“Birlikteyiz ve dayanışıyoruz”
Kadınların karşılaştıkları güçlükleri görünür kılan iş birliklerini teşvik etmeyi hedefleyen WOW Dünya Kadınlar Festivali İstanbul’da üçüncü kez gerçekleşiyor. Eşitliği, kültür ve sanat alanında ele alan festivali WOW İstanbul Küratörü ve British Council Sanat Direktörü Esra A. Aysun anlattı.
Haber Merkezi |HELİN KAYA
Gerçekleştirdiği etkinliklerle dünya çapında ses getiren WOW Dünya Kadınlar Festivali, bu sene Birleşik Krallık Ankara Büyükelçiliği’nin yürüttüğü Kadın ve Kız Çocuklarını Güçlendirme Stratejisinin uygulanmasına destek olmak ve Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamak amacıyla gerçekleşiyor. İstanbul’da üçüncü kez kapılarını açacak festival, 2-3 Mart tarihlerinde Beykoz Kundura’da düzenlenecek. WOW İstanbul Küratörü ve British Council Sanat Direktörü Esra A. Aysun, “Felaketler çağında çözümler üreten kadınları sahneye çıkarıyoruz” dediği festivalin detaylarını Hafta’ya anlattı.
WOW Dünya Kadınlar Festivali’nin nasıl hayat geçirildiğinden bahseder misiniz?
Bu Festival Londra, Birleşik Krallık çıkışı bir festival ve British Council da global destekçilerinden biri. Biz WOW İstanbul'u British Council’ın kültürde kadın gücü programı başlığı altında toplumsal cinsiyet eşitliğine kültür ve sanat aracılığıyla destek olmak misyonuyla hayata geçirdik. Bu programla da amacımız, kadınları ve kız çocuklarını kültür ve sanat alanı profesyonelleriyle birlikte desteklemek. Ayrıca bu seneye özel olarak Birleşik Krallık Ankara Büyükelçiliği’nin yürüttüğü Kadın ve Kız Çocuklarını Güçlendirme Stratejisinin uygulanmasına destek olmak ve Uluslararası Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamak amacıyla Birleşik Krallık Ankara Büyükelçiliği tarafından da destekleniyoruz.
Ne tür çözümleri görünür kılmayı hedefliyorsunuz?
WOW İstanbul festivallerin doğasına uygun olarak bir kutlama etkinliği. Konuşmacıları, sanatçıları, mentorları, sivil toplum uzmanlarını ve sanatçıları izleyicilerle bir araya getirerek kültür ve sanat alanında toplumsal cinsiyet eşitliğini gündeme taşımayı hedefliyor. Biz WOW İstanbul'u sivil alan ve yaratıcı alanları bir araya getirdiği için çok seviyoruz. Seyirciyi de izleyici koltuğundan kaldırıp katılımcı olmaya teşvik eden bir metodolojisi var. Bu çerçevede mentorluk görüşmeleri, konuşmalar, atölyeler, müzik dinletileri, dans gösterileri, hareket atölyeleri ya da sivil alan dediğimiz, festival pazarında birçok sivil toplum kuruluşunun kendini tanıttığı alanları yaratıyoruz. Festivalin ana mottosu ‘birlikteyiz.’ Birlikteyiz ve dayanışıyoruz diyoruz. Kız çocuklarının ve kadın bireylerin hikayelerini dinleyecek bir platform oluşturuyoruz. Konuşacak, dinleyecek ve paylaşacak çok konumuz var. Bu sene özellikle geçtiğimiz yıl yaşadığımız korkunç depremin izlerini görüyoruz festivalde. Felaketler çağında çözümler üreten kadınları sahneye çıkarıyoruz.
Festival, sanatın toplumsal cinsiyet eşitliği algısı üzerinde odaklanıyor…
Evet, festival tam da bu etkiyi görünür kılmak için hayatımızda. Sanat, toplumu derinden etkileyen meselelerde özel bir diyalog sağlıyor.
Sanatçının toplumla kendi kişisel hikayesi üzerinden kurduğu ilişki ve kendi hikayesini izleyicisine samimiyetle aktarabilmek gücü bence bunda en büyük etki. Çünkü hepimiz aslında sanat eseriyle birlikte sanatçıya hayran oluyoruz. Sanatçının sesi bizim sesimiz olabiliyor, bu müthiş bir güç. Festivaldeki amacımız hem katılımcılar hem de izleyiciler ile işte bu samimi bağı yakalayabilmek... Biz bunu festivalin içeriğini oluşturduğumuz danışmanlarımız, sanatçılarımız ve sivil toplum profesyonelleri ile direkt bir diyalog kurarak yapıyoruz. Ve en önemlisi bu diyaloğu festivalde çok farklı kesimleri bir araya getirmek üzere inşa ediyoruz.
Tek tip bir toplum değiliz. Biz festivalde de bu çeşitliliği, bu kapsayıcılıkta bu çerçevede vermek istiyoruz. Çünkü günün sonunda inanın festivalde aldığımız her nefes birlikte ve aynı amaç uğruna… Haklarımız, özgürlüklerimiz, adil yaşam için bütün bu mücadele. Sanat aracılığıyla bu bir araya gelmeyi çok önemsiyor.
Program içeriği konusunda hangi maddelerin üzerinde sıkça durdunuz?
Hiçbir zaman tek bir temaya odaklanmadık. Korkarım ülkemizde odaklanma lüksümüz yok. Biz başından beri kapsayıcılık ilkemizi öne koyarak tek bir slogan ile ilerledik, ‘birlikteyiz’ dedik. Bu birlikteliği öncelikle farklı kesimlerden kadınları bir araya getirerek oluşturmak üzere çalışıyoruz. Bu sene de bu ilkemizde ilerledik. Genel olarak özetleyebileceğim odaklar bu sene spordaki önyargıları ters yüz etme, felaketler çağında dayanışma, her türlü muhafazakar yaklaşımla ısrarla oluşturulan yeni mücadele yöntemleri, erişilebilirliği mümkün kılmak, bilinmeyeni duyurmak, hayalleri gerçek kılmak ve sesini duyurmak, birlikte hareket etmek olur.
Ve elbette festivali birlikte hayata geçirdiğimiz ev sahibimiz Beykoz Kundura’nın ailemize katılması ile başka bir mutluluk yaşadık. Bu festival için çok değerli. Beykoz Kundura'nın programın bir parçası olması gene danışma kuruluna katılan bizlerle birlikte programlamaya emek veren Beykoz Kundura’nın sanat direktörü Buse Yıldırım sayesinde oldu. Kundura Hafıza Atölyeleri ve turları ile mekanımız festivalin yaşayan, katkı sunan bir paydaşı olacak. Ve Beykoz Kundura’nın epey bir zamandır sürdürmekte olduğu sessiz film programlaması da Kundura Sinema ile Pazar sabahımıza gene bir hafıza odağını getirecek. İngiltere’deki sessiz film tarihinin unutturulmuş sinemacı kadınlarını izleyeceğiz.
Katılımcılar festivalde ne tür programlarla bir araya gelecek?
Festivalimiz iki güne yayılıyor. Festivali birlikte açılış konuşmaları ve sohbetleriyle açacağız. Nihan Cabbaroğlu’nun Ebru Köksal ile yapacağı Sporda Kadın konuşması ile dinamik bir ruhla başlayacağız festivale. Mentorluklar bu sene Türkiye'den Ses Eşitlik ve Dayanışma Derneği ve Standard Chartered’ın değerli katkıları ve oradan gelecek uzmanlarla yapıyoruz. Birleşik Krallık'tan ve dünyanın çeşitli yerlerinden çok değerli konuşmacılarımız da bu arada hızlı mentorluklar de yer alacaklar elbette. WOW Rio’nun yürütücülerinden akademisyen Renata Peppl bizlerle olacak gene danışma kurulu üyemiz Asena Günal ile bir Büyük Fikirler sohbetinde. Yine WOW Büyük Fikirlerde başka bir danışma üyemiz gazeteci, insan hakları aktivisti Nurcan Baysal'ın moderatörlüğünde ‘Felaketler Çağında Kadın Dayanışması’ örneklerini dinleyeceğiz. Ama elbet de sadece konuşmuyoruz festivalimizde. Katılımcılarımız, hip hop öğrenip daha sonra da ‘kapışma’ dediğimiz dans yarışmasında hünerlerini sergileyebilecekler. Ve bir arada olup Networking yapabileceğimiz, diğer kişilerle tanışabileceğimiz alanımız da ‘sivil alan.’ Sivil alanda birbirinden değerli STK’larla tanışıp çalışmalarını öğrenebilir, destek olabilirsiniz. Hem sadece İstanbul'dan değil Hatay ve Diyarbakır’dan kadın kooperatifleri de bizlerle birlikte olacak ve gene bu seneye özel belki biraz sporu ve futbolun altını çizeceğimiz için de Kızlar Sahada yine bu sivil alanın bir parçası olacak kurumlardan biri. Herkesi birlik olmaya bekliyoruz.