Hipokrat’ın adasına yolculuk!
Bodrum’un karşı kıyısı, 400 yıl Osmanlı egemenliğinde kalan, modern tıbbın babası Hipokrat’ın doğduğu topraklar… Mavinin en güzel tonlarına doyacağınız ve tarihi doyasıya yaşayacağınız Kos’tayız bu hafta…
Haber Merkezi |AYLİN SARAÇOĞLU
Bodrum’a her gidişimde defalarca günü birlik olarak geçtiğim İstanköy (Kos) Adası’nı bu defa uzun soluklu kalmak üzere ziyaret ettim. İstanköy veya Kos, Bodrum yarımadasının karşısında, Ege’nin karşı kıyısında Yunanistan’ın 12 Adalar’ından biri…
Bodrum ve Turgutreis’ten Kos’a birçok firmanın düzenli feribot seferleri var ve bu yolculuk hava şartlarına, feribota, firmaya v.b bağlı olarak yaklaşık 30-40 dakika sürüyor.
Turgutreis’ten kalkacak olan feribota rahat yetişmemiz için 40 dakika kadar önce marinada olmamız söylenmişti, bu notu da buradan okurlarımızla paylaşalım...
Kos gezimde bana eşlik eden arkadaşım, kafede demli çaylarımızı içerken Kos’u tanıtmaya yönelik broşüre göz gezdiriyordu ki, ben de şöyle bir bakıp, “Uzun yıllardır hep aynı broşür, ezberledik artık. Yenilenmiş baskı bile yapmadılar” diyecek oldum. Meğerse broşürün editörü yanımızdaymış, “Adada her şey aynı kaldığından biz de aynı broşürü devam ettiriyoruz. Revize bir şey yok ki” cevabını verdi. Valla ne diyeyim o da haklı. Zaten adanın bu korunmuş hali değil mi bizi ona çeken…
Yunan tarafında pasaport sırasının uzun olacağını da hatırlatayım. Bu nedenle feribottan ilk çıkanlar arasında olun ve olabildiğince hızlı sıraya girin…
Sonrasında tarihi-turistik yerlere, çarşıya, eğlence mekanlarına yürüme mesafesindeki otelimize gidip, bavullarımızı bırakarak, plajın yolunu tuttuk. Akşam çarşıda dolaşırken uzayıp giden taksi kuyruğunu görüp ne kadar akıllıca bir seçim yaptığımızı düşünecektik. Eğer merkezin dışında kalacak ve araç kiralama yoluna da gitmeyecekseniz saatler süren taksi bekleme sürelerini göze almanız gerekecek. Zira adadaki otobüs seferleri genelde akşam saatlerine uzamıyor, dönüş sorunlu oluyor.
Plajlar arasından seç, beğen ve yüz
Gittiğimiz plaj, merkezdeki önerilen plajlardan biriydi, kapıda giriş ücreti olduğunu söyledilerse de bize daha önceden fısıldandığı şekilde hoşnutsuzluğumuzu belli ettik ve giriş ücreti alınmadan içeri buyur edildik. Kos merkezin sahilinde pek çok seçenek bulunuyor. Kimi lüks, kimi daha sıradan, müzikli, müziksiz plaj alternatifleri arasında seçim sizin… Bazıları giriş ücreti isterken, bazılarını sadece yeme-içme karşılığında kullanabiliyorsunuz.
Kos Adası’nın merkez dışındaki belli başlı güzel plajlarını ise Terma, Kefalos, Cennet, Agios Fokas olarak sıralayabiliriz.
Adanın güney doğusunda bulunan, geçmişteki volkanik püskürtmeler sonucu oluşan Empros termos olarak da bilinen Terma-Therma plajının sularının potasyum, kalsiyum, magnezyum, kükürt, sodyum bakımından zengin olduğundan cilt ve romatizma hastalıklarında iyileştirici etkisi olduğuna inanılıyor. Kefalos köyünün plajları kumlu, berrak ve soğuk sularıyla biliniyor. Cennet (Paradise) Plajı berrak suları, ince kumları, bazı bölümlerindeki volkanik hava kabarcıklı suyu ile dikkat çekiyor. Burada yamaç paraşütü, jet ski kiralama gibi çeşitli etkinlikleri de yapabilirsiniz. Plajın bir bölümünün çıplaklara özel olduğunu not düşeyim.
Agios Fokas plajı ise siyah-beyaz görünümlü kumları, gün batımını seyretmesinin güzelliği ve sakinliği ile biliniyor.
Keyifli bir Türk çayı için en doğru adres
Kos’a her gidişimde mutlaka Sibel Hanım ve Mazlum Bey’in olduğu Mr Serano adlı pastaneye uğrar, onların özel karışımlı Türk usulü çaylarını içer, enfes Kavala kurabiyelerini yerim. Burası sadece enfes lezzetler sunan bir pastane değil, adaya gelen Türklerin birbirine öneriler verdikleri, Sibel Hanım ile Mazlum Bey’in tavsiyelerini aldıkları bir buluşma yeri.
Osmanlıların 400 yıl boyunca egemenliğini sürdürdükleri Kos’ta Türk nüfusu ağırlıklı olarak Germe (Platani) köyünde yaşıyor. Kos merkezden 2 km kadar uzaklıkta olan Asklipion Arkeolojik eserlerini görüp, yerel lokantalarda Türk lezzetlerini tatmak için burayı listenize ekleyebilirsiniz.
Tarihe ayna tutan arkeolojik kalıntılar
Kos, Hipokrat’ın adası olarak da biliniyor. Burada doğan modern tıbbın babasının diktiği ve sonrasında gölgesinde öğrencilerine ders verdiği rivayet edilen ağaç Kos’un en çok fotoğrafı çekilen yerlerinden…
Hipokrat Ağacı’nın arka tarafında Osmanlı’dan kalan tarihi eserlerden Cezayirli Gazi Hasan Paşa Camisi yer alıyor. Yine hemen yakınında St. John Şövalyelerinden dolayı Şövalyeler Kalesi olarak da bilinen Neratzia Kalesi karşınıza çıkacak. Tapınak Şövalyeleri veya bir diğer ismiyle St. John Şövalyeleri’nin inşa ettirdiği, sonrasında Osmanlı İmparatorluğu’nun revizeler yaptığı ismi Kos Kalesi diye de geçen yer adanın en çok ziyaret edilen bölümlerinden… Antik Agora kalıntıları da gezilmesi gereken yerlerden… Burada Afrodit Tapınağı, şehir surları yer alıyor.
Şehir merkezinin biraz dışındaki Asklipion arkeolojik alanı da Kos’un önemli tarihi bölgelerinden biri. Adadaki kazılarda çıkartılan tarihi eserler ise Eleftherias Meydanı’nda Kos Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Tarihe meraklıysanız burayı es geçmemenizi öneririm. Sergilenenler arasında Hipokrat Heykeli, zemin mozaikleri, Agora ve Gymnasium’dan çıkarılan eserler, Afrodit ve Herakles Tapınağı var.
Zia köyünde güneşin batışı bir harika
Kos Adasının yapılacaklar listesinde Dikeos Dağı’nın eteklerindeki Zia köyünü ziyaret de yer alıyor. Ada manzarasını tepeden sunan Zia’da güneşin batışını seyretmek ayrı bir keyif. Bu şipşirin köyde kiliseyi, eski su değirmenini dolaşabilir, birbirinden güzel evlerin, kafe ve lokantaların arasında yürüyüş yapabilir, belki güzel bir yemek eşliğinde manzaranın keyfini çıkartabilirsiniz.
Bizim listemizin en başına koyup, Kos’a gelmeden rezervasyonumuzu yaptığımız bir etkinlik de Üç Adalar tekne turu oldu. Kos limanından kalkıp Kalimnos, Plati, Pserimos olmak üzere birbirinden güzel üç adayı gezdiren tekne turu ile denizin, güneşin, doğanın keyfini doyasıya çıkardık. Yolda yunusları görmek de ayrı bir zevkti.
Müzik ve sirtaki dolu geceler
Yine daha Kos’a gitmeden rezervasyon yaptığımız diğer bir şey de canlı Yunan müziği dinleyeceğimiz mekanlardı. Averof caddesi üzerinde gittiğimiz iki mekandan da çok eğlenmiş ve mutlu olarak döndük. Çeşitli Yunan müzikleri, dansları, tabi ki sirtaki ile dopdolu gecelerdi… Barlar sokağı, Platanos veya Diagora meydanı, Kardamena bölgesi de yine eğlencenin tavan yaptığı yerler arasında…
Adanın vazgeçilmezi tabii ki deniz ürünleri
Bir adadaysanız bol balık ve deniz ürünleri bulmanız da sürpriz olmaz kuşkusuz. Biz de tatilimiz boyunca Kos Adası’nın meşhur deniz ürünlerinin lezzeti ile damaklarımızı şenlendirdik. Diğer taraftan, bizim yemeklerimizin aynısı veya pek bir benzeyeni olan çeşitler de komşunun her yerinde olduğu gibi burada karşınıza çıkıyor. Adadaki restoranlar Kos Limanı çevresinde, Eleftherias Meydanı etrafında, Averof caddesi üzerinde, Mastichari ve Tigaki bölgelerinde yoğunlaşmış durumda.
Alışveriş kısmına da değinmeden geçmeyelim. Gerçeği söylemek gerekirse Kos çarşısını dolaşırken Bodrum veya Türkiye’de başka bir turistik yöremizde dolaşıyor gibi oluyor insan… Her şey o kadar tanıdık ki… Yine de çarşıların tarifini isterseniz, Eleftherias Meydanı, Kanari Caddesi, Hipokrat ve Venizelou Caddesi, Ifaistou ve Apellou sokağı, Konitsis Meydanı diyebilirim.