Kayıptan sonra hayat

Netflix’te yayımlanan, Azazel Jacobs’ın yazıp yönettiği ‘His Three Daughters’, kaybın, yasın ve aile bağlarının karmaşıklığını ele alıyor…

Haber Merkezi |

Canan Demiray

Yas. Kolay yaşananını duymadım. Yaşamın en zor süreçlerinden biri ve herkes farklı şekillerde yaşıyor. Aynı evde büyüsen de... ‘His Three Daughters’ da bir yas hikayesi. Babaları ölüm döşeğinde olan üç kız kardeş onu kaybetmeye kendilerini hazırlarken farklılıkları ve yası yaşayışlarıyla uzun süredir görmezden gördükleri duygularına yeniden odaklanıyor.

Hikaye, Rachel, Katie ve Christina'nın New York'taki dar bir apartman dairesinde, hasta babaları Vincent'a bakmak üzere bir araya gelmeleriyle başlıyor.

Bu üç kız kardeş, yıllar süren gerginliklerin ardından yeniden bir araya gelerek hem kişisel geçmişleriyle yüzleşiyor hem de babalarının ölüm sürecini birlikte yaşıyorlar.

Rachel, babasının yanında kalan, biyolojik olmasa da ona en yakın olan kızı. Bahis merakı, alaycı tavrıyla  diğer kız kardeşler kadar olgun değil. En büyük Katie, genç yaşta anne olmuş, her şeyi kontrol etmeye çalışan otoriter bir karakter. Kibirli tavırlarının kaynağı belki de kendine dair güvensizlikleri. Christina ise iki kardeş arasında dengeyi sağlamak için çaba sarf eden, çatışmadan kaçınan bir kadın. Bir zamanlar özgür ruhlu olsa da evli ve geleneksel bir hayat yaşıyor. Tavırlarıyla kız kardeşlerinin gözüne batan Rachel, baba  Vincent’in biyolojik kızı olmadığı için kendisini dışlanmış hissediyor.

Azazel Jacobs’ın yazıp yönettiği bu film, karakter odaklı anlatımı ve diyaloglarıyla sizi içine çekiyor. Jacobs sinema kariyerine bağımsız filmlerle başlamıştı, kendisini French Exit’in yönetmeni olarak tanıyoruz. Önceki filmlerinde de aile ilişkileri, karakterlerin içsel çatışmalarını ustaca ele alan Jacobs’ın hikayesini de kaleme aldığı ‘His Three Daughters’, yine bu temayı derinlemesine başarıyla işlediği bir yapım.

Daracık bir New York apartmanı

Film, mekân kullanımını ve atmosfer yaratımını da ustaca gerçekleştirmiş. Dar apartman dairesi,kız kardeşlerin yaşadığı duygusal karmaşayı simgelerken, Kaçınılmaz sonun verdiği gerginliğin de hissettiriyor. Özellikle, babalarının ölümüne dair belirsizlikle dolu anlar, karakterlerin ruh hallerini yansıtan yoğun bir atmosfer oluşturuyor. Jacobs, uzun diyaloglarla karakterlerin içsel çatışmalarını gözler önüne sererken, izleyicilere hem düşündürücü, hem buruk hem de tatlı anlar sunuyor.

Babalarının son nefesini vermesini bekleyen kızların arasındaki ilişki böylesine önemli bir kaybın kendimizi yeniden tanımlama sürecine de dönüşebileceğini anlatıyor. Yıllardır birbirlerine söylemedikleri şeylerin nihayet açıkça konuşulduğu dakikaların ardından, yaşama tutunmayı ve aile bağlarını yeniden keşfetmeyi onların gözünden izliyorsunuz. Konu içinizi açmayabilir belki ama oyunculuklar ve üstünüzde bırakacağı etkiyle güzel bir sinema deneyimi sunuyor.

Filmin güçlü oyuncu kadrosu, Natasha Lyonne, Carrie Coon ve Elizabeth Olsen'dan oluşuyor. Natasha Lyonne, Orange is the New Black ile ünlenmiş ve yakın zamanda ‘Russian Doll’ ve Poker Face dizilerindeki performansıyla büyük beğeni toplamıştı. Carrie Coon, ‘The Leftovers’ ve ‘Fargo’nun yanı sıra bu yıl Emmy ödüllerinde Gilded Age’deki rolüyle adaydı. Elizabeth Olsen ise ‘WandaVision’ ve ‘Avengers’ serisiyle süper kahraman dünyasında son dönemde yükseliyor. Üç yetenekli oyuncu, karakterlerinin derinliğini ve karmaşıklığını ustalıkla yansıtarak, izleyenlerle  gerçek bir duygusal bağ kuruyor.

Türkiye, rekabetçilik endeksinde son beş yılda geriledi Borsa düşerken paniklemek yerine fırsatları yakalayın Milyonlarca emekliyi ilgilendiriyor: İşte yıl sonu için beklenen zam oranı... Zeytinyağında 'var yılı'na girildi: Fiyatlar nasıl etkilenir, düşüş görülür mü? Bir ilimizde yanardağ riski! Bilim insanları magma odaları keşfetti: Püskürme ihtimali gündemde EYT'liler risk altında! Uzmanı tarih vererek uyardı: Hak kaybına neden olabilir