“Cesaretimi Cumhuriyetten aldım”

Ünlü Modacı Özgür Masur, Cumhuriyetin 100. yılını, Anadolu’nun eşsiz entelektüel mirasının mimarı kadınlardan ilham aldığı yeni ANATOLIA by ÖZGÜR MASUR koleksiyonuyla kutluyor. Ülkemiz topraklarına saygı duruşu niteliğinde hazırlanan, 100 parçadan oluşan koleksiyonun yolculuğunu dinlemek için Masur ile bir araya geldik.

Haber Merkezi |

HELİN KAYA

Cumhuriyetimizin 100. yılında çok özel bir koleksiyonla karşımızdasınız. Bize koleksiyonun hazırlık sürecinden bahseder misiniz?

Bu koleksiyon, ilk imza koleksiyonum olan Bizans’tan sonra ikinci imza koleksiyonum. Bizans koleksiyonu dikim aşamasına girdiğinde Anatolia kafamda yavaş yavaş oluşmaya başlamıştı. Bizans’taki Roma’nın İslamiyet ile olan ilişkisini Anadolu’daki İslamiyet keşfi ile birleştirdiğim zaman aslında koleksiyon gerçekleşmeye başladı. Bu koleksiyonun uzun zaman alacağının farkındaydım ve bunun Cumhuriyetin 100. yılına özel bir Anadolu koleksiyonunu anlatmasını istedim. Ve böylece tüm süreç 100. yıla özel bir şova dönüştü. Geçmişten ilham almak her zaman yaptığım bir şey değil benim. Anadolu’ya ve Cumhuriyet’e adadığım koleksiyon benim için topraklarımızı keşfetmenin verdiği meraktan doğdu. Çünkü her zaman dünyaya Batılı yönlerimizi göstermenin, evrensel bir dilimiz olduğunu göstermenin gayreti içinde olduğumuzu düşünüyorum. Kendi değerini özümsemek ve çözmek bence çok daha değerli. Bu koleksiyonu hayatımın bir noktasında yapmak istiyordum ama ne zaman olacağı konusunda net bir fikrim yoktu şu anki zamanlamanın çok doğru olduğunu düşünüyorum. Bunu yapabilmek zaman ve tecrübe isteyen bir şeydi hep bir araştırma içerisinde olmanız, yaptığınız işi tanımanız çok önemli. Dolayısıyla tamamen sıkışmış bir birikimi açığa çıkardığımı söyleyebilirim.

Tüm Anadolu coğrafyasını içine alan bir koleksiyondan mı söz ediyoruz?

Koleksiyon Anadolu’dan geçmiş tüm medeniyetleri içerisine alıyor. Anadolu derken sadece Kars ve Edirne arasındaki topraklardan bahsetmiyorum, geçmişin birikiminden gelen o büyük Mezopotamya’dan bahsediyorum. Koleksiyonu bu topraklardan geçmiş bütün medeniyetlerin hikayeleri, bıraktığı izleri, sanat örneklerini aklınıza gelebilecek ne varsa bölüm bölüm birbirleriyle harmanlayarak hazırladım. Anatolia ile kadınlarımızı onurlandıran bir koleksiyon ortaya koymaya ve bu topraklarda gizlenen hikayeleri kadının perspektifinden anlatmaya özen gösterdim. Bu topraklardaki her birey gibi bunu yaparken ben de cesaretimi Cumhuriyetimizden aldım. İşte bu yüzden sadece yüz yıllık değil, yüz parçalık bir hikâyeye dönüştü. Ben koşullar ne olursa olsun kadının gücünü kutlamaktan vazgeçmeyeceğim, çünkü Cumhuriyet sınırsız, sonsuz ve koşulsuz düşünmeyi beraberinde getirir.

Koleksiyon için üç yıllık bir araştırma sürecinden geçtiğinizi biliyoruz. Üretiminize yönelik keşiflerde sizi neler besledi?

Tasarım ekibiyle birlikte depremden önce birlikte Güneydoğu Anadolu turu yapmıştık. Pandemi döneminde ben zaten büyük bir arşiv ve araştırma içerisindeydim bilgileri toplamaya başlamıştım. Bu noktaya gelene kadar çizim aşamalarında yüzlerce eskiz çöpe atıldı, sonuca ulaşana kadar kendi içinde evrimleşen bir yolculuk oldu. Tüm bilgi birikimini çağdaş bir anlatım diline dökmek istiyordum. Koleksiyonda Anadolu’nun analitik, biçimsel ve şekilsel formlarından çok daha duygusal ve her insanın kendinden bir parça bulabilmesini önemsedim. Müziğiyle, işlemesiyle, rengiyle bütün mezhepleri hemen hemen incelediğim, kültürel ögelerini kendilerine mal etmiş coğrafyaları başka topraklarla buluşturarak koleksiyonu 100 parçadan oluşan bir matematiğe dönüştürdüm. Hikayeleri olan duyguları irdelemek bende daha büyük bir yaratıcılık uyandırıyor. Örneğin Gaziantep’teki el dokumalarını, kumaşları birebir görmek ya da Hatay’daki mozaikleri birebir hissetmek büyük ilham kaynağı. Her şeyden önce Anadolu kadınının el emeklerini keşfettik. Hemen hemen her evde bir iğne oyası yapılıyor, bu bence çok kıymetli. Kitaplarda veya araştırdığınız yerlerde bilgiye bir yere kadar ulaşabiliyorsunuz ama kendiniz o coğrafya ile tanıştığınızda inanılmaz bir Ar-Ge ile karşılaşıyorsunuz. Koleksiyonda özellikle dantel oyalarını fazlasıyla işledim, herkesin çocukluğunda gözüne ilişmiş tel kırmayı Bartın’daki atölyelerde yaptırdık. Tüm bu süreç benim için çok özel.

Anadolu kadınından aldığınız ilham çok kıymetli, her bir işleme detayı toplumsal hikayeler ile bağdaşıyor. Bunun sizin için önemi nedir?

Kadına yönelik baskı dünyanın her yerinde var ama Anadolu’daki baskı tanımı çok daha farklı bence. Koleksiyonda hepsi kendine yer buluyor. Örneğin gerdek konusu, namus cinayetine kurban gitmiş kadınlar, töresel şiddet tasarımlarla gün yüzüne çıkıyor. Koleksiyondaki bu 100 parçada ilk önce enerjisi yüksek parçalar ortaya çıkarken sonlara doğru asıl hikâyeyi anlamaya başlıyorsunuz.

Koleksiyonda hangi detaylar ön planda?

İğne, boncuk oyaları ve dantel koleksiyonda oldukça fazla. Tamamen kilim desenlerimizin olduğu ya da yorgan desenlerimizin üç boyutlu boncuklar işlenerek oluşturulmuş olan pırıltılı kumaşlar var. Çinilerimizi camdan elbiseler haline dönüştürdük. Tığ oyalarıyla yapılmış yelek ve hırkalar var koleksiyonda. Erkeklerin kullandığı kuşak bağlamayı kadınlarımıza uyarlayarak kullandık. Sarık ve fesleri de aynı şekilde… Dolayısıyla koleksiyonda pek çok hikâye var.

Genel olarak tasarımlarınızın nasıl bir DNA’sı var?

Ben Özgür Masur’un o star enerjisi yüksek kadın figüründen asla vazgeçmiyorum, tüm hikayeleri onun üzerine yazıyorum. Ondan vazgeçtiğim zaman başka bir markayı temsil ediyormuşum gibi geliyor. O profilimin üzerine yazmış olduğum hikayelerde yine aynı enerjiyi ve starlığı hissediyorsunuz. Bu koleksiyonunda dilini daha duygusal enerjilerle yansıtmaya çalıştım ama bu beni Özgür Masur’un ışıltılı dünyasından uzaklaştırmadı yine.

Simpsonlar ABD’deki büyük yangını 20 yıl önceden nasıl bildi? Borsada servet inşasının formülü uzun vadeli yatırım TFF'den harcama limitleri kararı: Yüzde 30'luk pay iptal edildi Hiç gitmediği kasabaya 10 milyon euro miras bıraktı Yalancı bahar bitti, İstanbul'a kar yağacak mı? Uzmanı yanıt verdi İthal bir alkol grubuna zam geldi