TEPAV anketi: Türkiye'nin büyük çoğunluğu laik ve demokratik ülkede yaşamak istiyor
TEPAV'ın, 4 yıl arayla yaptırdığı iki ayrı ankette katılımcıların büyük çoğunluğu, laik ve demokratik bir ülkede yaşamak istiyor.
Haber Merkezi |Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nın (TEPAV) bugün yayımladığı ve 2016 ile 2020'de yapılan iki ankete dayanan çalışmaya göre katılımcıların ortalama yüzde 85'i dinin hayatlarında önemli olduğunu ancak inançlarını iyi bilmediklerini söyledi. Ayrıca katılımcıların büyük çoğunluğu laik ve demokratik bir ülkede yaşamak istiyor.
"Türkiye'de Çoğulculuk Radikalleşmeyle Karşı Karşıya: Çoğunluğu Müslüman Bir Ülkede Din ve Radikal Tutumlar Araştırması" isimli araştırma 2016 ve 2020'de gerçekleştirilen iki kapsamlı ankete dayanıyor.
Çoğunluk inançlarını iyi bilmediğini söyledi
Rapora göre; sırasıyla 6 bin 989 ve 7 bin 280 kişiden oluşan temsili örneklerle yüz yüze görüşmelerle yapılan bu iki ankette dini kimlik, dindarlık düzeyleri ile inanç ve etnik/dini kökenlerdeki farklılıklara karşı hoşgörü gibi unsurlar irdeleniyor.
Türkiye nüfusunun çoğunluğunun Müslüman ve Sünni olduğunun belirtildiği raporda, bu oranın 2016'da yüzde 84, 2020'de ise yüzde 87 olduğu belirtiliyor.
Anketlere katılanların çoğunluğunun "inançlarının farkında olmadıklarını veya iyi bilmediklerini" söylediğinin kaydedildiği raporda, "2016'da ankete katılanların yüzde 59'u inancını bilmediğini söylerken bu oran 2020'de yüzde 71'e çıktı" deniliyor. Ancak bu farkın FETÖ'nün 2016'da düzenlediği darbe girişiminin etkisinden kaynaklanabileceği de not düşülüyor.
Laik ve demokratik bir ülkede yaşamak isteniyor
TEPAV çalışmasına göre bu iki ankete de katılanların çoğunluğu laik bir ülkede yaşamayı tercih ediyor ve iki anket arasındaki geçen zaman içinde de bu oran yükseliyor.
Anket sonuçlarına göre 2016'da katılımcıların yüzde 75'i laik bir ülkede yaşamayı arzu ederken bu oran 2020'de yüzde 81'e çıkıyor.
Benzer şekilde katılımcıların çoğunluğu demokratik bir ülkede yaşamaktan da memnun. Anket sorularına yanıt verenlerin 2016'da yüzde 22'si, 2020'de ise yüzde 17'si şeriat kurallarına göre olan bir hukuk sistemini tercih edeceğini söylüyor.
Dinin hayatınızdaki önemi ne?
Görüşülen katılımcıların çoğunluğu, ortalama yüzde 85'i, dinin hayatlarında önemli olduğunu düşünürken bölgelere göre bazı farklılıklar da ortaya çıkıyor.
2016 anketinde doğu illerinde yaşayanlar, batı illerindeki katılımcılara kıyasla dinin hayatlarında önemli olduğunu daha yüksek oranda söylerken 2020 anketinde ise bazı bölgelerde kayda değer değişim gözleniyor.
Bu değişime göre; batı Marmara bölgesindeki katılımcılar arasında hayatlarında dinin çok önemli olduğunu bildirenlerde yükseliş yaşandı. Ayrıca İstanbul ve Batı Karadeniz'den olan katılımcılarda da dine verilen önemde yükseliş görüldü. Tam tersine Akdeniz, Orta Anadolu ve Batı Anadolu'dakilerde düşüş tespit edildi.
Bu arada raporun bulguları anketlerdeki Kürt katılımcılarının Türk katılımcılara göre dinin hayatlarında "çok önemli ya da önemli olduğunu" düşünmeye daha yatkın olduğunu da gösteriyor.
Anketin kadın katılımcıları arasında başörtüsü takanların oranı yıldan yıla farklılık göstermekle birlikte 2020'de yarıdan fazla olduğu belirtiliyor. İki anket arasında geçen zamanda gençler, çalışan kadınlar ve eğitim düzeyi yüksek katılımcılarda ise başörtüsü kullanımında düşüş gözlendiği ifade ediliyor.
Yaş gruplarına göre de araştırma yapıldı
Raporun bir başka ilginç bulgusu da farklı yaş gruplarının dine verdiği önemle ilgili. Buna göre genç yaş grubundan katılımcılar, özellikle de 18-24 yaş grubundakilerin ileri yaşlara kıyasla dinin çok önemli olduğunu düşünme olasılıkları daha düşük. "Bu da dine yönelik tutumlarda nesiller arası bir farklılık olduğunu düşündürmektedir" denilen raporda, ankete katılanların işi olup olmadığına göre de farklı yanıtlar gözlendi.
2016 anketinde öğrenciler ve çalışan katılımcıların; ev hanımları, emekliler veya çalışmayanlar ile karşılaştırıldığında dinin hayatlarında çok önemli olduğunu düşünme oranları daha düşük. 2020 anketinde ise öğrencilerin benzer şekilde dine daha az önem verdiği, buna karşılık en çok önem verenlerin ise ev hanımları olduğu tespiti yapılıyor.
Çoğulculukta artış, radikalleşmede düşüş
Rapora göre her iki anket de Türkiye'deki insanların genel olarak çoğulcu olduğunu gösteriyor.
2016 ile 2020 sonuçları kıyaslandığında çoğulculuk eğilimi artış gösterirken, katılımcıların sadece yüzde 21'i "dindar olmayan bir insanın ahlaklı olamayacağını" düşünüyor.
Bu arada iki anket arasındaki geçen zamanda artan çoğulculuk eğilimini doğrulayacak şekilde katılımcılar arasında "kendi inanç ve uygulamalarının en doğrusu olduğunu" belirtenlerin oranında da düşüş gözleniyor. Çalışmaya göre 2016'da yüzde 47 olan bu oran 2020'de yüzde 36'ya düşüyor.
Çoğulculuğun yanı sıra radikalleşme oranını da irdeleyen rapor ideolojik radikalleşme endeksine göre katılımcıların 2016'da yüzde 4'ünün, 2020'de ise yüzde 2'sinin radikal dini tutum içinde olduğu tespiti yapıyor.