Bir Maestro’nun doğuşu
Venedik Film Festivali’nde ilk gösterimi yapılan ‘Maestro’ 20 Aralık itibariyle Netflix’te yayında... Teknik açıdan da oyunculuk açısından da göz kamaştırıcı bu yapımı mercek altına aldık…
Haber Merkezi |Canan Demiray
Yıl bitmek üzereyken Hollywood’un son biyografik filmi, hem de en etkileyicisi izleyiciyle buluşuyor. Maestro, genç yaşta New York Filarmoni Orkestrası'nın başına geçen ünlü besteci ve şef Leonard Bernstein‘ın hayatını konu alıyor. Oyuncu ve yönetmen Bradley Cooper’ın Bernstein’i canlandırdığı filmin odak noktası eşi Felicia Montealegre ile yaklaşık 30 yıl süren inişli çıkışlı ilişkisi ve başarılı kariyeri.
Film, Leonard Bernstein'i yaşlı olarak gördüğümüz, gençlik günlerini anımsadığı bir ile açılıyor. Orkestra şefi Bruno Walter'ın rahatsızlanması üzerine gelen telefon, Bernstein’in canlı olarak radyoda yayınlanacak Carnegie Hall konserine çıkmak üzere görevlendiriyor. 25 yaşında yakaladığı bu kaderini değiştiren fırsat, onun parlak kariyerinin kilit taşı haline geliyor. Siyah beyaz başlayan film, size 1943’ten itibaren Bernstein’in hayatının yaklaşık 40 yıllık dönemini gösteriyor. Hikayedeki dönem geçişlerinde hiç tarih verilmese de sanat tasarımı ve sinematografisi ile siyah beyazdan renkliye geçişiyle kendini farklılaştırıyor.
"Bu çağda istediğimiz kadar özgür olabiliriz "
Leonard yani Lenny'nin eşi olacak aktris Felicia ile tanıştığı ana tanıklık ediyoruz. Aralarında hissedilir bir kimya olduğu doğru, ilk bakışta aşk, ancak bu ilişkilerinin mükemmel gitmesine yetmiyor. İlişkileri evlendikten sonraki yıllar içinde karmaşık bir hal alıyor. Felicia "Senin kim olduğunu biliyorum" dese de, Lenny’nin eşcinsel oluşu ve Felicia’nın bunu kabullenip, gölgesinde yaşamayı kabul etmesi kolay bir durum değil. İlişkilerindeki sevgi ve samimiyet de, yıllar içinde sahip oldukları üç çocuk da tartışmaları da şiddetini de önleyemiyor. Çiftin ilişkisi diyalogların yanı sıra görsel olarak da oldukça etkileyici ele alınmış. İkili bir dönem ayrı olsa da Felicia’nın hastalığı ikisini yeniden bir araya getiriyor.
Sanatçıların iç dünyası kimi zaman anlaşılması zor, ekrana taşınırken de en çok anlatılmaya çalışılan yanları oluyor. Maestro’da Lenny’nin huzursuzluğu, kendi bulabilme konusundaki arayışını izliyoruz. Aşk hayatında fırtınalar yaratsa da sanatçı kimliği onu kariyerinde hep ileriye ve başarıya taşıyor.
Dünyanın her yerinde konserler vermesi, filarmoninin başında olması, ürettiği bale ve senfonilerin yanı sıra Bernstein’in unutulmaz müzikal West Side Story’nin de yaratıcısı olduğunu hatırlatmak isterim.
Müzik onun tutkusu
Bradley Cooper, hem başrolünü Lady Gaga ile paylaştığı hem de yönettiği müthiş film ‘A Star is Born’ için altı ay boyunca gitar ve piyano dersi almıştı. Klasik müzik eğitimli bir sanatçı olmasının işini kolaylaştırdığı gerçek. Geçmişte edindiği kontrbas çalma, şan dersleri ve orkestra yönetimi üzerine tecrübe Maestro için de iyi bir temel oluşturuyor. Cooper, CBS'te geçtiğimiz yıl ‘The Late Show with Stephen Colbert’ programına konuk olduğunda, 8 yaşındayken Noel Baba’dan orkestra şefi batonu istediğini söyleyerek bu tutkusunun çocukluğuna kadar uzandığını dile getirmişti. Steven Spielberg aslında bu filmi yönetmenin peşinde olan yönetmenken, Cooper ona ‘A Star is Born’u izlettikten sonra yönetmen oldukça etkilenmiş ve sonra Cooper'a yaklaşıp, “Sen Maestro'yu yönetiyorsun" demiş. Teknik açıdan da oyunculuk açısından da göz kamaştırıcı filmi 20 Aralık itibariyle Netflix’te izlemenizi tavsiye ederim.
Ödül avcısı olacak
Maestro’yu yönetmek ve başrolünü üstlenin yanında Bradley Cooper, senaryonun yazımına da ortak. Spotlight, The Post ve First Man gibi biyografik hikayelerin ekrana gelmesini sağlayan ödüllü senarist Josh Singer ile birlikte Cooper Bernstein’in hayatının büyük bir bölümünü birlikte ele alıyor. 1973'te Bernstein'ın Londra Senfoni Orkestrasını Ely Katedrali'nde yönettiği konseri filmde kullanmak için Cooper büyük emek vermiş. Canlı ve ara vermeden kaydedilen Mahler'in Diriliş Senfonisi No. 2’ni yönettiği sahneyi inandırıcı bulmamak imkansız, coşkuyla döktüğü terle, sarsılan bedeniyle müzik Cooper’ı sarıp sarmalıyor. ‘The Darkest Hour’da Garry Oldman’ı Winston Churchill'e dönüştüren Akademi Ödülü makyaj ustası Kazu Hiro, Maestro’da da oldukça başarılı bir işe imza atmış. Cooper Maestro’ya gerçekten çok benziyor. Bernstein'ın eşi Felicia Montealegre rolündeki Carey Mulligan, zor bir rolde müthiş bir performans veriyor. Bernstein’in eski klarnetçi erkek arkadaşı David Oppenheim rolünde ise Matt Bomer’ı izliyoruz. Maya Hawke ise kızı Jamie rolünde filme dahil olmuş. Bradley Cooper zaten varını yoğunu projeye katmış, aşikar. En iyi film, en iyi erkek oyuncu, en iyi kadın oyuncu ve en iyi yönetmen kategorilerinde bu hafta Golden Globe Ödülleri için Maestro aday gösterildi bile. Oscar için de benzer adaylıklar söz konusu olabilir.