Dersimiz: Dijital ebeveynliğe giriş
Dijital dünya çocuklarınız ile aranıza mı girdi? Öyleyse size güzel bir kitap önerim var: ‘Dijitale Kalpten Bağlı Aile’… Kitap, ebeveynlere çocukların dijital dünyada tutarlı, dengeli bir ilişki geliştirmelerine yardımcı olabilecek yol haritaları sunuyor. Üstelik eğlenceli ve zihinlerde kalıcı bir üslup ile kaleme alınmış…
Haber Merkezi |Gülseren ÜST POLAT
Dijitalleşen dünyada her alanda hızla dönüşüm yaşanırken özellikle anne babaların, çocukları için dijitalleşmeye adapte olması şart. İşte, Dijitale Kalpten Bağlı Aile kitabı da bu doğrultuda bilinçli ebeveynlere yol haritası sunan bir kitap. KTO Karatay Üniversitesi Yayınları’ndan çıkan kitabın editörlüğünü ve bölüm yazarlığını Dr. Nabat Garakhanova üstleniyor. Dr. Şeyda Toprak, Jenny Molendyk Divleli, Mustafa Savaşan, Ece Vahapoğlu, Pınar Erez gibi hem akademi hem de iş dünyasından pek çok isim de kitaba katkı sağlamış. Ayrıca, satışlardan elde edilen gelirle depremzede çocuklara masal kitapları alınacağını da hatırlatalım…
Kitapta neler mi var? Kitabın editörlüğünü ve bölüm yazarlığını yapan Dr. Nabat Garakhanova ile konuştuk…
Öncelikle bu kitap neden bilinçli ebeveynler için bir yol haritası? Ebeveynleri yolun sonunda nereye götürüyor?
Günümüzde çocuklar dijital dünyayla yoğun bir şekilde etkileşim halindeler ve teknolojik cihazlar artık hem çocuklar hem de ailelerin hayatında önemli bir yere sahip. Kitabımız, ebeveynlere çocukların dijital dünyada tutarlı, sağlıklı ve dengeli bir ilişki geliştirmelerine yardımcı olabilecek stratejiler, yani yol haritaları sunuyor. Kitap, ebeveynlere dijital teknolojinin çocukların duygusal, sosyal, fiziksel ve zihinsel sağlığı üzerindeki etkilerini anlatıyor. Aynı zamanda, dijital dünyanın avantajlarını ve dezavantajlarını ele alıyor ve ebeveynlere teknolojik cihazları çocuklarıyla nasıl kullanabileceklerine dair rehberlik ediyor. Ayrıca ebeveynlere dijital dünyada çocukların güvenliği ve gizliliği konusunda bilinçli olmalarını sağlayacak yöntemler de öneriyor. Ebeveynlere, çocukların teknolojik cihazları nasıl dengeli bir şekilde kullanabilecekleri, ekran süresini yönetme becerilerini nasıl geliştirebilecekleri ve dijital dengeyi nasıl sağlayabilecekleri konularında yardımcı oluyor. Sizin de sorduğunuz gibi yolun sonunda ebeveynlere ve çocuklara; sağlıklı dijital alışkanlıklar geliştirme, dijital dünya ile uyumlu bir ilişki kurma konularında karşılıklı destek oluyor ve dijital dünya hakkında rehberlik ediyor.
Bu dönemde dijital okuryazar olmak ebeveynler için neden önemli sizce?
Dijital okuryazarlık her şeyden önce, ebeveynlerin çocuklarına güvenli çevrim içi davranışlar, mahremiyet, güvenlik ve siber zorbalık gibi konularda rehberlik etmelerine ve çocuklarını yönlendirmelerine yardımcı olur. Aynı zamanda dijital okuryazarlık, ebeveynlere, çocuklarına ilişkin zaman kullanımı ve dijital içerik konusundaki sınırları, sınırlandırmaları öğretir ve bu sayede ebeveynler çocuklarına ekran yönetme becerisi kazandırır. Ebeveynler, çocuklarının en önemli rol modelleridir. Dijital okuryazarlık, ebeveynlerin kendi dijital davranışlarını değerlendirmeleri ve çocukları için olumlu örnek olmaları için farkındalık da oluşturur.
Dijital dünyada aile olmak ve dijital aile olmak… İki farklı kavramdan söz ediyorsunuz kitapta? Nedir farkları ve ideal olan?
‘Dijital dünyada aile olmak’ kavramı ile ailenin dijital dünya ile ilişkisini ve etkileşimini tanımlıyoruz. Bu kavram aslında, aile bireylerinin dijital dünyada birbirleriyle nasıl etkileşim içinde olduğunu ve bu etkileşimlerin ne kadar sıklık ya da süreyle gerçekleştirdiği gibi olguları içinde barındırıyor. Öte yandan, ‘dijital aile olmak’ kavramı ise aile üyelerinin dijital okuryazarlık becerilerine sahip olmalarını ifade eder. Bu kavram, aile bireylerinin dijital dünyada nasıl güvende olacaklarını, nasıl doğru bilgiye ulaşacaklarını, nasıl teknolojiyi doğru bir şekilde kullanacaklarının sorularına verilen cevapların toplamıdır.
Dijital dünya aile bağlarını kopartıyor mu sizce? Çünkü ailelerin en büyük şikayetleri teknolojik cihazlardan kafalarını kaldıramayan çocuklar.
Bu soruyu, iki açıdan da değerlendirelim. Yapılan çalışmalar, dijital dünyanın, aile bağlarını koparmak yerine, doğru kullanıldığında aileler arasındaki iletişimi artırdığını ortaya çıkarıyor. Burada sihirli kelime ‘doğru kullanmak’.
Dijital dünyadaki sosyal medya gibi bazı platformların, aile bağlarını zayıflatabildiği doğru olsa da bu durumun tamamen teknolojinin suçu olduğunu söylememiz mümkün değil. Aile bireyleri, sosyal medyada zaman harcayarak gerçek hayatta birbirleriyle iletişim kurmayı azaltabilirler. Bu nedenle aile bireylerinin sosyal medya kullanımın sürelerini sınırlamaları ve gerçek hayatta zaman geçirmeleri önemlidir. Sonuç olarak, teknolojik cihazlar aile bağlarını kopartmaz, ancak doğru kullanılmadığında iletişimi zayıflatabilir.
Peki, bu dijital dünyada özellikle ebeveynlerin kulağına küpe olacak en önemli beş tavsiyeniz ne olurdu desem…
Dijital dünyada ebeveynlerin kulağına küpe olacak beş tavsiyeyi şöyle sıralayabilirim:
İlk tavsiyem; çocuklarınızın internet kullanımına sınırlama getirin ve net kurallar koyun.
İkinci tavsiyem; çocuklarınızın telefon, tablet veya bilgisayarlarındaki faaliyetlerini izleyin ve gerekli durumlarda mutlaka müdahale edin. Üçüncüsü; çocuklarınızın, güçlü şifreler oluşturmaları ve şifrelerini kimseyle paylaşmamaları konusunda yardımcı ve yönlendirici olun. Sosyal medyanın olumsuz tesirleri, özellikle çocuklar üzerinde daha fazla etkilidir. Bu nedenle dördüncü tavsiyem; çocukların sosyal medya kullanımını denetleyin ve sosyal medya platformlarına hangi yaşta dahil olabileceklerini belirleyin. Aile bireyleri arasında mesafe varken, teknolojik cihazlar ve internet, aile üyelerinin birbirlerine daha yakın hissetmelerine de yardımcı olabilir. Bu nedenle son tavsiyem; teknolojiyi doğru şekilde kullanarak, ailenizle aranızdaki iletişimi arttırın olacaktır.
Kitap sadece ebeveynlere değil, aynı zamanda çocuklara da hitap ediyor sanırım. Bir de masal eki var… Bu masallar ne anlatıyor çocuklara?
‘Neci’nin Diji Maceraları’ kitabı, dijital dünya ile ilgili farkındalığı artırmak ve çocukları dijital dünyada daha güvenli ve verimli bir şekilde hareket etmeye teşvik etmek için yazıldı. Masal kitabında Neci ve Diji Misha’nın dijital dünyada karşılaştıkları zorluklar, riskler ve fırsatların ele alındığı maceralar anlatılıyor.
Aslında kitap, verdiği tüm faydalı bilgiler dışında güzel de bir amaca hizmet edecek. İlk baskı geliri depremzedelere gidecek.
Dr. Şeyda Toprak: Alfa kuşağı çocukları için dünyanın sınırı kalmadı
Kitabın bölüm yazarlarından biri olan Gelişim Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Şeyda Toprak, ‘Eyvah! Alfa Kuşağı Geliyor’ başlığı ile bir bölümü kaleme almış. Neden “eyvah” diyoruz? Alfa Kuşağı bizi, sizi neden korkutuyor? Neler getirecek başımıza bu kuşak? diye sormadan edemiyoruz. Toprak, “Eyvah!’ çünkü alfa kuşağı çocukları gelişmiş teknoloji sayesinde bilgiye hızla ulaşıyor ve buna hızlıca uyum sağlıyor. Bu çağın çocukları bilgiye kısa yoldan ulaşmak, rahatlamak, dinlenmek için dijital ekranları kullanıyorlar. Bu kuşak tek tip öğrenmeye yatkın, renkli ve dikkat çekici materyallere de oldukça ilgili. Alfa kuşağı çocukları için artık ‘dünyanın sınırları’ diye bir husus kalmadı.” diye yanıtlıyor bu sorumu.
Toprak’ın, ‘peki, nasıl anlayacağız bu kuşağı, nasıl yaklaşmalıyız onlara’ sorusuna yanıtı ise şöyle: “Alfa kuşağı ebeveynleri ceza yöntemine başvurmadan önce ödüllendirmeye başvurmalı. Çocuğunuza sarılmak, takdir etmek, küçük sürprizler yapmak, oyun oynamak, şakalaşmak gibi davranışlar onların kendilerini iyi hissetmelerini sağlar ve sevildiğini gören çocuk uyumlu olur. Alfa kuşağı çocukları teknoloji ile bize ‘anne’ demeden önce tanıştılar. Biz alfa kuşağı ebeveynleri çocuklarımızı en iyi tanıyan kişileriz. Aslında burada en önemli husus çocuklarımızla iletişim ve ilişki kurmayı kesmemeliyiz.”
Tüm bu dijital dünyada anne-baba ve çocuk ilişkisinin, birlikte sosyalleşmenin önemine de değiniyor Şeyda Toprak ve şunları söylüyor: “Çocuklarımızın ilk sosyalleştiği yer bizim yanımız yani aile. Bu anlamda anne-baba-çocuk ilişkisinin sağlam temellere oturtulması çocuklarımızın geleceğe güvenle bağlanabilmeleri için önemli. Geleceğe güvenle bağlanan yeni nesillere her zaman ihtiyacımız var. Her ne kadar cevrim içi kuşak oyun oynamıyor diye düşünsek de oyunun çocuğun ruhsal ve zihinsel gelişimine katkısı çok büyük. Çocuklarınızla oynayın, gülün, sarılın, sevdiğinizi söyleyin. Biz onların feneriyiz, biz ne kadar onları aydınlatabilirsek, onlar da o kadar aydın olacaklar. Okuyan, anlayan, üreten alfa kuşağı ebeveynleri olmak, gelecek alfa kuşağı ebeveynlerinin haritası olacaktır.”