Anjin San’ın dönüşü

Seksenlere dair en önemli dizilerden ‘Shogun’ ekrana yeni maceralarıyla dönüyor… Ancak bu kez oldukça farklı bir bakış açısıyla… Dizinin yaratıcıları Justin Marks ve eşi Rachel Kondo anlattı: “Hikayenin yeniden anlatılması gerektiğine inandık.”

Haber Merkezi |

CANAN DEMİRAY

Türkiye’de Japonya kültürüyle ilgili toplum olarak bilgi kaynağımız televizyondu. 1980’lerde büyüyen bir çocuk olarak elimde kare renkli kağıtla beklediğim cumartesi günleri yayınlanan origami programı ve ‘Shogun’ dizisi.

James Clavell'in 1975'te yayımlandığında uluslararası çok satan kitaplar arasına giren romanından uyarlanan dizi yeniden karşımızda. Ancak bu kez oldukça farklı bir bakış açısı sunuyor, odağını genişletiyor. Önden izleme fırsatı bulduğum Shogun’a bir kez daha hayranlık duyduğumu söylemeliyim. ‘Top Gun: Maverick’in yazarı olan Justin Marks ve eşi Rachel Kondo Shogun’un arkasındaki yazar ve yaratıcı isimler. Kendileriyle buluştuk ve bu heyecan dolu yapım ile ilgili HAFTA’ya özel açıklamalar yaptılar.

Hikayeyi yeniden ekrana getirme fikri kime aitti?

Rachel Kondo: Justin FX’le yeni çalışmaya başlamıştı, stüdyo birlikte çalışabilecekleri bir proje olabilir diye önerdi.

Justin Marks: Elimizde kitap vardı, daha önce de ekrana gelmiş bir dizi. Ancak, neyi temsil etmeli konusu kafamı oldukça kurcaladığından üzerinde düşünmem gerekti.

Günümüzün koşulları ve başka bir kültürü anlama açısından söylüyorsunuz sanırım…

Justin Marks: Evet, bu hikayeyi gördük elbette hepimiz. O zamanki bakış açımız ve farklı kültüre yabancılığımızın ardından çok zaman geçti. Ancak neyse ki Cavill zamanın ötesinde bir yazar. Kitap bu nedenle çok iyi bir rehber, yabancı bir kültürle karşılaştığımızda kendimizi nasıl ifade ederiz, ne yapmalıyız bunlar üzerine fazlaca kafa yormuş .Günümüzün sosyal ve siyasi ortamında bunun üstüne düşünmek her zamankinden daha önemli diye düşünüyorum. İşte biz de bu nedenle hikayenin yeniden anlatılması gerektiğine inandık.

Hikayenin çok büyük çoğunluğunu Japonca çektiniz, bunu tercih etme nedeniniz neydi?

Justin Marks: Japoncayı tercih etmek bazı yönlerden çok kolay bazı yönlerden de bizim için zorlayıcı bir süreç ortaya çıkardı.

Kitapta anlatılan çok fazla karakter var, bu karakterler Japon.  Bu durumu göz önünde bulundurduğumuzda, hikayenin Japonca anlatılması karakterlere yakınlaşmak için büyük bir fırsat sunacaktı. Onların iç dünyasını anlamak için diyaloglarına kulak misafiri olmak gerekiyordu. İzleyiciyle arada kurulacak yapay bir bariyeri engellemek istedik.  Bir yandan da çeviri çok önemli bir araç bu hikayede. Tamamını İngilizce anlatmak haksızlık olurdu. İki dile ihtiyaç vardı. Bu bazı zorlukları doğurdu ama başımıza gelecekleri biliyorduk. Prodüksiyon kısmı için çeviri kısmı zorluk getirdi ama üstesinden geldik.

Bu durum casting konusunda da sizi özgürleştirmiş olmalı…

Justin Marks: Evet, bir yandan hem iyi oyuncu seçmek hem de bu oyuncunun çok iyi ingilizce konuşabilme zorunluluğundan kurtulmuş olduk. Japonyadan castingi yapma şansımız doğdu. Amerikan izleyicisine yabancı isimler olsalar da, onları dünyaya tanıtma fırsatımız vardı.

Rachel, ailende Japon mirası taşıyorsunuz, bu hikayeye bakış açınızı nasıl etkiledi?

Rachel Kondo: Proje beni çok heyecanladı, bildiklerimi paylaşmak için harika bir fırsat olduğunu düşündüm. Ancak ben Hawaii’de doğmuş büyümüş bir Japon-Amerikalı’yım. İtiraf etmek gerek, bu Japonya’da doğan biriyle farklı bir perspektif sunuyor. Bu nedenle ve sayede ben de bildiklerimi yeniden öğrenirken yepyeni şeyler keşfetme fırsatı da yakaladım.

Hikayeyi izlerken hiç bitmesin istedim, eminim izleyiciler de aynı hisse kapılacaklar. İkinci bir sezon ya da Shogun evreninden bir karakter için spinoff ihtimali söz konusu mu? 

Justin Marks: Bence zor, çünkü kitaba uygun bir şekilde hikayeyi tamamlamaya çalıştık. Bir yandan evet, ucu açık ancak bir yandan da çözümlenmiş bir sona sahip. Kitap bizim klavuzumuz oldu, çok sevdik. Kitap olmadan haritası olmayan deniz açılmış denizciler gibi oluruz. Burada bitirmek daha doğru gibi görünüyor.

Japonya'da güç oyunları

1600’lerde Feodal Japonya'dayız. Ülkenin son lideri Taiko Nakamura ölümüyle ardında 7 yaşında bir veliaht bırakıyor.  Veliaht yerine geçene kadar ülke yönetimi 5 önemli bölgeyi temsil eden birer liderden oluşan vekiller konseyinin elinde.Ancak konseyde anlaşmazlık var. Lord Ishido’nun kışkırtmasıyla vekiller Taiko’nun yakın olduğu, önemli bir aileden gelen ve usta bir savaşçı olan Lord Toranaga’nın güçlenmesinden korkup ona karşı birleşiyor.

Toranaga akıllı, stratejik bir adam. Görevden alınması için yapılacak oylamanın hayatına mal olabileceğini bildiği gibi, tepkisinin ülkesini iç savaşa sürükleyebileceğinin de farkında. Tam bu esnada, dengeleri değiştirmek için eline önemli bir fırsat eline geçiyor. Yakınlarda bir balıkçı köyünün sahilinde yabancı bir geminin karaya oturduğu haberi geliyor.

Hollanda menşeili Erasmus gemisinin hırpani İngiliz kaptanı, John Blackthorne. Bu uzak diyara gelene kadar kaybettiği mürettebatından geri kalan bir kaç adamıyla sahilde onu misafirperverlik beklemiyor. Japonlara vahşi- barbar dedikleri Blackthorne ve adamlarına ne yapacaklarını düşünürken, Lord Toranaga denkleme giriyor. Kılıçların hüküm sürdüğü ülkede geminin taşıdığı top ve tüfekler, Toronaga’nın düşmanlarına karşı dengeleri değiştirmek için bir avantaj, üstelik bunları kullanmayı bilen bir barbar da ellerinde. 

Hiroyuki Sanada, hem yapımcı hem de Lord Toronaga rolünde

En son John Wick 4 ve Bullet Train’de izlemiş olabileceğiz usta oyuncu Hiroyuki Sanada,  bu sürükleyici destanın hem yapımcısı hem de başroldeki Lord Toronaga rolünde harikalar çıkarıyor.  Kaptan yani Anjin rolünde en son Jane Austin’in ünlü eseri  Persuasion'da  izlediğimiz Cosmo Jarvis var. Leydi Mariko’yu ise Pachinko’dan hatırlayabileceğiz güzel oyuncu Anna Sawai canlandırıyor.

İmamoğlu'dan Beyoğlu tepkisi Finansal okuryazarlığınızı ücretsiz eğitimlerle geliştirin! Asgari ücret, memur ve emekli maaş zam tahminini açıkladı Stoltenberg: 10 yıllık görev süremde 5 büyük ders aldım Deniz Demir'den GSS borçları için soru önergesi Ceyhan Belediye Başkanı'na hapis ve siyasi yasak kararı