Büyük temalarda küçük insan hikayeleri yakalıyorum
‘Sons Of Anarchy’ dizisiyle dünyaya açılan Amerikalı halk ozanı The White Buffalo Hafta’ya konuştu.
Haber Merkezi |ECE ULUSUM
Jake Smith sahne adıyla The White Buffalo’yu benim de olduğu gibi çoğu müzikseverin hayatına Sons Of Anarchy dizisindeki efsane şarkılarıyla girdi. Bugün sesi ve şarkılarındaki anlatıcı yetenekleri sayesinde Amerikan Halk Ozanlığı geleneğinin önemli isimlerinden biri oldu. The White Buffalo, Epifoni organizasyonu ve % 100 Müzik desteğiyle bu hafta Ankara ve İstanbul’da mini bir turne yaptı. Yoğun ilgi gören konserleri sırasında müzisyenle kısa sohbet etme imkanı yakaladık.
Bu yıl Story ve Cursive teklilerini, ayrıca şarkılarınızın canlı kayıtlarını yayınladınız. Neden canlı kayıtları yayınlamak istediniz?
100’den fazla şarkı ve 20 yılı aşkın bir süreden sonra bir canlı albüm yapmanın doğru zaman olduğunu hissettim. Canlı performanstaki tutku ve duygular stüdyoda tekrarlanamaz bir şey. Bu kayıtlar, güçlü ve ham bir şekilde yeni hayatlar kazanıyor. Sahneden seyirciye ve tekrar sahneye dönen o enerji döngüsü gerçekten büyülü bir şey. Yılın geri kalanı boyunca her Cuma daha önce yayınlanmamış canlı versiyonlar sunmayı planlıyoruz.
Wish It Was True gibi şarkılarda, özellikle savaş ve militarizm konularında, Amerika’nın sosyal ve politik dinamiklerine güçlü eleştiriler var. Dünyada aşırı sağ siyasi görüşlerin yükselmesi ve Trump’ın damgasını vurduğu bir dönem yaşanırken, tüm bunlar sizi nasıl etkiledi?
Açıkçası, politik olarak çok bilinçli kişi değilim. Amerika’daki haberler çok gündem odaklı görünüyor ve gerçeği gösterilenden ayırt etmek zor. Politika genellikle gerçeğin değil, gösterişin peşinde. Ülkemizdeki derin ayrılık çok gerçek, ama ben genellikle çevremdeki şeylere ve kontrol edebileceğim, etkileyebileceğim şeylere odaklanıyorum. Savaşa her zaman askerlerin bakış açısından ve insan düzeyinde baktım. Büyük temalarda küçük insan hikayeleri yakalıyorum.
Müziğinizin artık sadece fiziksel albümlerle değil, dijital platformlardaki çalma listeleri aracılığıyla da keşfedilmesi yaygın. Dijital çağda bir sanatçı olarak albüm konseptini nasıl savunuyorsunuz?
Son stüdyo albümüm Year of the Dark Horse'ta, albümün bir bütün olarak dinlenmesi için neredeyse aşırıya kaçarak bir çaba gösterdim. Her şarkının bir sonrakine geçtiği bir kulaklık albümü yapmak istedim. Her şarkının anlamlı ve amaçlı olması fikri benim için albüm yapmanın her zaman hayati bir parçası oldu. Fakat çoğu insanın müzik ve medyayı bugün kısa biçimlerde, küçük el cihazlarında tüketmesi, zihinlerimiz üzerinde hızlı bir etki yaratıyor.
Sons of Anarchy’de şiddet, ihanet ve dostluk gibi ağır temalarla iç içe. Bu temaları müziğinize dahil etmek zor muydu?
Dizideki şarkılarımın çoğu dizi için yazılmamış kompozisyonlardı. Bana birkaç cover şarkıda vokal yapmam için çağırdılar ve Come Join the Murder dizinin yaratıcısı/yazarı ve müzik sorumlusuyla aramızda bir iş birliği oldu. Bunun dışında, hepsi kendi amaçlarım için bağımsız olarak yapılmıştı.
Bunca yıl sonra hala şarkılarınızda kendinizi keşfettiğiniz yeni yönler buluyor musunuz?
Bu son canlı albümüm A Freight Train Through the Night için şarkı seçerken, eski şarkılarımdan bir sürü dinledim. Bazılarının ağırlığıyla biraz duygusallaştım. Yazıdaki gibi yaşamın her aşamasında her zaman yeni zorluklar ve engeller vardır. Şeyler daha hafifleşmez. Amaç ve varoluşun büyük soruları daha da belirgin hale gelir.