İyi bir hikâye sinemanın ruhudur

Geçtiğimiz aylarda 61. kez gerçekleşen Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ‘Kelebeklerin Çığlığı’ filmi ile öne çıkan Cengis Asiltürk, başarıya giden yolculuğunu Hafta’ya anlattı.

Haber Merkezi |

HELİN KAYA

‘Kelebeklerin Çığlığı’ filminiz bu sene Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde oldukça güzel tepkiler aldı. Filmin öne çıkıyor oluşu size neler hissettiriyor?

Kelebeklerin Çığlığı yalnız Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde değil, gönderildiği yurt dışı ve yurt içi hemen her festivalde önemsendi, insanları şaşırttı, ama bu tepkiler beni şaşırtmadı. Çünkü bunu biliyor ve bekliyordum. "Benzerlerine hiç benzemeyen bir film" rastgele seçilmiş bir motto değil. Ben romanda da sinemada da bunun peşindeyim. Edebiyattaki büyülü gerçekçilikle şiirsel roman ve şiirsel film... Açı karşı açılar, ikililer, tekliler, konuşmalar, hızlı kurgu, atlamalar, patlamalar, kısa planlar gibi bir rejiyi yapmam. Kamerayı güzel bir manzara karşısına koyup bir aktörün yürüyüşünü, bir atlının uzaklaşmasını, bisikletli birinin kameraya yaklaşmasını da çekmem. Bunlar benim için çok sıradan.

Hangi yönleriyle bir fark yaratabilir bu hikâye?

Ben başka bir arayışın peşindeyim. Roman tadında filmler, izleyicinin de yaratım sürecine gireceği film-yapılar, insanların içine girdiğinde bambaşka hayatlar yaşaması, başka dünyalar, uzaklarda bir yerlere bakışın sineması... 

Ulusal Özel Gösterim Uzun Metraj Film kapsamında sizinle birlikte iki diğer dikkat çekici filmin olduğunu görüyoruz. Bu filmleri izlediniz mi? Senaryoları hakkında neler söyleyebilirsiniz?

İsmail Güneş'in ‘Kurban’ filmini izledim. Muazzam bir film. Hikâyesi dokunaklı. Rejisi, imgeleri ve metaforlarıyla güçlü bir film.

Kelebeklerin Çığlığı’nın senaryosunu kaleme alırken nasıl bir mesaj vermeyi hedeflediniz?

Mesaj vermek, izleyiciye yol göstermek, onu yönlendirmek gibi didaktik şeyleri sevmiyorum. Bir filmin içinde, istesek de istemesek de birçok ileti olabilir, ama olmaya da bilir. Ben hikâye anlatıyorum. İyi bir hikâye sinemanın ruhudur. Seyircinin ihtiyacı da bundan ibaret esasında... Yenilen yemek üzerinden ilerleyen (içi boş) diyaloglar, hâl hatır sormalar, sulu espriler, çay/kahve içilirken yapılan hoş-beş, böreğin kalitesinin konuşulması, kıskançlık tartışmaları... Bunlar için omuz çekimler, ikililer, yapay atraksiyon türetilmesi... Bunların sinema filmlerinde yeri yok. Sinema filmi hikâyesi hemen her insanın yaşadığı gündelik şeyler olamaz. 

Örneğin roman yazarlığı ya da yönetmenlik için, terzi-kumaş ilişkisinden söz edilmesi ne kadar banal bir benzetme. İşi bu kadar tavsatmamak gerek.

Film anlatımında şiirsel bir dil olması da dikkat çekici. Buna yönelmenizin özel bir sebebi var mı?

Şair olmak vardı yitik... Üzerinde Bolşevik model yün palto, ayaklarında ökçeleri nalçalı çizmeler, su geçirmez pantolon, deve tüyü fötr şapka, bolo kravat... Omzunda deri bir çanta; içinde kalemtıraş, bir tükenmez ve birkaç kurşun kalem, bir silgi, deri kaplı defter, diş fırçası, bir çift yedek çorap, minik bir cüzdan... Trenlerde, mavnalarda, otobüslerde kaçak yolcu... Nerede akşam orda sabah... Köy odalarında ve kahvehanelerde yerlilere yakası açılmamış hikâyeler anlatarak hayatını kazanmak, varlık nedenin şairlik... Ben şair olamadığım için şiiri şiirsel filmlerimle arıyorum...

Seyirciden aldığınız tepkiler nasıl?

Yönetmen söyleşilerinde izleyicileri can kulağıyla dinliyorum; kesinlikle doğru yolda yürüdüğümü gösteriyor bana söylenenler.

Film bu yıl gösterime girecek. Şimdiden büyük başarılar yakalıyor. Bundan sonraki hedefleriniz neler?

Okuyucular romanlarımı çok sevdi. Belki buradan aldığım bilgiyle filmlerimin de sevileceğini biliyordum. Dönütler beni şaşırtmıyor, sürecin keyfini çıkarıyorum. Sırada ‘Ölüyaprak Vuruşu’ filmi var. Bu projenin romanı 2018'de basıldı. Satışa çıktığı gün insanlar kitabevlerinin açılmasını fıçıların içine yaktıkları ateşin başında, kitabevinin kapısında bekledi. Bu roman çok okundu, pek bir sevildi... Şimdilerde ise ‘Kelimelerin Efendisi- Kaşgarlı Mahmut’ romanını yazıyorum. 

Kiev: Rusya bugün Ukrayna'ya büyük bir saldırı düzenleyebilir Finansal performansın anahtarı: Dupont analizi Yeniden Refah Partisi'nden asgari ücret çağrısı Trump'tan Mehmet Öz'e görev: "Ondan daha nitelikli bir doktor yok" Türkiye'nin makine ihracatı 10 ayda 23,3 milyar dolara ulaştı TP Petrol'ün Zeren Group'a satışına onay!