Fransızların yakışıklı atleti: Alpine A110 

Okan ALTAN

Jean Graton’un çizgi romanlarında beliren yarışçı Michel Vaillant’ın yarıştığı otomobiller arasında Alpine de vardı galiba… Fakat, 60’ların Vaillant’ın Maceraları Fransız TV dizisinde Henri Grandsire, kesinlikle Alpine A110’un direksiyonunda idi... Hayran kalmıştım… 1987’de bir arkadaşımın GTA V6 GT’siyle de kısa da olsa, gazlama şansım olmuştu… O dönemde A310 ve eski A110’ları tanımaya çalışmış idim. Hatta 1955 A106 sonra A108 ile asıl 60 yıllık Giovanni Michelotti tasarımı A110 efsanesine gelindiğini öğrenmiştim. 90’ların 250 HP’lik A610’ları ise, ayrı birer fenomendi.

12 yıl önce A110-50 konseptiyle de, bu Fransız markanın gerçekleşmesini sabırsızlıkla beklemiş ve 2017’de yeni nesil A110’u da statik de olsa dikkatle incelemiştim. Hele, yakın zamana kadar Alpine’in en radikal modern versiyonu olan, Aero ve yol paketlerine sahip A110 S'yi hep takip ediyordum. Zira artık elektriklisi de hazırlanıyordu. Ayrıca A110 R’ı da defalarca özellikle Fransa’da önümden geçerken izlemiştim…

Fransızların yorumladığı otomobil eğlencesi denilen A110, orijinali Berlinette 1300 halinden tamamen farklı, sıfırdan yeniden tasarlanmış bir otomobil… Her yıl üretimini artırarak, Manş kıyısındaki Dieppe tesislerini yeniden canlandıran bu modelin, ‘Atelier Alpine’ konfigürasyonları için ise sıralar oluşmaya başladı…

Anın tadını çıkaranlar için

Standart şasili 320 Nm 252 HP’lik A110’un sadece 1.102 kg olması, otomobil tutkunları için çok şey ifade ediyor. Kg/HP ağırlık güç hesaplamalarındaki şaşırtıcı değeri, 300 HP 340 Nm’lik GT ve A110 S için daha da çok heyecanlanmamıza neden oluyordu.

Sarf malzemeleri ve mekanik açıdan özellikle iyi bir otomobil olarak bilinen Alpine’in tek eksiği sanki jet pilotu kaskının ve deri sürücü eldivenlerinin standartta verilmemesiydi… Hafta sonu çantanızı ön bagaja koyup, hemen heyecanlı bir uzun sürüşe çıkmaya zorluyor gibiydi sahiplerini…

Küçük olmasına rağmen arkadaki 1,8 litrelik Turbo motorunun homurtuları ve biraz ıslak zeminde arkadan itişin hafifçe savrularak ilerletmesi, klasik spor otomobillerin tüm keyfini yaşatıyor olmalıydı.A110 sürücülerinin kısa yolları değil, uzun virajlı dağ yollarını neden sevdiklerini tahmin etmek hiç zor değil… Otobanlarda da 250’ye hatta S haliyle 275 km/h’lere yaklaşmak da, bu basık Fransız atletinin en sevdiği sürprizlerinden… Üstelik 100 km’de 8,2 litreleri tutturup, yüksek tempolu sürüşle bile 500 km'den fazla mesafe kat ederken, benzinci aramak zorunda kalmamak da, stresleri kovalayacaktır. Neredeyse yarış ayarındaki A110 S ile göz kırpmadan kilometrelerce kat etmek, standart A110'dan çok daha sert sönümleme, eğlenceli olmalı.

Anın tadını çıkararak yaşayanlar, kendileriyle yarışanlar için ideal bir otomobil olma iddiasıyla Türkiye’ye gelen Alpine markası, fırsat buldukça yarış pistinde arkası sapmadan frenleri ısıtıp, amatörce ön aksı çok kolay doyurarak yön kazanma oyunlarına başlayabilirsiniz. A110 S’in güven verecek sağlam şasisi, hassas direksiyonu, gücüyle hafifliğinin birinci sınıf performans sunması, yüzünüzü gülümsetecektir.

Böyle bir aracın keyfini yaşayabilenlerin asıl mutlu olacakları konu ise, drift yapma sanatında ustalaşabilecekleri bir otomobile kavuşmuş olmaları olabilir. Kaliteli bir asfalt üzerinde, lunaparktaki çocuklar gibi neşelenecekleri de kesin!

Otomobille bütünleşmek

Şasinin kararlı bir şekilde maksimum kavrama arayışına odaklanacağı, temiz ve akademik sürüşü teşvik edeceğini tahmin etmek de zor değil. Ön aksın kesinlikle her şeyi toparlaması, Alpine mühendislerinin ‘Renault Sport’ dokunuşlarıyla mümkün kılınmış. İtiş gücü üzerinde tüm birikimlerini sergilediklerine de inanıyoruz. A110 S’in yere yapışık kalması ve dönüşlerin iç kısmına kolay yapışmasına şaşırmamak gerek. 6300 1/min devirde 300 beygirlik gücünü şahlandıracağını da biliyoruz. Dünyada çok az otomobilin sürücüsüne verebileceği bir duygu olan otomobille bütünleşmenin bu modern Alpine’le gerçekleşebildiği, bileği sağlam Avrupalı otomotiv gazetecisi arkadaşlarımdan duyuyorum. Hatta “Gaza basıldığında hafif bir kaymanın ardından, hızlanırken motorun tüm ağırlığını sadece arka aksta olduğu ve kütle aktarımının heyecanıyla kullanılıyor!” diyorlar. Viraj alırken neredeyse uysal, dönüş başladığında hafif bir önden savrulma eğilimi ve ön aks kilitlendiğinde arka aks cömertçe ve kademeli olarak kayıyor. “Yol saatler sürse de, bu kadar yeter, dediğiniz anda yeniden ilk virajda tekrar keyif isteği uyandıran otomobillerden biri…” de diyorlar.

Bu ikonik Fransız, şimdilik tek bir premium spor modeli olsa da, iki yıl içinde tam elektrikli hızlı seçenekleriyle Renault’nun ‘halocar’ı olmaya devam edecek. 2025'te yeni elektrikli Renault 5’in daha sportif versiyonu A290 elektrikli hot hatch'i ve bir ‘crossover GT’yi de ekleyerek 10 yılın sonuna kadar 7 tam elektrikli modelle yelpazesini sonuna kadar açacak olan Alpine, sportif karakterini vurgulamak üzere Formula 1’den Dünya Dayanıklılık Şampiyonası'nın en üst sınıfı LMP2’de yarışmaya da başladı.  Bir butik spor otomobil üreticisi için çok maliyetli bu sorumluluk, aslında Alpine'ın tamamen elektrikli olması ve diğer yepyeni Alpine’ler için de promosyon olması…

Alpine DNA'sıyla güçlendirilmiş ve Alpine karakteri sürüş keyfi yaşatacak modellerle adeta bir rüya garajı, Renault’nun Clio ve Austral gibi diğer modellerindeki Esprit Alpine donanım paketlerine olan ilgiyi de arttıracak.

Yani; 1955'ten bu yana renkli geçmişinde ve A110 ile kanıtlanmış sportiflik birikimiyle marka elektriğe doğru ilerlerken, bundan böyle tüm yeni Alpine’ler, yarış dünyası ile yol otomobilleri özelliklerini bir araya getirecek, aerodinamik ve malzeme açısından teknolojinin en üst seviyesinde olacaklar. Yarış ekipleriyle geliştirilen teknik, elektrikli seçeneklere aktarılacak, motor sporları tutkunları ve özellikle de lüks ve konforu heyecan verici bir sürüş deneyimiyle yaşamaktan zevk alanların tercihi olmak istenecek.

Çevikliğini 320 mm diskli Brembo yüksek performans fren kaliperleri, karakterini işlemeli spor koltuklar ile koruyan, efsanevi Berlinette geleneğini sürdürebilen, orijinal Alpine heyecanının modern halini çift ıslak kavramalı Getrag yedi vitesli otomatik şanzımanla en yoğun şekilde yaşatan, şaşırtıcı bir çeviklik ve performans iddiasındaki A110’lar, belkide İngiliz sportif keyfine ulaşıyorlar. Ön ve arka çift salıncaklı suspansiyon sistemi ile performansa ve konfora dayalı Alman tarzı sürüş deneyimine odaklanıldığı da açıklanıyor.