Babadan oğula geçen sanat: Bir gönül işidir tekne yapımı
İstanbul Tuzla’da bulunan Barbaros Teknecilik, neredeyse yarım asırdır başarıyla baba mesleğini sürdürüyor. Yavaş yavaş üçüncü kuşağa devreden sektörün iz bırakan isimlerinden Mustafa ve Ali Şişman kardeşlerle sektörü konuştuk.
Haber Merkezi |Hakan Atis
Ülkemizin cennet kıyılarında birbirinden değerli nice tekne imalatçımız var. Onların başarı öykülerini yazarak tarihe not düşmek benim için vazgeçilmez bir gazetecilik görevi. Yolları her daim açık olsun.
İskenderun’dan Hopa’ya kadar işlerini tutku, saygı ve özveriyle yapan yüzlerce tekne imalatçımız var. Onların her biri yaşadıkları tüm zorluklara rağmen ustalarından öğrendikleri kadim sanatı sabır ve kararlılıkla gelecek kuşaklara taşıyor. Mavi sevdalarını ekmek kapısı yapanlara ne ekonomik zorluklar ne de seri üretim tekne yapımının hızla artması engel olmuyor. Lakin… Ekonomik sarsıntıları hayli sert ve maliyetleri yüksek bir ülkeyiz. Bu nedenle ahşap ve özel üretim yapan tekne imalatçıları deyim yerinde ise ucu ucuna ayakta kalabiliyor. Bu durum polyester ve diğer malzemelerle üretim yapanlar için de farklı değil aslında. Onların her biri gururla taşıdıkları zanaat bayrağını zirvede tutuyor. Bu nedenle günümüzde künyesinde ‘Made in Turkey’ yazan her sınıf ve büyüklükteki tekne, yat veya gemi; dünya genelinde kabul, talep ve beğeni görüyor. Bu ülkemiz adına gurur verici. Sektörü bir bütün olarak yürekten alkışlıyor ve destekliyorum. İşte bu nedenle İstanbul Tuzla’da bulunan Barbaros Tekneciliği ziyaret ettim. Nerede ise yarım asırdır başarıyla sürdürdükleri baba mesleğini yavaş yavaş üçüncü kuşağa devreden saygın bir ailenin konuğu oldum. Sektörün iz bırakan isimlerinden Mustafa ve Ali Şişman kardeşlerle birlikte denizci büyüğümüz Rahmi Koç’un müdavimi olduğu belirtilen Tuzla Esentepe Köftecisi’nde lezzet dolu saatler geçirdim. Ardından kataloglarını ve yapımı süren teknelerini inceledim. Her biri sanat eseri… Bu nedenle Hollanda’dan Avusturalya’ya, İtalya’dan İsveç’e, İngiltere’den ABD’ye, Almanya’dan Fransa’ya kadar tekne satıyorlar. 1994 yılında başlayan ihracat yolculuklarında bugüne kadar 500’e yakın yelkenli ve motorlu deniz taşıtını dualarla yurt dışına uğurladıklarını öğrenince onları tebrik ediyorum. Müşterileri arasında sanat, spor, medya ve iş dünyasından tanınmış kişiler de yer alıyor.
SABIR VE ÖZEN
‘’Babamız, rahmetli Mehmet Şişman, namı diğer Barbaros Usta, 1948 yılında çırak olarak geldiği İstanbul’da mesleği öğrendikten sonra 1957’de amcalarımla birlikte Ayvansaray’da atölye kurdu. İlerleyen yıllarda kardeşleri ayrıldıkları için tek başına devam etti. Günümüzde 16 ülkeye ihracat yaparak onun aziz hatırasını gelecek kuşaklara aktarıyoruz’’ diyen Mustafa Şişman, şunların altını çiziyor :’’ Bu iş sabır ve özen ister. Zordur. Hem de çok zor. Yürekten gelen derin bir tutkuyla yapılması gerekir. Aksi halde başarılı olmak güçtür. 42 yıldır baba mesleğini sürdürüyorum. Oğlum ve kardeşim en büyük yardımcılarım. Omuz omuza verdiğimiz atölyemizde 2.40 m ahşap sandaldan 18 metre motoryata kadar tekne inşa ediyoruz. Modellerimizin arasında ‘Ahşap Motoryat, Trawler, Lobster ve Ahşap Yelkenli’ bulunuyor. Sipariş üzerine çalışıyoruz. Her boy ve modelde ahşap tekne üretebilecek kapasitemiz olmakla birlikte 6 adet 5-10 metre arasında polyester kalıplarımız da mevcut. Bu modellerde de Barbaros serisi olarak sipariş tekne imal edebiliyoruz. Oğlum Ertuğrul Şişman, yurtdışı bağlantıları başarıyla sağlıyor. Zaman zaman ithal projeler kullanıyoruz. Öte yandan iç piyasaya özel projeler de çizdirebiliyoruz. Bu tamamen müşterilerimizin isteğine bağlı. Geçtiğimiz haftalarda Avustralya’ya tekne satışı gerçekleştirdik. Sonuçtan oldukça memnun kaldılar. Bu da bizi çok mutlu etti. ’’
DENEYİM ÖNEMLİ
Karşımda tekne yapımına ömrünü adamış deneyimli bir ismi bulunca sormadan edemiyorum. Sektörünüzün temel sorunları ve çözüm yolları nelerdir diye başladığım cümlemi Mustafa Şişman, derin iç çekişiyle karşılıyor. Bunun nedenini az sonra anlıyorum… Nitelikli insan ihtiyacına dikkat çeken yılların ustası sözlerini şöyle tamamlıyor: ’’Mesleğimizin en temel sorunu, bugün ve bundan sonrası için yetiştirilebilecek personel açığıdır. Ülkemize yönelik yoğun tekne ve yat yapımı talepleri doğal olarak sektörün her geçen gün daha da büyümesine neden oluyor. Dolayısıyla yetişmiş usta, çırak, kalfa sıkıntısı yaşanıyor. Gençlerimizi bu sektöre daha fazla ilgi duyar hale getirmeliyiz. Denizcilik Meslek Liseleri’nin tüm çabalarını takdir etmekle birlikte, ahşap tekne imalatının önemli bir zanaat sayıldığı, önünün hayli açık bulunduğu; bu mesleğin bileğe takılabilecek altın bilezik gibi olduğu gençlerimize iyi anlatılmalıdır. Ayrıca… Ülkemizdeki kaliteli yat ve gemi inşa sektörünün dünya pazarlarına daha iyi sunulmasına yönelik imkanların ve ortamların daha da artırılması önem arz ediyor. Bazı müşterilerimiz Türkiye’de bu kadar kaliteli tekne yapıldığını gördükleri an hayli şaşırıyor. Ülke olarak her sektörde olduğu gibi yat ve tekne alanında da daha iyi pazarlama yapabiliyor olmamız lazım. Günümüzde özellikle ahşap tekne konusunda imalat yapan birçok kaliteli ve köklü firmaya sahibiz. Bunun değerini bilmek gerekiyor.’’ Sözün özü değerli okurlar, marinalarda veya seyirde görenlerin hayran kaldığı tekneler yapabiliyoruz. Yurt genelinde Mustafa Şişman gibi yüzlerce kanaat önderine sahibiz. Onların her biri bizim için ekonomik milli güç unsuru. Azim, kararlılık ve başarılarıyla dünyaya meydan okuyan tüm mavi yüreklilerimizin yolu açık olsun. Sektörün başarı öyküsünü yazmaya devam edeceğim. Gelecek haftaya kadar esen kalın. Pruvanız neta, rüzgar kolayınıza olsun.