“Bize ayrılan sınırlı süreye çok şey sığdırmak istiyorum”
Divan Genel Müdürü Murat Tomruk tam bir gezgin. Seyahat etmenin en büyük tutkusu olduğunu söyleyen Tomruk'un bir başka vazgeçilmezi ise fotoğraf çekmek. Öyle ki, her seyahatinde hiç eksilmeyen bir heyecanla, daha iyi bir karenin peşine düşüyor…
Haber Merkezi |İŞ DIŞI – FATOŞ BOZKUŞ
Johann Wolfgang von Goethe, “Seyahat etmek, yaşamak için bir yol ve dünyayı anlamak için bir fırsattır” demiş. Koç Grubu şirketlerinden biri olan ve otel, restoran, pastane zinciriyle hizmet veren Divan Grubu'nun genel müdürü Murat Tomruk tam da böyle düşünen bir iş insanı.
Dünyayı keşfetme arzusu lise yıllarında başlayan ve tek başına ilk yurt dışı seyahatine daha 16 yaşındayken çıkan Tomruk, “Hayat bize verilmiş bir armağan. Belli bir süremiz var bu dünyada. O sürenin hakkını vermek istiyorum. Bunun için de dünyayı keşfetmek lazım” diyor.
Aslında o, dünyayı bu seyahatlerle sadece keşfetmekle kalmıyor, büyük bir tutkuyla fotoğraf da çekiyor. Gittiği ülkelerdeki deneyimlerini bu şekilde kayıt altına alıyor ve her seyahatinde hiç eksilmeyen bir heyecanla daha iyi fotoğrafın peşine düşüyor.
İki kızı olan ve ailesiyle vakit geçirmekten büyük keyif aldığını ifade eden Murat Tomruk'la biraz kariyer çokça da iş dışı hayatını konuştuk.
Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
Ben memur bir ailenin çocuğuyum. Bebek'te doğup büyüdüm. Galatasaray Lisesi'nde okudum. Evim uzak olmamasına rağmen yatılı okumayı tercih ettim. Seyahat etmek küçük yaşlardan beri tutkum. 16 yaşından itibaren tak başına yurt dışı seyahatlere çıktım. New York ve Paris'e gittim.
Erken yaşta gerçekleştirdiğiniz bu seyahatler hayatınızı nasıl etkiledi?
Amerika seyahatlerim sonrasında oradaki fırsatları görerek bu ülkede üniversite okumayı tercih ettim. Ailem bütün birikimini harcayarak beni okula gönderdi. Derslerim çok iyi olduğu için ikinci yıldan sonra burs aldım. Hatta 19 yaşında asistan olarak derse girmeye başladım. Üniversiteyi birincilikle bitirdikten sonra orada master da yaptım. Hatta iki yıllık masterı bir senede bitirdim.
Amerika’da hem özel sektörde hem de akademik hayattaki iş fırsatlarını neden değerlendirmediniz?
Ben mezun olduktan sonra çok teklif geldi. Ama ülkeme, aileme, şu anda eşim olan sevdiğime bağlılığım vardı. O zaman bunu tercih etmedim. Türkiye'ye gelir gelmez de bugün Koç Sistem olan Koç Unisys'ta işe girdim.
Eğitim hayatınız buradan bitmemiş sanırım değil mi?
Evet. Koç Sistem'de çalışırken Koç Üniversitesi'nden Executive MBA yaptım. İlk mezunlarındanım, hatta orayı da birincilikle bitirdim. Koç Sistem'de Endüstri ve Ticari Sektörden Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevinin ardından Koç Bilgi Grubu'nun Pazarlama Direktörlüğü görevini yürüttüm. Sonra Koç Holding Stratejik Planlama Koordinatörü olarak görev yaptım.
35 senedir Koç Grubu'nda çalışmışsınız. Başka yerde çalışmayı düşünmediniz mi?
Ben insanın kariyerini zenginleştirme ve yönetme zorunluluğu olduğunu düşünüyorum. 35 sene Koç Grubu şirketlerinde çalışsam da farklı alanlarda farklı görevlerde yer aldım. Koç, bu anlamda büyük bir deniz.
Yoğun iş hayatınız içinde ailenize yeterince zaman ayırabildiniz mi?
Ben dengenin önemine inanıyorum. İki kızım var. Bu süreçte aileme zaman ayırdım. Ben huzurlu bir ev hayatının iş hayatında önemli olduğunu düşünüyorum.
Kızlarımın biri 30, diğeri 27 yaşında. Erken yaşta çocuk sahibi olduğumuz için arkadaş gibiyiz. Şimdi de fırsat buldukça bir araya geliriz. Bugüne kadar pek çok güzel seyahatler yaptık, yeni ülkeler keşfettik. Toksana seyahatimiz ve İspanya ile Fransa arasını gezdiğimiz seyahatimiz en keyiflilerindendi.
Turizm sektöründeki deneyiminizle, bu seyahatleri en ince ayrıntısına kadar planlıyorsunuzdur sanırım?
Aslında bu sektörde çalışmadan önce de böyleydi. Arkadaş grubuyla yaptığımız seyahatlerin organizasyonunu da bana bırakıyorlar. Hatta Tomruk's Travel diye bir grubumuz var. Kalabalık gruplarda seyahat planlamak zordur. Herkesi memnun edecek programlar yapmak önemlidir.
Ben seyahat etmeyi çok sevdiğim için keyifle yapıyorum. Güzel bir dünyada yaşıyoruz.
Setur ve Divan görevlerinizin seyahat planlarına etkisi oldu mu?
Olmaz mı? En üst düzeyde hizmet verme refleksimiz bende de o beklentiyi oluşturdu. Seyahat planlama konusunda kendimi geliştirdim.
Sizin bir başka tutkunuz da fotoğraf çekmek değil mi?
Evet, fotoğraf makinem vardı. Dayım evinde fotoğraf basardı.16 yaşındayken dayımın eski Agrandizörünü bana vermesiyle başladım fotoğraf çekmeye. Odamda bir karanlık oda oluşturdum ve kendi fotoğraflarımı kendim basmaya başladım. Benim büyük bir fotoğraf arşivim var. Kodlu ve numaralıdır bütün fotoğraflar. Seyahatler 200'le başlar, şehre göre ayrı ayrıdır.
Sanırım sergi de düzenlediniz?
İki sergi düzenledim. Teveccüh de gösterildi fotoğraflara. Bugüne kadar 100-120 tane fotoğrafım alıcı buldu. Herhangi bir kişinin o fotoğrafı alıp kendi evinin bir köşesine koyması da benim için büyük bir haz. Kısacası çeşitli evlerde eserlerimiz var.
Nasıl fotoğraflar çekmeyi seviyorsunuz?
Fark peşinde koşuyorum. En bilindik şeyi farklı çekebilmek için çaba harcıyorum. Ülkemiz ve İstanbul bu konuda çok bonkör. Bazı seyahatlere fotoğraf çekmek için gittiğim çok oldu. Önce hayal ediyorum ve fotoğraf avı yapıyorum. Fotoğrafçılığı iş hayatıyla benzetiyorum. İş hayatında da fotoğrafçılıkta olduğu gibi planlama ve sabır var.
GÖRDÜĞÜM YERLERE YENİDEN GİTMEK İSTİYORUM
Bir emeklilik hayaliniz var mı?
Keşif. Gidemediğim yerler var. İzlanda'yı görmek istiyorum örneğin. Ayrıca gördüğüm yerleri bir de bu yaşımda yeniden görme arzum var. Mesela Küba'ya gittim ama ne o eski Küba ne ben eski benim. Bize ayrılan sınırlı süreye çok şey sığdırmak ama keyfini de çıkarmak istiyorum.
“Hayat bize verilmiş bir armağan. Belli bir süremiz var bu dünyada. O sürenin hakkını vermek istiyorum. Bunun için de dünyayı keşfetmek lazım.” MURAT TOMRUK