Başka yerde kaydı olmayanlar
‘Tuhaf’ ve ‘münasebetsiz’ bir İstanbul ve sakinleriyle tanışmaya hazır mısınız? Salt Galata tarihçi ve yazar Reşad Ekrem Koçu’nun kaleme aldığı İstanbul Ansiklopedisi’nin yayımlanmamış bölümlerini ele alan ‘Başka Kayda Rastlanmadı: Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi’ sergisini sanatseverlerle buluşturdu. Detayları Salt Araştırma ve Programlar Direktörü Fatma Çolakoğlu’dan dinledik.
Merve Yedekçi |MERVE YEDEKÇİ
Serginin oluşum hikâyesini dinleyebilir miyiz?
Sergilenen parçalardan biraz bahsedebilir misiniz?
Bu arşivi tarihe not düşmek olarak da yorumlayabilir miyiz?
Evet. Koçu’nun çalışma yöntemlerine ve dolayısıyla 20. yüzyılın ikinci yarısında kısıtlı imkânlarla çok ciltli ve yazarlı bir yayın üretmeye dair verdiği fikirler açısından bir tür ‘medya arkeolojisi laboratuvarı’ niteliği taşır. G ve Z harfleri arası ciltlerde yer alması planlanmış ve arşivde bir listesi de bulunan maddelerin taslakları bulunuyor. Yayımlanmış ciltlerdeki bazı maddelerin erken versiyonları, Koçu’nun kimi dururlarda malzemeye göre maddeler derlediğini düşündüren bağımsız metinler olarak görülebiliyor. Fotoğraf, çizim ve alıntılar gibi büyük bir çeşitlilik arz eden belge grubu, ansiklopedinin karmaşık ve çok katmanlı oluşum sürecini ayrıntılandırır nitelikte. Ayrıca bu sergide tarih yazımının dışında kalmış olanları da görebilirsiniz. Koçu’nun İstanbul Ansiklopedisi kent tarihi çalışmalarının ‘ciddi’ konularını da içerir. Ancak onları daha çok İstanbul’un ‘muazzam kütüğü’ için bir meşruiyet zemini sağlamakta kullanır. Dolayısıyla daha önce kayda geçmemiş unsurlar da arşivin erişime açılması ve sergi aracılığı ile de görünür hale geldi.
19. yüzyıl başlarından 20. yüzyıl ortasına uzanan bir zaman dilimini burada sokaktaki karakterlerle gözlemliyoruz...
Bu zaman dilimi içinde sergi de Koçu’nun Galata ve yakın çevresine dair yarattığı müstesna kent imgesini ve sakinlerini görebiliyoruz. Sıradan olmayan, ‘tuhaf’ ve ‘münasebetsiz’ bir İstanbul ve onun sakinleri ile tanışıyoruz. İstanbul hep dönüşen bir şehir, Koçu da hayatının son zamanlarında ‘ayaktakımı’ olarak adlandırdığı, mahalleden taşanların İstanbul’unu özlüyor. Ona göre de, 1960’lar sonu ve 1970’ler başında İstanbul kabuk değiştiriyor. Bu anlatıyı yazdığı ansiklopedi maddelerinde de görüyoruz. Melankoli İstanbul’a hâkim bir his de diyebiliriz. Ayrıca sergi kapsamında, bu konuyu etraflıca düşüneceğimiz ‘Melankoli ve Kent’ başlıklı dört oturumluk bir açık ders serisi düzenliyoruz.
Reşad Ekrem Koçu’n 1951 yılında ekonomik nedenlerle ansiklopediye ara vermek zorunda kaldığını biliyoruz. Aslında bu sergiye dönemin ekonomisi hakkında fikir de veriyor diyebilir miyiz?
Sergi kapsamında ne gibi etkinlikler düzenlenecek?
Birçok program düzenliyoruz, sohbetimiz esnasında bahsi geçen araştırmacı ve akademisyenlerin yürütücülüğünde gerçekleşecek ‘Melankoli’ ve ‘Kent Açık Ders’ serisi olacak. Onun yanı sıra, kent yürüyüşleri, dil atölyeleri ve sergi turları gerçekleşecek. Eylül’de başlamasını planladığımız Türkiye 60’lar ve günümüz sinemasında İstanbul’u ele alan bir film programı üzerinde çalışıyoruz. Ayrıca, sonbaharda Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi’ne odaklanan kapsamlı bir e-yayın da çıkarmayı hedefliyoruz.