Barınma artık dünyanın en büyük sorunu
Küresel ısınma, iklim değişiklikleri ve yaşanan afetler hem dünya hem de Türkiye’de tüketicinin konuttan beklentilerini değiştirmeye başladı. Ege Yapı Yönetim Kurulu Üyesi Didem Güneş, “Biz bu noktada yatay mimari anlayışını odağımıza alarak, mühendislik alt yapısı sağlam projeler inşa ediyoruz” yorumunu yapıyor.
Haber Merkezi |DİDEM ERYAR ÜNLÜ
“İnsanlığın var oluşundan bu yana en büyük yaşamsal ihtiyaçlarından biri olan ‘barınma’ artık tüm dünyanın en büyük sorunu haline geldi. İnsanlar sahip olduğu haklar gereği; hayatın içinde üreten bir toplumun parçası olarak sağlıklı ve yaşanabilir kentlerde yaşayabilmeli. Pandemi ile birlikte bu düzen tamamen değişti. Tüm dünyanın gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerinin koşulları değişti. Bu süreçte malzeme fiyatlarının artması, kredi finansmanına erişim sıkıntısı, ayrıca ülkemizde yaşanan yıkıcı depremler ve ortaya çıkan arz sıkıntısı geldiğimiz noktada bizleri konutun en önemli ihtiyaçlardan biri olduğu gerçeğiyle tekrar yüzleştirdi.”
Bu sözler Ege Yapı Yönetim Kurulu Üyesi Didem Güneş’e ait.
Ege Yapı 2006 yılından bu yana müteahhitlik ve gayrimenkul geliştirme alanında yurt içinde ve yurt dışında konut, ofis, otel, alışveriş merkezi, eğitim kurumu gibi birçok projeyi hayata geçirdi. Kurulduğu günden bu yana geçen 17 yılda, 25 projeyi ‘zamanında’ yatırımcılarına teslim etti ve toplam 2 milyon metrekareyi aşkın inşaatı tamamladı.
“Dünyada ve ülkemizde küresel ısınma, iklim değişiklikleri ve yaşanan afetlerle birlikte tüketicinin bir konuttan beklediği kriterler de artık değişmeye başladı” diyen Didem Güneş, “Biz bu noktada yatay mimari anlayışını odağımıza alarak, mühendislik alt yapısı sağlam projeler inşa ediyoruz. Bugüne kadar hayata geçirdiğimiz tüm projelerimizde; depreme dayanıklı ‘sağlam mühendislik’ vizyonu ve enerji verimliliği yüksek ‘A sınıfı enerji’ belgeli projeler üretmek her zaman önceliklendirdiğimiz konular oldu” bilgisini veriyor.
HER ŞEY TASARIMLA BAŞLIYOR
Dünyanın çok önemli bir küresel ısınma ve iklim değişikliği sürecine girdiğini hatırlatan Güneş, “Ülkemiz, tarihinin en sıcak ve en kurak dönemini yaşıyor. Sürdürülebilirlik, enerji verimliliği ön planda olmakla birlikte aslında bu işin ana başlangıç noktası tasarımla başlıyor. Ege Yapı olarak tüm projelerimizi ilkim değişikliğine ve sürdürülebilir tasarım özelliklerine göre dizayn ediyoruz.
Sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarımızı ilk olarak 2011 yılında hayata geçirdiğimiz Batışehir projemizde başlattık. Bu projede ‘5 dakikalık şehir’ konsepti ile sürdürülebilir yeşil proje hedefini belli ölçüde uygulamayı başardık. Batışehir projesini 240 dönümlük bir arazide, bir ailenin tüm ihtiyaçlarına cevap verebilecek çözümlerle dizayn ettik. Projede konut, ofis, alışveriş alanları, okul, kreş, otel, cami ve spor tesisleri yer alıyor. Türkiye’deki en büyük fotovoltaik panel tarlasını kurduk” diyor.
ODAĞIMIZ MODERN TOPLUMUN İHTİYAÇLARI
Konforlu ve modern bir yaşamı 4 mevsim boyunca sunduklarının da altını çizen Didem Güneş, projelerde dikkat ettikleri detaylarla ilgili şu açıklamalarda bulunuyor: “Ege Yapı her zaman güvenli yapıları, iyi tasarlanmış iç mekanları ve enerji verimliliği yüksek sürdürülebilir yaşamı önceleyen modern toplumun ihtiyaçlarını odağına aldı. Bu tecrübelerini artık İzmir’e taşıma kararı alan markamız, Urla Kekliktepe’de 88 dönüm arazide 73 villa inşa ediyor. Mavi bayraklı plajları, yemyeşil ormanları, tarihin ve doğanın bütünleştiği bu eşsiz doğada müstakil yaşam standartlarını zenginleştirerek, yatay mimari anlayışı ile yola çıktık. Dünyadaki müstakil ev yaşantısına yepyeni bir pencereden bakarak, yılın tamamında iç ve dış mekânlardan maksimum faydalanarak, iç bahçeleri, avluları ve kapanabilir terasları ile doğanın içinde konforlu ve modern bir yaşamı 4 mevsim boyunca sunuyoruz.
‘Ege’nin akciğeri’ olarak bilinen Urla’da hayata geçirilen Kekliktepe; oksijen zenginliği açısından Ülkemizde, Balıkesir Altınoluk hattından sonra en yüksek oksijenin olduğu Dünya’daki en değerli 25 hava koridorundan birinde yer alıyor. Kekliktepe projemizde sürdürülebilirlik kapsamında; gri su arıtımı, elektrikli şarj istasyonları, yağmur sularının toplanması ve peyzajda kullanılması, güneş enerjisi sistem paneli ile enerji verimliliğini ön planda tutan ‘A Sınıfı’ belgeli proje geliştiriyoruz. Tüm villalarda elektrikli panjur sistemleri, güneş enerjisi alt yapısı, elektrikli araç şarj istasyonları, bacalı şöminesi ve ısı pompası da hazır bir şekilde verilecek. Endeksa verilerine göre; Urla bölgesi, Ocak 2019’dan bu yana yatırımcısına yüzde 879 oranında kazandırmış durumda. Bölge, asırlar boyunca sayısız uygarlığa ev sahipliği yapmış, arkeolojik kalıntıları ile turizmin, Bağbozumu ve Enginar Şenlikleri ile kültürel ve sosyal hayatın tam merkezinde yer alıyor. Anadolu’nun bereketli topraklarının Akdeniz’e açılan kapısı olarak bilinen Urla; Türkiye’nin en lezzetli enginarı, zeytinyağları, bamyası ve üzümü ile biliniyor. Bu bölgede binlerce yıldır aynı topraklarda yaşayan toplumların kültürel etkileşimi ile tarımsal üretim çeşitliliği büyümüş ve bugünün gastronomi zenginliğini yaratmış.”
‘OFFSIDE’ MODELİ YÜKSELİYOR
Konut üretimleri yıllardır yerinde üretim şekli ile yapılmasına karşılık ‘offside’ üretim modeli gibi gelişen yeni teknolojiden söz eden Didem Güneş, “Biz de bu modeli yakından takip ediyoruz. Bu modelde; konutun yaklaşık yüzde 65-70’i fabrikada üretilip kalan kısmı montajda yapılıyor. Saha dışı üretim olarak adlandırılan offside üretim dünyada yaklaşık yüzde 50-55 civarında uygulanan bir model. Offside modeli bize karbon salınımını düşürmemizde fayda sağlayacağı gibi, ürettiğimiz konutların daha kısa sürede üretilmesini ve kaliteli olmasını da sağlayacak” diyor.
TEKNOLOJİ VE YENİLİKÇİ ÇÖZÜMLER
Sermayenin artık geleneksel yatırım modellerini geride bırakarak teknolojiye ve yenilikçi çözümlere yatırım yapması gerektiği görüşünü aktaran Didem Güneş, şu bilgileri aktarıyor: “Biz bu vizyonla yaklaşık 1 yıl önce, Ege Yapı Teknolojik Girişimler AŞ’yi kurduk. İlk start-up yatırımımızı da Missafir’e yaptık. Biz bu yatırımları gayrimenkul ve inşaat teknoloji alanlarında yapmaya çalışıyoruz. Çünkü öncelikli hedefimiz kendi ekosistemimizi beslemek. Gelişen şirket olmaya devam etmenin yolu, yaptığınız işi teknoloji ile entegre ederek global pazarda yer alabilmekten geçiyor. Bu yılsonu itibarıyla The Superior Living adı altında yaklaşık 540 adet markalı konutu üretip işleteceğiz.’’
“Tarihinin en sıcak ve en kurak dönemini yaşıyoruz. Sürdürülebilirlik, enerji verimliliği ön planda olmakla birlikte aslında bu işin ana başlangıç noktası tasarımla başlıyor. Tüm projelerimizi sürdürülebilir tasarım özelliklerine göre yapıyoruz.” DİDEM GÜNEŞ