Ekranın en romantikleri

Sevgililer Günü’nde evde program yapanlara dev hizmet: İçinizi ısıtacak çiftlerin sıradışı aşk hikayelerinden oluşan yapımları sizler için sıraladık.

Haber Merkezi |

Canan Demiray

Sevgililer günü yaklaşırken nereye baksanız süslemeden hediye alternatiflerine kalpler ortalıkta uçuşuyor. Ekran da dönem itibariyle  romantizme kayıtsız kalmıyor elbette. Sinema ve televizyonun unutulmaz aşklarını ve çiftlerini sevgililer günü yaklaşırken anmak istedik

Dans, müzik, gençlik ve hayaller

Deri ceketli asi duruşunun yanında duyarlı bir erkek olan Johnny ile utangaç ve neşe dolu Baby… Eleanor Bergstein’in kaleminden çıkan "Dirty Dancing"de Johnny sadece Baby’nin değil izleyen tüm kadınların ayaklarını yerden kesmiş olabilir. Film bir yaz aşkı olarak başlarken, zengin kız-fakir oğlan temasının ötesine efsane danslarıyla geçmiştir. Jennifer Grey ile efsane bir ikili olan Patrick Swayze "Time of My Life" şarkısı eşliğindeki danslarıyla romantik çiftler arasında her zaman hatırlanacaklardan.

Konu müzik ve unutulmaz danslarla dolu bir aşk hikayesi ise "Grease" ile 70’lere dönmeden olmaz. 1978 yılında çıkan film klasikleşmiş, Travolta ile Newton-John arasındaki uyum da filmin enerjisi de devam filmini getirmişti. Filmin sonunda unutulmaz bir çift olsalar da Danny’nin Sandy’i hak edip etmediği tartışılır. Genç kadının Danny’nin dikkatini çekmek için tüm görünüşünü değiştirip kişiliğinden ödün vermesini, Danny’nin de başta söylediği tüm yalanları hatırlatmak isterim. "You're the One That I Want" başta olmak üzere tüm şarkılarıyla en romantik müzikallerden bir haline geldiler.

Tutkulu bir caz piyanisti Seb ve bir rol kaparak Hollywood’un kapılarını aralamak için çabalayan Mia’nın aşkını izlediğimiz "La La Land", aldığı ödüller ve müzikleriyle akıllarda kalanlardan. Özgün müzikleri, Los Angeles’ın ışıltısına kuşbakışı bakarak yaptıkları dansları, Ryan Gosling ile Emma Stone'un müthiş kimyası filmi de çifti de unutulmazlar arasına katıyor. Hayattan farklı beklentileri ile birbirlerine besledikleri aşk arasında yaptıkları tercih belki mutlu son getirmiyor ama izleyicilere hem duygusal hem de görsel bir şölen sunuyor.

Zamanla evrim geçiren ilişkiler

"When Harry Met Sally", Billy Crystal ve Meg Ryan’ın unutulmaz oyunculukları, samimi diyaloglarıyla romantik film listelerinin hepsinde yere sahip. Rob Reiner’in yönettiği ve Nora Ephron'un cesur kaleminden çıkan hikaye, aşk, cinsellik, arkadaşlık ve ilişkilerin özüne odaklanıyor. Zıt karakterler olan Harry ve Sally’nin zaman içinde kendilerini keşfetme ve değişimlerine tanık olma fırsatı veren film NewYork’ta size keyifli bir tur da veriyor.  

Nicholas Sparks'ın duygusal romanından uyarlanan "The Notebook," savaşın gölgesinde geçen bir gençlik aşkı hikayesinin kahramanları Noah ve Allie ile bizleri tanıştırdı. Film, birbirini seven bu çiftin zaman ve mesafelerin koyduğu engelleri aşma çabalarını yıllar içinde gösterirken, sevgi ve fedakarlık temalarını da ustaca vurguluyor. Ryan Gosling ve Rachel McAdams'ın başrollerini paylaştığı film romantizm, dram ve nostaljinin muhteşem bir harmanı.

Yolculukla başlayan aşk hikayeleri ve uzun diyaloglar size göreyse  "Before Triology" serisinin ilk filmi "Before Sunrise" atlanmamalı. Budapeşte'den Viyana'ya giden bir trende tanışan Amerikalı turist Jesse ile Fransız öğrenci Celine’nin sohbetleri unutamayacakları bir günün başlangıcı oluyor. Bir sonraki sabah Amerika’ya uçacak olan Jesse, o vakte kadar Celine ile Viyana sokaklarında bir günü geçiriyor.  Filmin derin diyaloglarına  Viyana'nın büyüleyici atmosferinin eşlik ediyor. Ethan Hawke ve Julie Delpy'nin canlandırdığı Jesse ve Celine karakterleri, filmin basit ama güçlü anlatımıyla sıradan bir aşk hikayesini olağanüstü bir şekilde aktarıyor.  Richard Linklater’ın yarattığı filmin devamı Before Sunset ve Before Midnight da ilişkinin gelişimini görmek isteyenler için

Zihnim unutsa bile kalbim seni unutur mu?

"Eternal Sunshine of the Spotless Mind" filminin en unutulmaz sahnelerinden biri, Joel (Jim Carrey) ve Clementine'in (Kate Winslet) zihnindeki silinme süreci sırasında, Joel'ın zihnindeki anılarında Clementine ile yaşadığı evin plajındaki sahnedir. Joel, Clementine ile olan ilişkisinin güzel anılarını hatırlamaya başlar ve onunla yaşadığı anları yeniden keşfeder. Bu sahne, filmdeki duygusal derinliği ve karakterler arasındaki bağı vurgularken, Joel'ın Clementine'e olan duygularını yeniden keşfetmesini ve bu duyguların silinmesine direnmesini gösterir.

Charlie Kaufman imzası taşıyan "Eternal Sunshine of the Spotless Mind,"  insan zihninin karmaşıklığını, aşkın gücünü ve hatıraların önemini derinlemesine keşfetmek isteyenlere bir yolculuk niteliğinde. Zekice kurgulanmış bu sıradışı aşk hikayesinin kahramanları Joel ve Clementine, ilişkilerindeki çatışma ve hayalkırıklıklarından kurtulmak için birbirlerini hafızalarından sildirir. Aşkın doğasını ve insanın içsel arayışlarını ele alan film Jim Carrey ve Kate Winslet'in muhteşem performansları da zamansız ve unutulmaz yapımlar arasında.

Onlar ayrı dünyaların insanları

"Pretty Woman", ilk bakışta Los Angeles'ta bir hayat kadını ve zengin bir işadamının aşk hikayesi gibi basit bir konusu var gibi görünse de ikonik romantik filmler arasında sayılıyor. Filmin başarısında O koskocaman gülümsemesi, Cinderella vari kırmızı elbisesi ve beyaz saten eldivenleri ve ışıldayan performansıyla Julia Roberts’ın payı büyük. Ayrı dünyalara ait olan Vivian ve Edward bir hafta boyunca sevgili gibi yaşayıp ardından ayrı yollara gitmek üzere bir anlaşma yapsalar da ilişkileri önyargıları ve toplumsal beklentileri aşarak ikilinin gerçek bir bağ kurduğu gerçek bir ilişkiye dönüşür. Genç kadının kendi değerini keşfettiği, adamın ise kalbini açmaya karar vermesiyle gelen mutlu son, masallara inanmak isteyenlere göre.

Julia Roberts demişken, Londra’da mütevazi bir kitabevi sahibinin, Amerikalı ünlü bir oyuncuyla tesadüfen tanışması ve ardından yaşadığı aşk hikayesini konu alan Notting Hill de beklenmedik bir çifti doğurdu: Anna ve William.  Yine farklı dünyalar ve farklı sınıflar bir araya geliyor filmde ama sıcak diyaloglar, Grant ve Roberts’ın kimyası ve müzikleriyle çift de film de içinizi ısıtıyor.

Mutlu sonla bitmese de hep hatırlanacaklar

Astronomik bütçesi, müthiş sinematografisi, akıcı hikayesi ile  James Cameron’un olağanüstü bir iş çıkardığı Titanic tüm zamanların en önemli yapımlarından biri. Celine Dion’un "My Heart Will Go On" şarkısının tınısı kulaklarımızda bırakan filmdeki unutulmaz çift Jack ve Rose’u bizlere bıraktı. Farklı sınıflardan gelen genç ve hayat dolu Jack ve geleneklere karşı çıkan özgür ruhlu Rose’un aşkının sonu hüzünlü bitse de Kate Winslet ve Leonardo di Caprio’nun performansları akıllara kazındı. Bu arada Rose’un gemi battıktan sonra üzerine çıktığı ve bir çok izleyenin azıcık kayıp Jack’e de yer açsaydı diye düşündüğü tahta platform olarak gerçek Titanik gemisinden geriye kalan orijinal bir parça kullanılmış.

Aşkın, ölümün ötesine bile uzandığına şahit olduğumuz ‘Ghost’u ayrı dünyaların insanı listesine eklemeden olmaz. Hayalet olan Sam'in Molly'ye çömlek tekerleğinde ellerinin birleştiği yer filmin en ikonik sahnesi. Aşkın istemeden destekçisi olan Whoopi Goldberg’in canlandırdığı medyum Oda Mae Brown'u da unutmayalım. Filmle ilgili pek bilinmeyen bir not, Swayze’nin rolü Bruce Willis’e teklif edilince bir hayalet olarak filmde olmayı saçma bulmuş. Filmin başarısı belki de yıllar sonra onu Sixth Sense’te oynamaya yatkınlığının altında olabilir.

Bu hafta hangi yatırım aracı ne kazandırdı? Borsa, Dolar, Euro, altın... Borsada servet inşasının formülü uzun vadeli yatırım İtalyan Bakan duyurdu! Baykar Avrupalı savunma devi ile masaya oturuyor Yazar Selim İleri son yolculuğuna uğurlandı Yazar Selim İleri'ye veda! AKM'de tören düzenlendi Mersin'de DEM Partili Akdeniz Belediye Başkanı gözaltına alındı