, en başarılı öğrencilerdi, her şeyin en iyisiydiler. Ama pes ettiler. Öte yandan, o yeteneğe ya da beceriye sahip olmayan insanları da gördüm ve bugün dünyadaki en başarılı insanlar arasında yer alıyorlar, çünkü asla kendilerine inanmaktan vazgeçmediler. Bu yüzden inandığınız değerler ve sizi önemseyen insanlar için mücadele etmeyi bırakmayın.”
Siz de kendinize olan inancınızı artırmak için şu önerileri uygulayabilirsiniz:
Bakış açınızı değiştirin: Yapamayacaklarınız yerine, neleri başarabileceğinize odaklanmanıza yardımcı olacak sorular sorun.
Öz-sevgiye önem verin: Kim olduğunuzu ve sizi benzersiz kılan özelliklerinizi takdir edin. Kendinizi sevmek, kendinize güvenmenin temelidir.
Olumsuz öz-konuşmaları değiştirin: Güçlü yönlerinize odaklanın ve olumsuz düşünceleri olumlu olanlarla değiştirin. İçinizdeki sesi, sizi destekleyen bir rehbere dönüştürün.
Zorlukları fırsat olarak görün: Karşınıza çıkan zorluklara, yeni şeyler öğrenebileceğiniz inancıyla yaklaşın. Başarısızlıkları ise başarıya giden yolda birer yapı taşı olarak değerlendirin.
Hikayenizi yazın: Kendi yolculuğunuzu bir günlüğe kaydedin. Küçük başarılarınızı kutlayın.
Konfor alanından çıkın: Risk alın; düşerseniz hızla ayağa kalkıp yola devam edin. Her adım, kendinize olan inancınızı pekiştirecektir.