İflah olmaz iyimser
İşte size, herkes vazgeçtiğinde, tüm çıkışlar imkânsız göründüğünde, geleceğe dair iyimser bakış açısını kaybetmeyerek başarıya ulaşmış bir lider: Mustafa Kemal Atatürk…
Haber Merkezi |TUNÇ DİPTAŞ - YÖNETİM
Hayatımda hiç unutamadığım anılarımın başında Amerika’nın South Dakota eyaletinde bulunan Rushmore Daği Anıtı’nı ziyaretim ve orada tanıştığım Amerikalı bir tarihçi ile yaptığım sohbet gelir.
Amerika’nın tarihine damga vurmuş dört başkanın dağın kayalıklarına oyularak yapılan heykellerine ev sahipliği yapan Rushmore Dağı muhteşem bir görüntüye sahiptir.
Bu başkanların heykellerine hayran hayran bakarken yanıma Amerikalı birisi yaklaştı. Türkçe konuştuğumu anladığını söyleyerek kendisini tanıttı. Üniversitede dünya tarihi konusunda çalışmalar yaptığını Türkiye’nin tarihini iyi bildiğini söyleyerek hiç unutamadığım şu yorumu yaptı:
“Biliyor musunuz, Atatürk bu Rushmore Dağı’nda heykelleri bulunan dört başkanın yaptığından daha fazlasını Türkiye için yaptı.”
“Washington, Amerika’nın İngilizlere karşı verdiği bağımsızlık savaşında uyguladığı strateji ve taktikleriyle başrol oynadı, Amerika’nın kurulmasını sağladı. Ülkenin başkenti onun ismiyle anılır.
Jefferson, Amerika’nın bağımsızlık bildirgesini yayımlayan başkandır. Bu bildirge, o dönemin emperyalist İngiliz hükûmetine karşı oluşturulan demokratik ve özgürlükçü atılımın manifestosudur.
Roosevelt, Amerika’da siyahilere uygulanan ırkçılığın ortadan kalkması için fitili yakan başkandır. İnsanların daha özgür haklara ulaşması için çalıştı.
Lincoln, Roosevelt’ten aldığı bayrağı daha da ileri götürerek önce köleliği kaldırdı sonra da kutuplaşmış, ayrı düşmüş insanları birleştirdi, bir bütün haline getirmeyi başardı.”
Çok şaşırmış, aynı zamanda gözlerim dolmuş, gururlanmıştım. Amerikalı tarih hocasının gözlerinden okuduğum bu Atatürk sevgisi beni meraklandırmıştı. Kendisine Atatürk’e neden bu kadar hayran olduğunu sordum. 15 sene önce verdiği yanıtı dün gibi hatırlıyorum:
“Atatürk’ü büyük bir lider yapan, ülkeyi yönetenler ülkeden vazgeçtiklerinde, ülkenin insanları tüm ümitlerini yitirdiğinde, her şey kapkaranlık göründüğünde hiç kimsenin görmediğini görüp her seferinde aydınlık bir geleceğe toplumunu inandırabilme yeteneğidir.”
Gerçekten de Atatürk bu tarihçinin söylediği gibi iflah olmaz bir iyimserdir. En zorlu günlerde, en sıkıntılı anlarda asla umudunu yitirmemiştir. Savaş zamanı düşmana, Cumhuriyet sonrası yenilik karşıtlarına karşı asla vazgeçmemiştir. Karanlık tünellerin içinde dahi tünelin ucundaki ışığı görmüş, etrafındakilere parlak geleceği göstermiştir. Liderlik ettiği ülkesinin insanlarına bir yaşam koçu gibi peşinden koşulası bir vizyon vaat etmiş, sadece yaptıklarıyla değil konuşmalarıyla, yazdıklarıyla halkının duygularını harekete geçirmiştir. Atatürk’ün şu sözü ölümsüzdür: “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiç umudumu yitirmedim.”
“İyimser olmak” üzerine yazı ve çalışmalarıyla tanınan Dr. Martin Seligman’ın yaptığı test ve araştırmalardan çıkardığı bulgularından biri şöyledir:
Kötümser insanlar iyimser insanlara göre hayata daha gerçekçi bakar, realistik kararlar alırlar. Öte yandan iyimser insanlar gerçekçi olmamalarına rağmen hayatta daha başarılı olurlar. Çünkü sürekli daha iyisini denerler ve asla vazgeçmezler.
Atatürk de herkes vazgeçtiğinde, tüm çıkışlar imkânsız göründüğünde, geleceğe dair iyimser bakış açısını kaybetmeyerek başarıya ulaşmıştır.
Son yüzyıla baktığımızda ülkemiz türlü buhranlardan, zorluklardan geçti. İkinci Dünya Savaşı ve ardından yaşananlar, içeriden ve dışarıdan gelen tehditler, doğal felaketler ve ekonomik krizler koca bir asra damgasını vurdu. Bugün de benzer sıkıntıları yaşamaya devam ediyoruz.
Bize düşen Atamız gibi umutlu kalmak, tüm zorluklara rağmen geleceğe iyimser gözlerle bakmak, mutsuzluk sendromuna tutulmadan, asla vazgeçmeden, kararlı adımlarla ilerlemektir.
Bu yolda bizim avantajımız bütün dünyadan insanların ilham aldığı örnek alabileceğimiz bir liderimizin, bir kahramanımızın olmasıdır.