Kabus geri mi dönüyor?
İki kötü haber: İngiliz sağlık yetkilileri, Eris adı verilen COVID-19 virüsünün yeni bir varyantının hızla yayılmasının ardından alarma geçti. Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı son açıklama, zaferden çok teslimiyete benziyor… Akıllardaki soru şu: Covid 19’un dördüncü sezonuna hazır mıyız?
Haber Merkezi |Didem ERYAR ÜNLÜ
Covid-19'un neden olduğu küresel kamu acil durumu resmi olarak sona ermiş olabilir, ancak pandemi uzun yıllar boyunca bizimle olmaya devam edecek gibi görünüyor. Hükümetlerin, daha kötü felaketleri tetikleyebilecek yeni mikroplarla mücadele etmeye hazır olmak için salgından yeterince ders alıp almadıkları ise yeterince açık değil.
Dünya Sağlık Örgütü, (WHO) son üç yılda 7 milyondan fazla insanın ölümüne neden olan Covid-19'u artık uluslararası endişe kaynağı olacak bir halk sağlığı acil durumu olarak görmediğini açıkladı. Fakat bilim insanları bu açıklamaya karşı tepkili.
Çoğu araştırmacı, Covid-19 salgınının akut fazının artık sona erdiği gerçeğini kabul ediyor. Ocak 2021'de zirveye ulaşan küresel ölüm oranı haftada 100 binden fazla kişiye ulaşmıştı. Mayıs ayında ise bu rakam yaklaşık 3 bin 500'e düştü. Bununla birlikte, sağlık yetkilileri ve bilim insanları, hastalığa karşı bağışıklığın kısa ömürlü olduğunu ve bulaşmayı önlemek için daha önce uygulanan kısıtlamalarda önemli ölçüde “gevşeme” yaşandığını dile getirdiler. Hatta, yakın gelecekte enfeksiyon dalgalarının kaçınılmaz olduğu uyarısında bulundular.
“Kimse bir düğmeye basıp, salgın bitti diyemez”
Leeds Üniversitesi'nden Profesör Stephen Griffin, "Kimse bir düğmeye basıp bir pandeminin, özellikle de bu kadar zarar verici bir pandeminin sona erdiğini ilan edemez" açıklamasında bulundu. Griffin’in görüşü University College London Davranış Değişikliği Merkezi Direktörü Profesör Susan Michie tarafından da desteklendi. Michie, "Covid-19 küresel bir pandemi olarak adlandırılsın ya da adlandırılmasın, dünyanın birçok ülkesinde önemli enfeksiyon dalgaları yaşanıyor ve her hafta binlerce kişi ölüyor. Covid-19'u ve dolayısıyla yeni varyantların zarar verme olasılığını azaltmaya yönelik küresel bir çaba olmadığı sürece bu durum öngörülebilir gelecekte de devam edecektir" yorumunu yaptı.
Bu açıklamaların ardından, Texas A&M Üniversitesi'nden Profesör Benjamin Neuman daha da eleştirel bir yorumda bulundu ve "Bu duyuru bir kutlama nedeninden çok, beyaz bayrak gibi görünüyor. Büyük bir ilerleme kaydedilmiş olsa da, bu karar Covid'in siyasi gerçekliğini tıbbi durumdan daha net bir şekilde yansıtıyor” dedi.
“Pandeminin mirası derin ve uzun süreli olacak”
Observer'a konuşan pek çok bilim insanı, pandeminin mirasının, zirve noktasını geçmiş olmasına rağmen, derin ve uzun süreli olacağını söylüyor. Salgının nedeni olan SARS-CoV-2 virüsü hâlâ her üç dakikada bir kişinin ölümüne neden olurken, hayatta kalan pek çok kişi uzun Covid'in aylarca iş göremez durumda bırakabilen zayıflatıcı etkisinden muzdarip.
Virüs aynı zamanda yaşlılar ve sağlık sorunları olanlar için de sürekli bir tehdit oluşturmakya ve kışın ortaya çıkan grip ve diğer solunum yolu hastalıkları gibi mevsimsel rahatsızlıklara yeni bir tehlike eklemeye devam ediyor.
Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Okulu'ndan Profesör Mark Jit, "Her yıl bakıma ihtiyaç duyan insanlarla başa çıkmak için sağlık sistemlerimize yatırım yapmamız gerekecek. Hepsinden önemlisi, ister Covid virüsünün ölümcül yeni bir varyantı, isterse daha önce hiç görmediğimiz tamamen yeni bir mikroptan kaynaklansın, gelecekte bu tür acil durumlara karşı daha hazırlıklı olabilmemiz için dünyanın birlikte çalışması gerekecek” diyor.
Bu uyarı, birçok bilim insanı için özel bir endişe kaynağı niteliğinde. Gezegen genelinde habitat tahribatı devam ettikçe ve hava yolculuğu dünyanın daha fazla bölgesini kapsadıkça, yeni virüslerin ortaya çıkması son derece muhtemel görünüyor.
Covid-19'dan önce Ebola virüsünün yanı sıra şiddetli akut solunum sendromu (Sars) ve Orta Doğu solunum sendromuna (Mers) neden olan koronavirüsler endişe verici salgınları tetiklemiş olsa da hiçbiri Covid'in küresel etkisine sahip olmadı. Ancak bilim insanları bir sonraki yeni virüs farklı bir durumun söz konusu olabileceği görüşündeler. Ve ne yazık ki, çok az sayıda hükümet yeni salgınların büyük nüfuslara yayılmadan önce ne yapılması gerektiğine dair bir fikre sahip değil.
İnsanlar duyarlı, peki hükümetler?
Edinburgh Üniversitesi'nden Profesör Mark Woolhouse, "Covid-19 pandemisine nasıl daha iyi yanıt verebileceğimizi araştıran bir dizi çalışma devam ediyor. Umarım bunlar sadece virüsün neden olduğu zararı değil, toplumun büyük bir bölümünü ‘kapatma’ stratejisinin neden olduğu zararı da nasıl azaltabileceğimizi ortaya koyacaktır. Başka bir pandemi tehdidinin her zaman mevcut olduğu göz önünde bulundurulduğunda, yaşananlardan ders alınmış olması gerekir" derken, haksız değil!
Aslında, pandemi sürecinde insanların ne kadar uyumlu ve duyarlı olabileceğini, başkalarını güvende tutmak için ne kadar fedakârlık yapmaya hazır olduğunu birebir yaşadık. Ancak hükümetlerin de, ne kadar hazırlıksız olduğunu gördük. Yaşadığımız son üç yıl bize birey olarak ne kadar dirençli olabileceğimizi ama kurumsal olarak daha iyi bir direnç oluşturmamız gerektiğini de çok iyi bir şekilde öğretti.
Güçlendirilmiş aşılar yolda
COVID-19’un sahneye çıkmasından bu yana dünya dördüncü virüs sezonuna yaklaşırken, salgın yeniden yükselişe geçti. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri verileri, hastaneye başvurularda, acil servis ziyaretlerinde ve pozitif Covid-19 testlerinde - geçmiş yazlardaki kadar yüksek olmasa da - hafif bir artış olduğunu ortaya koyuyor.
Covid-19 vakalarında yaşanan artıştan bulaşıcı yeni bir varyanttan ziyade, yaz seyahatleri, insanları kapalı alanlara iten amansız sıcaklar ve virüse karşı zayıflamış bağışıklık sistemlerinin sorumlu olabileceği de ifade ediliyor. Uzmanlar, sonbahar ve kış virüs sezonunun ne getireceğini bilmenin imkansız olduğunu söylüyorlar; bu nedenle, “Covid-19 hiçbir yere gitmiyor. Kendinizi virüse karşı korumanın en iyi yolu aşı olmak” diyorlar.
Moderna ve Pfizer, Omicron varyantının alt varyantlarını hedef alan güncellenmiş Covid-19 aşıları üzerinde çalışıyor. Pfizer, yeni aşının Kasım ayında onaylanabileceğini ve aşıların Eylül sonu veya Ekim başında satışa sunulmasının beklendiğini ifade ediyor.
California San Francisco Üniversitesi'nde bulaşıcı hastalıklar uzmanı olan Dr. Peter Chin-Hong, “65 yaşın üzerindeyseniz veya bağışıklık sisteminiz zayıflamışsa ve yakın zamanda Covid-19'a karşı bağışıklığınız yoksa, güncellenmiş bir Covid-19 aşısı olmak için beklememeniz gerekiyor” diyor.
New York Üniversitesi'nde pediatrik enfeksiyon hastalıkları uzmanı ve Amerikan Pediatri Akademisi Bulaşıcı Hastalıklar Komitesi üyesi Dr. Adam Ratner'a göre aynı durum hiç aşı olmamış ya da yakın zamanda aşı olmamış çocuklar için de geçerli.
Yaktın bizi Barbenheimer!
İngiliz sağlık yetkilileri, COVID-19 virüsünün yeni bir varyantının hızla yayılmasının ardından alarma geçti. Ülkede panik yaratan varyant, her 7 Covid vakasından birinde görülüyor. Bilim insanları Covid-19 vakalarındaki artışın, Barbie ve Oppenheimer filmlerinin aynı anda vizyona girmesi ile milyonlarca kişinin sinemaya gitmesinden kaynaklanmış olabileceğini düşünüyor. Peki nedir bu Eris varyantı? Bilimsel adı EG.5.1 olan bu alt varyant, ilk kez 31 Temmuz'da tespit edildi. Eris adı da verilen alt varyantın Sars-Cov-2'nin Omicron varyantından türediği ifade ediliyor. Uzmanlar henüz paniğe kapılacak bir durum olmadığı görüşünde. Dünya Sağlık Örgütü'nden (DSÖ) gelen açıklamada ülkelerin yeni vakalara karşı tetikte olmaları ve COVID belirtileri gösteren hastaları yakından takip etmeleri tavsiye edildi.
Birleşik Krallık Sağlık Güvenliği Ajansı (UKHSA), ülkedeki COVID vakalarının sayısının arttığını duyurdu. Sağlık kurumu, son dönemde kayda geçen 4 bin 396 solunum hastalığı vakasının yüzde 5,4'ünün COVID-19 teşhisi aldığını belirtti. UKHSA verilerine göre Eris halihazırda 7 COVID vakasından birinin sebebi haline geldi. Bu da yeni alt varyantın diğerlerine göre epey hızlı biçimde yayıldığı ve giderek daha baskın hale geldiği anlamına geliyor. Kurum, 20 Temmuz itibarıyla Eris'in tüm COVID vakalarının yüzde 14,55'ini oluşturduğunu tahmin ediyor.
Londra'daki Reading Üniversitesi'nden mikrobiyolog Dr. Simon Clarke, Daily Mail'e verdiği röportajda, "COVID değişmeye ve yeni koşullara uyum sağlamaya devam edecek. Bu yüzden, yeni varyantlar ortaya çıktığında ve artan sayıda enfeksiyona neden olduğunda şoka girmemeli veya endişelenmemeliyiz" yorumunu yapıyor.
Eris, şimdiden Asya'daki COVID vakalarının yaklaşık yüzde 20'sini, Avrupa'dakilerin yüzde 10'unu ve Kuzey Amerika'dakilerin de yüzde 7'sini oluşturuyor. İsrail de yeni varyanttan etkilenenler arasında. Yetkililer, 24 Temmuz itibarıyla İsrail'deki en az 18 vakada bu varyantın tespit edildiğini söylüyor. Dünya genelinde ise toplam 36 ülkede 2 binden fazla vakadan bu varyant sorumlu. Varyantın Türkiye'de görülüp görülmediğine dairse henüz herhangi bir açıklama yapılmadı.